Olumlu düşünmek hayatımızda nasıl bir etki yapar, olumlu düşünmenin dinimizdeki yeri nedir?
Olumlu düşünmenin hayatımız üzerindeki etkisi
İyi düşündüğümüz her zaman mutlaka iyilikle, güzellikle karşılaşacağımızı, kötü düşündüğümüz her zaman da mutlaka kötülükle karşılaşacağımızı düşünmek doğru değildir. Bu husus hayatın tasdik ettiği bir realitedir.
Ancak, gelecekte olabilecek, başımıza gelebilecek kötü olayları şimdiden düşünmek son derece yanlıştır. Çünkü, başımıza gelip gelmeyeceğini kesin olarak bilmediğimiz bir kötülüğü düşünerek huzursuz olmak, akıl ve mantık açısından da yanlıştır. Ayrıca, gelecek zaman şimdi yoktur, dolayısıyla gelecekte olabilecek bir kötülük de yoktur. Yok olan bir zamanda, yok olan bir sıkıntıyı düşünmek, iki yokluğa varlık rengini vermek ve olmaması gereken bir ıstıraba düşmek manasına gelir. İster o sıkıntı ileride olsun, ister hiç olmasın her iki durumda da şimdiden olmuşçasına düşünce alanına alıp acı ve üzüntü duymak akıllıca bir tavır değildir.
Halbuki bunun aksine, gelecekte olabilecek bir güzelliği şimdiden düşünmekte hiçbir zarar olmadığı gibi, hayata huzur katan bir sinerji görevini görür. İleride gerçekleşmese bile fazla bir yan etkisi olmaz. Yeter ki ciddi bir hayal kırıklığı meydana getiren safdilane, aşırı bir iyimserlik olmasın.
İslam, hep iyi düşünmemizi isterken, sıkıntılı bir durumda kalmaktan, ümitsiz bir süreçte yaşamaktan, hayatı cehenneme çeviren ve bizi demoralize eden hayal ve tasavvurlardan uzak tutmayı hedeflemiştir.
İşin diğer bir boyutu vardır ki o çok daha önemlidir; özeti şudur:
Zihninde hep kötü şeyleri düşünen, başına kötü şeylerin geleceğini tasavvur eden kimse, bununla Allah’a karşı haksız yere suizan yapmış olur. İyi düşünen kimse ise, Allah’a karşı hüsnüzan etmiş olur. Çünkü her şey ancak Allah’ın yaratmasıyla olur. Allah’ın kendisine suizanda bulunan kimseye ceza olarak düşündüğü kötü şeyleri başına getirmesi, kendisine hüsnüzan eden kimseye de bu güzel düşüncesine bir mükâfat olarak iyiliği kısmet etmesi, adalet ölçüsü açısından önem arzetmektedir.
Kutsî bir hadis-i şerifte “Ben kulumun bana olan zannı yanındayım.”(Buharî, Tevhit,15; Müslim, Tevbe, 1) ifadesine yer verilmiştir. Yani kulum beni nasıl düşünüyorsa, benden neler ümit ediyorsa, bana nasıl bir ümit bağlamışsa, onunla öyle muamele görürüm. Demek ki, büyük bir ümitle yüceler yücesi Yaratıcının rahmet kapısına gelenler -genellikle- boş elle dönmezler.
Bazı alimlere göre bu hadis hususi olarak kulun şu konularda Allah’a hüsnüzan etmesinin gereğine işaret edilmiştir. Şöyle ki;
Kul dua ettiği zaman, Allah’ın duasını kabul edeceğine inanır. Samimi olarak tövbe ettiğinde Allah’ın tövbesini kabul edip affedeceğine inanır. Samimi bir şekilde yaptığı ibadetlerinin Allah tarafından kabul edileceğine inanır. Bu müspet düşünceler, Allah’a karşı hüsnüzan olduğu gibi, aksini düşünmek de Allah’a karşı su-i zandır, ümitsizlik anlamına gelir ki, çok büyük bir günahtır. (bk. İbn Hacer, ilgili hadisin şerhi)
Olumlu düşünmenin hayatımız üzerindeki etkisi gayet büyüktür. Olumlu düşünme sadece kişinin kendisinde değil, başkalarında bile olumlu etkisi söz konusu olmaktadır.
Güzel düşünme, güzel görme ile ilgilidir. Zira, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.
İyi düşünce, insanın iç dünyasının duru ve saflığını gösterirken; kötü düşünce de iç dünyanın bulanıklığını ve kişinin net ve somut bir kişiliğinin oluşmamasının nedeni olabilir.
Sorularla İslamiyet
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.