O'dur Mâbud, şerik yapmayınız, O'dur Mün'im, şükründe şerik yapmayınız

O'dur Mâbud, şerik yapmayınız, O'dur Mün'im, şükründe şerik yapmayınız

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

﴾ فَلاَ تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْداَدًا 1 ﴿ Başta bulunan ف geçen dört fıkraya bakıyor. Yani: "O'dur Mâbud, şerik yapmayınız. O'dur Kadîr-i Mutlak, şerikini itikad etmeyiniz. O'dur Mün'im, şükründe şerik yapmayınız. O'dur Hâlık, başka bir hâlık tahayyül etmeyiniz."

تَجْعَلُوا 2 Bu tabirin, تَعْتَقِدُوا 3 tabirine tercihi, onların, Allah'a isnad ettikleri şeriklerin ve misillerin aslı ve hakikati olmadığı için o uydurma şeriklerin itikad edilecek şeyler olmadığına, ancak uydurma, ca'lî şeyler olduklarına işarettir.

لِلّٰهِ Lâfza-i Celâlin اَنْدَادًا 4 üzerine takdimi, Allah'ın daima hâzır olduğunu düşünmek lüzumuna ve nehyin menşei, şerikin Allah için yapılışı olduğuna işarettir.

اَنْدَادًا Endad, نِدٌّ 'ün cem'idir. نِدٌّ ise, "misil" mânâsınadır. Halbuki, Cenâb-ı Hakka yapılan misil, onun zıddı olur. Birşey, hem zıt, hem misil olamaz; ve birşeyin zıddı, ona misil olamaz. Öyleyse mislin bulunması, mislin muhaliyetini istilzam eder.

اَنْدَادًا 'in sîga-i cem ile zikri, müşriklerin cehaletine işarettir. Yani: "Hiçbir cihetten bir benzeri olmayan Cenâb-ı Hakka nasıl bir sürü misil ve zıt yapıyorsunuz?"

Ve keza, bütün enva-ı şirkin reddine işarettir. Yani, "Ne zâtında ve ne sıfâtında ve ne ef'âlinde şeriki, şebihi yoktur."

Ve keza, vesenî, sâbiî, ehl-i teslis, ehl-i tabiat gibi firak-ı dâllenin tevehhüm ettikleri şeriklerin tabakalarına işarettir.

İhtar: Vesenî mezhebinin menşei, yıldızları ilâh itikad etmek, hulûlü tahayyül etmek, cismiyeti tevehhüm etmek gibi gülünç şeylerdir.

Dipnot-1: "Sakın Allah'a eş ve ortaklar koşmayınız." Bakara Sûresi, 2:22.
Dipnot-2: Yapmayınız, uydurmayınız. (Kelimenin başında olumsuzluk mânâsı veren gizli "Lâm" edatı vardır.)
Dipnot-3: İnanmayınız, itikat etmeyiniz. (Kelimenin başında olumsuzluk mânâsı veren gizli "Lâm" edatı vardır.)
Dipnot-4: Eşler, ortaklar.

Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz