Nurculuk nedir?

Sizce kaç çeşit hakikat vardır?
"Gördüğün hakikattir lakin tevili doğru değildir” yaklaşımlarına nasıl bir zaviyeden bakmalıyız?
Peki, yerde yaşayıp gökle çevrili olduğumuzdan bihaber miyiz?
Ve “görünenler gölgedirler.”
***
Adam anlatmaya başladı:
"Bir gün şeyhimin şeyhi olsam müritlerimi toplar kırlara gezintiye çıkardım.
O zaman gözlerimden farklı ışıklar parıldar.
Etrafımı kolaçan ederken elime asa niyetine bir yılan geçer.
Yılanın başını her okşadıkça çığlıklar duyarım.
Derken yılanlar çoğalır etrafımı sarmaya başlarlar.
İşte o zaman “medet ya Musa (a.s)” diye bir nida dökülür dudaklarımda.
Tam o arada karanlık dehlizler çevremde uçuşur ve dipsiz yakarışlar tüm âlemimi sarar.
Artık iflah olmaz bir enfeksiyon iliklerime bulaşmaya başlamıştır.
Kahvehanede ağzımda sigara elimde kâğıtlar dumanın ziftine bulaşmış bir atmosferde sisli bir hava solumaktayım.
Asama her dokunduğumda artık çığlıklar duymuyorum.
Sonra beynime bir kezzap dökülür ve kendimi bir kanaviçede görürüm.
Hayatım törpülenmektedir artık.
Hani şeyhimin şeyhi olmuştum.
Hani “şu karşıki dağda göç katar katar”dı.
Oysa şimdi bir vadide cehennem çukurlarını aratmayan çukurcukların başında derin düşüncelere dalmışım.
Ve kulaklarıma bir şeyler fısıldanmaktadır.
“essebeb-ü kel fail”…

Sonra her gece seher vakitlerine kadar içli tövbeler…
Fakat nafile…
Kaç asır geçmişti farkında değildim.
Her gün aynı koku, her gece aynı yakarış…
Ve işte o gece…
O gece mahşeri bir kalabalığın içindeyim.
Şeyhinin şeyhi olan ben bir şeyhin himmet dağarcığında menzildeyim.
Bütün kalabalıklar birisini beklemekte.
Ve içeriye nurani bir zat gelir.
Herkes el öpme yarışına girmiştir.
Ben ta en köşede mahcup bir vaziyette seyretmekteyim.
Bir yanda Üstadımı düşünürken bir yandan şeyhin himmet halkasını düşünüyordum.
“Ben Bediüzzaman’ın talebesiyim. Ben şeyhin müridi olamam ki” diye içimden geçiriyordum ki şeyh herkesi bırakıp bana doğru gelir.
Sanki içimden geçenleri okumuştur.
Mahcup bir eda ve Nurcu vakarıyla saygıyla şeyhi karşıladım."
***
Sonra...
Sonrası ise farklı bir yorum ve farklı bir boyut.
Ve nurculuğun sorgulanması...
Nedir nurculuk?
Tarikat, tasavvuf, cemiyet, ekol...
Sonra salefilik ve halefilik.
Sonra mehdiyet olgusu...
Derken şeyhin himmeti ve, "git nurculuğunu yap" emri...
Yani Seyitler ordusunun yardımı...
Ve en nihayet asrısaadetten yarım kalan beşinci halifenin devamı mahiyetinde asırların arkasında gizlenmiş yepyeni bir saadet asrı...
***
Gerçekten Nurculuğun tarifi sadece Bediüzzaman’ın yazmış olduğu Kur’an tefsiri olan Risale-i Nuru okuyan, yayan, hayatına tatbik eden Kur’an hadimi midir?
Kur’an’ı öğrenmek Kur’an’a hizmet etmek ve bunu yaparken Resulullah’ın (asm) sünneti eşliğinde İslam’a amade olmak mıdır?
İlayı Kelimetullah uğrunu malını canını sebil edip ömrünü bu yolda tüketmek midir?
Vedia olarak içimizde saklanmış on sekiz bin âlemin sırlarının en az bir numunesini bütün uzuvlarımızla Allah’ın emrettiği şekilde kullanıp şükr-ü örfiyi yerine getirip âlem-i şahadet ve âlem-i gayba bir hülasa olması mıdır?
Küçük bir haneyi değil dağlar büyüklüğünde taşları olan muhit bir kaleyi tamir, bin yıldan beri müfsit aletlerle dehşetli rahnelenen kalbi umumiyi, efkâr-ı ammeyi bahusus İslami şeairlerin kırılmasıyla bozulan vicdan-i umumiyi Kur’an’ın ve imanın ilaçlarıyla tedaviye çalışması mıdır?
“Bir şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, ‘Seni on günde velayet derecesine çıkaracağım’ dese, sen Risale-i Nur'u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın” uyarısına normal bir mana gibi görmek midir?
***
Gerçekten nedir nurculuk?
Ferdiyet makamına mazhariyet midir?
(Ferdiyet makamı ki İmam-ı Rabbani’ye göre “bu makamdaki bir irşat kutbunun hidayet nuru tüm âlemi kuşatmıştır. Her kime hidayet, iman ve marifet gelse onun vasıtasıyla gelir. Her hangi bir kimse o zatı inkâr etse büyüklüğünü kabul etmezse Allahın zikriyle ne kadar meşgul olsa da gerçek manada doğru yolu bulmaktan mahrumdur.” Mebde ve mead)
Aslında kitaplar dolusu yukarıdaki benzer soruları çoğaltabilirim. Risale-i Nur baştan sona bu tanımlamalarla doludur. Ve bütün bu tanımlamaların her birisi tek tek ve hepsi bir bütün olarak Nurculuğun tarifini içinde barındırır.
Dolayısıyla Nurculuğu düz bir mantıkla tanımlamaya çalışmak son derece eksik kalır.
Birçok insan Kur’an’a hadim olabilir, birçok insan İslam’a fedai olabilir.
Hatta tüm hayatını verir, hatta velayet makamlarına da çıkabilir.
Nurculuk sadece teslimiyettir.
Bir parça ihlâstır.
Her şeyden önce kanat getirmektir.
Üstad hazretleri yeri gelmiş; “Bid'a ile amel eden, kalben taraftar olmamak şartıyla dost olabilir” diyerek kainat kadar daireyi geniş tuttuğu gibi Nurculuktan şeyhliğe terfi etmiş mübarek bir zatı “tanımıyorum” diyerek talebeliğine kabul etmeyecek kadar da hassas davranmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum