Öcalan ve PKK, Said Nursi'yi en büyük engel görüyor
Öcalan'ın Said Nursi ile ilgili sözlerinde amaç nedir?
İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-İmralıda bulunan Abdullah Öcalan'ın BDP'lilere yaptığı görüşme tutanaklarının Milliyet'te yayınlanması gündemi bu konuya kilitledi.
Bir çok konuda konuşan Öcalan'ın Said Nursi ile ilgili sözleri de medya ve siyasilerin gündeminde. Gazete haberinde Öcalan'ın "Nur hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Eski bir Ermeni köyüdür" sözleri yer alıyor.
Onbinlerce insanın ölmesine yol açan terör örgütünün lideri Öcalan'ın bu sözlerle ne yapmak istediği tartışılıyor.
ÖCALAN, DERİN DEVLETLE AYNI DİLİ KONUŞUYOR
Ermeni olmak bir suç değildir. Hiç kimse dilini, ırkını, vatanını, anne ve babasını seçemiyor. Kur'an-ı Kerim'de Hucurat Sûresi 13. ayette “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık” buyruluyor.
Hayatını insanların imanını kurtarmaya adayan Said Nursi ile ilgili bugüne kadar her türlü yalan söylendi. İnsanların kafasını karıştırmaya yönelik bu sözler güya devlet ile mücadele eden bir şahsın derin devlet diye tanımlanan ifsad komitesi ile aynı dili kullanması dikkat çekici.
PKK'NIN EN BÜYÜK ENGELİ BEDİÜZZAMAN
Konuyu yazar Metin Karabaşoğlu'na sorduk. Risale Haber'e konuşan Karabaşoğlu, Öcalan'ın ve PKK çizgisinin, kendisini bütün Kürtleri temsil eden bir çizgi olarak görme noktasında Bediüzzaman'ı en büyük engel olarak gördüğünü vurguladı.
Karabaşoğlu'nun sözleri şöyle:
"En başta, böyle bir zeminde bu tür haberlerin bir yönlendirme ve manipülasyona açık olduğu gerçeğinden hareketle, ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. "Bir fasık bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın" diye emreden Hucurat sûresi âyeti hükmünce, mevcut şartlarda bu haberin 'yakînî' bir bilgi olarak deği, 'zannî' bir malumat olarak bakmaktan yanayım.
Bediüzzaman'la ilgili sözü edilen konuşmanın gerçekten haberde aktarıldığı şekilde gerçekleştiğini düşünürsek, ben buradan şu mesajları çıkarıyorum: PKK çizgisi, kendisini bütün Kürtleri temsil eden bir çizgi olarak görme noktasında Bediüzzaman'ı en büyük engel olarak görüyor. Köyünün eski zamanda Ermeni köyü olarak bilindiği iddiasından hareketle, doğrudan Bediüzzaman'a Ermenilik izafe edilmese de, dolaylı şekilde böyle bir imada bulunuluyor. Burada esas amaç, Bediüzzaman'ın 'Kürt'lüğünün şüpheli hale gelmesi; dolayısıyla Bediüzzaman'ın bu ülkedeki Kürtler için bir 'örnek şahsiyet,' bir 'rol model,' gidilecek yolu gösteren bir mürşid olarak görülüyor olmasının önüne geçilmesi. Kürtlerin önünde bir 'rol model' olarak Bediüzzaman gibi, milliyetçiliklerin her türlüsünü aşmış bir Müslüman âlim devredışı bırakılırsa, meydan seküler milliyetçi Kürt rol modellere veya milliyetçiliği aşamamış dindar rol modellere kalacak.
İşin dikkat çekici bir yönü, Risale-i Nur'u daha Türkçü bir çizgide yorumlamaya meyyal bazı kişilerin Bediüzzaman'ın 'seyyidliği' üzerinden Kürtlüğünü sorgulamaya açarken, Kürtçülüğün temsilcisi olmuş isimlerin de 'Ermeni köyü' atfı üzerinden bu sorgulamaya katılmaları. Demek ki, Bediüzzaman'ın milliyetçilikleri aşmış bir mü'min ve mürşid olarak 'Kürtlüğü' her kesimden milliyetçilerin hesaplarına uymuyor. Halbuki, bu ülkede mü'minlerin Türkçü ve Kürtçü milliyetçilikleri aşmış olarak ümmet idraki içerisinde yaşayabilmeleri için 'Kürdî' ünvanlı Bediüzzaman sembolü özellikle de bu şartlarda vazgeçilmez bir önem arzediyor."