Olumsuz disiplin yöntemleri nelerdir?
Çocuklarımızın davranışlarına karşı gösterdiğimiz tepkiler vardır. Bunlardan bazıları olumlu tepki olurken, bazıları da olumsuz tepkilerdi. Gösterdiğimiz tepkilere çoğunlukla büyüklerimizden ve yakınlarımızdan gördüğümüz davranışlar etkiliyor. Televizyondan izlediğimiz, gazetede, dergi ve kitaplarda okuduğumuz toplumda kabul gören tutum ve davranışlardan da etkileniyoruz. İnaçlarımız, örf ve adetlerimizde, ekonomik durumumuz, yaşadığımız ortam, mekânlar ve çevremizde yaşayan insanlarda tutum ve davranışlarımızı etkiler. Gördüğümüz, yaşadığımız, okuduğumuz bu tutum ve davranışlar bizim çocuk yetiştirme yöntemlerimizi belirler. Bizler de çocuklarımızda hoşumuza gitmeyen davranışlarını değiştirtmek için kendimizce doğru bulduğumuz yöntemleri kullanırız.
Çoğunlukla davranışlarımıza yansıyan olumsuz tepkilere olumsuz disiplin yöntemleri denilmektedir. Kullandığımız bu yöntemlerden bazıları;
Aşırı hoşgörülü davranış:
Çocuğun yaptığı her şey hoş görülür. Aşırı hoş görü çocuğun şımarmasına neden olabilir. Çocuğun olgunlaşmasına engeller. Hoş görülü ortam sınırsız olursa sert cezaların uygulandığı bir ortama dönüşebilir. Bitmek bilmeyen çocukların istekleri anne-babanın dayanma sınırını zorlayabilir. Sonsuz hoşgörü ortamı sert cezaların uygulandığı bir ortama dönüşebilir.
Aşırı baskıcı ortam:
Çocuklar babadan korkmalı, evde disiplin şart, yoksa insanın tepesine çıkarlar, akşam baban gelince söyleyeceğim, sen o zaman görürsün gibi sözleri söyleriz veya çevreden duyarız. Baskıcı tutum anne-baba tarafından sık kullanılmaktadır. Tehdit içeriklidir. Söylenen sözlerde sürekli emir vardır. Katı bir düzen vardır. Kararlar büyükler tarafından verilir, cezalar ön plandadır. Nedeni açıklanmayan kurallar konulur, çocuktan uyması istenir. Çocuğun davranışlarını sınır getiren, kısıtlayıcı bir tutumdur. Çocuğun hareketlerini, kendini ifade etmesine, duygu, düşünce ve hissettiklerine yaşamasını engeller. Baskıcı ortamda yetişen çocuklarda; çocuklar da bireysel farklılıklar göstermesine göre genelde, isyan, öfke, kızgınlık, karşı koyma, güvensizlik, suçluluk gibi olumsuz duygular yaşanabilir.
Tutarsız davranışlar:
Bir davranış anne tarafından kabul edilirken baba tarafından kabul edilmezse çocuğun iç dünyasında tutarsızlıklar yaşamasına neden olur. Bu durum tersine de olabilir. Anne tarafından kabul edilmeyen bir davranışın baba tarafından kabul edilme gibi. Başka bir tutarsızlık örneği de annenin veya babanın kendi kendine olan tutarsızlığıdır. Hem hoş görülü, hem de sert tutum içerisindedirler. Başka etkenlerden dolayı genelde çocuğun hoşgörülün davranışının cezalandırılması, cezalandırılan davranışında höşgörülmesi anne-babanın kendi içindeki tutarsızlığını gösterir. Tutarsız davranışların yaşandığı ortamda yetişen çocuklarında kendi içinde çatışmalar ve ikilem yaşamasına neden olabilir. Çünkü bu çocuklar hangi davranışın ne zaman, nerede, nasıl yapılabileceğini bilemezler, çelişkiye düşerler. Çocuk yaptığı davranışın aile tarafından kabul görüp, görmediğini ayırt edemez. Davranışının doğrumu, yanlış mı olduğunu bilemezler.
Cezalar (fiziksel cezalar, duygusal cezalar):
Bazen çocuklarımızın sabrımızı sınadığı zamanlar olmaktadır. Adeta çileden çıkarırlar. Ders çalış dersin defalarca uyarmanıza rağmen siz kızmadığınız sürece oturup ders çalışmazlar. Eşyalarını dağıtmamalarını söylersiniz, inadına her tarafı dağıtırlar. Erken yat, erken kalk dersiniz, gece yarısına kadar oturmak, televizyon seyretmek isterler. Zamam zaman tükendiğinize ve çaresiz kaldığınızı düşünürsünüz.
Böyle bir durum da çocuğunuza nasıl davranırsınız?
Aile seminerlerimize katılan annelere bu soruya sorduğumda bazıları beni istemediğim davranışa zorlama, bazıları çocuklarını dövmemek ve ceza vermemek için ortam değiştirdiklerini, bazıları da çocuklarını cezalandırdıklarını söylediler.
Peki, siz ne yaparsınız?
Bu soruyu biraz düşünelim. Şimdiye kadar ne yaptınız ise bundan sonra yapacağınız da o olur. Genellikle uygulanan çocuğun davranışına değiştirmeye ve bize göre düzeltme yöntemlerimiz çocuklarımıza ceza vermek şeklinde oluyor.Cezaları da fiziksel cezalar ve duygusal cezalar diye iki grupta inceliyoruz.
Fiziksel cezalar:
Dayak; el, ayak veya vücudun bazı yerlerinin vurulması, tartaklamak; dayağın daha hafif şekli, Fiske atmak; yüze hafifçe vurmak, çimdiklemek, odaya kapatmak
Fiziksel cezalara maruz kalan çocuklar neler hissederler?
Dayak yememek için yalan söyler. Canı yanar. Üzülür. Kendini küçük düşmüş ve aciz hisseder. Kendine ve çevresine güveni sarsılabilir. Çocuk korkabilir, ürkebilir, pısırık olabilir, şiddete başvurabilir. Saldırgan olabilir. Kendinden küçüklere aynı yöntemi uygulayabilir. Dayak yediği için ödeşmiş hisseder, aynı davranışı tekrar yapabilir.
Fiziksel cezalar çocuğun hangi gelişim alanlarını etkiler?
Üzülen, canı yanan çocuk, kendine olan güvenine kaybeder. Kendine küçük düşmüş hisseden çocuğun kişilik gelişimi olumsuz etkilenir. Kızgınlıklarını saldırarak ifade etmesinden dolayı duygusal gelişimini etkiler.
Ahlak gelişimi olumsuz etkilenir. İç denetimini geliştiremez. Yanında büyükler olmadığında kendinden küçüklere zarar verebilir.
Fiziksel cezaya çok maruz kalan çocuklar, başkalarına bağımlı, sorumluluk duygusu gelişmemiş, iç denetim kuramayan bireyler olabilirler.
Duygusal cezalar:
Sözle hor görmek, sevgiyi esirgemek, azarlamak, korkutmak, tehdit etmek, Alay etmek, küçümsemek, eleştirmek, suçlamak, beddua etmek, kısıtlayıcı davranmak, küsmek, aldırmaz davranmak, emir vermek, Karşılaştırmak, kıyaslamak, açıklamayı fırsat vermemek, sevdiği şeylerden mahrum etmek, küçük düşürmek.
Duygusal cezalara maruz kalan çocuklar neler hissederler?
Çocuklarda ben hiçbir şeyi beceremiyorum düşüncesi oluşur, kendilerine güveni sarsılabilir. Ailem beni hiç sevmiyor diye düşünüp saldırgan olabilirler. Her şeye tepki verip anne-babaya inat gidebilir.
Duygusal cezalar çocuğun hangi gelişim alanlarını etkiler?
Çocuğun duygularına yönelik tehditler çocuğun tüm gelişimini olumsuz etkiler. Sürekli eleştirilen çocuklar yanlış yapmaktan korkar, konulan yasaklara boyun eğer. Annem beni terk eder duygusu gelişmiş çocuklar okula başladıklarında annelerinden ayrılamazlar, sürekli ağlarlar. Annelerinin bir işi olduğunda çocuğa komşuya bırakmak istediğinde, kalmak istemezler.
Çözüm nedir? Çocuklarımıza olumsuz disiplin yöntemleri uygulamamak için neler yapmalıyız?
Her evin bir düzeni, her ailede istenen ve istenmeyen davranışlar vardır. Bu davranışlar ailenin koyduğu kurallarla belirlenir. Bu kurallarda çocukların davranışlarını düzenlemeye yardım eder.
Çocuk ile aile arasında kurallar uygulanırken çocuğun görüşü de alınmalıdır. Çocuklar ne çok hoşgörülü ortamda, ne de aşırı baskıcı bir ortamda yetiştirilmemelidir. Çocuğun hoş görülen ve hoş görülmeyen davranışları nedenleri ve sonuçları ile anlatılmalıdır.
Çocuğun yetiştirilmesinde disiplin gereklidir. Ama sert, baskıcı, çocuğun gelişimini engelleyici disiplinden bahsetmiyoruz. Disiplinin amacı belli kurallar çerçevesinde çocuğa doğru davranışı öğretmektir. Çocuğun davranışları serbest bırakılırken, davranışlarını sınırlayıcı bir otoriteye ihtiyaç olmaktadır. Bu otorite bazı ailelerde anne, bazı ailelerde baba, bazı ailelerde büyükanne, büyükbabadır. Otorite baskı koyan, engelleyen anlamında değildir. Kontrol eden, takip eden anlamındadır. Çocuğun aileden birinden çekinmesi gerekmektedir. Ailede otorite mekanizması çalıştırılmazsa, sorumsuz, başıboş bireyler yetişir.
Çocuklarımızla aramızdaki iletişimin bozulmaması ve arada duvar örülmemesi için çocuk fiziksel ve duygusal ceza verilmeden önce çocuğa niçin bu davranışı yaptığı sorulmalı, nedenleri ve gerekçeleri öğrenilmelidir. Bu yöntemi denediğimizde gerçekten göreceğiz ki çocuğumuzun da haklı gerekçeleri varmış. Belki de daha önce verdiğimiz cezalardan dolayı pişmanlık duyacağız ve boş yere hem çocuğumuzu, hem de kendimizi üzmüş olduğumuzu anlayacağız.
Çocuklarımızı sevgi dolu bir ortamda yetiştirme gayreti içerisinde olmalıyız. Sevginin olduğu yerde olumsuz hiçbir şey barınamaz.