O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
MU'CİZÂT-I AHMEDİYE (asm)
...
İKİNCİ ŞUBE
Cenazelerin ve cinlerin ve melâikelerin Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmı tanımalarıdır. Bunun da çok hâdiseleri var. Nümune için, şöhret bulmuş ve mevsuk imamlar haber vermiş birkaç nümuneyi, evvelâ cenazelerden göstereceğiz. Amma cin ve melâike ise, o mütevatirdir; onların misalleri bir değil, bindir.
İşte, ölülerin konuşması misallerinden:
Birincisi şudur ki: Ulema-i zâhir ve bâtının Tâbiîn zamanında en büyük reisi ve İmam-ı Ali'nin mühim ve sadık bir şakirdi olan Hasan Basrî haber veriyor ki: Bir adam, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanına gelerek ağlayıp sızladı. Dedi: "Benim küçük bir kızım vardı. Şu yakın derede öldü, oraya attım."
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ona acıdı. Ona dedi: "Gel, oraya gideceğiz." Gittiler. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm o ölmüş kızı çağırdı, "Yâ fülâne!" dedi. Birden, o ölmüş kız لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ (Buyrun! Emredin) dedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti: "Tekrar peder ve validenin yanına gelmeyi arzu eder misin?" O dedi: "Yok, ben onlardan daha hayırlısını buldum."
İkincisi: İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbni Adiyy gibi bazı mühim imamlar, Hazret-i Enes ibni Malik'ten haber veriyorlar ki, Enes demiş: Bir ihtiyare kadının birtek oğlu vardı, birden vefat etti. O saliha kadın çok müteessir oldu. Dedi: "Yâ Rab! Senin rızan için, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin edecek tek evlâtçığımı, o Resulün hürmetine bağışla." Enes der: O ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi.
İşte, şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busayrî'nin Kaside-i Bürdede şu fıkrasıdır:
لَوْ نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَمًا اَحْيَى اسْمُهُ حِينَ يُدْعٰى دَارِسَ الرِّمَمِ
Yani, "Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterseydiler, değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihyâ edilebilirdi."
Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat