Onlar dünya hayâtından yalnız görünüşte olanı bilirler
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Rûm Suresi 7-8. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
7 . (Onlar) dünya hayâtından (yalnız) görünüşte olanı bilirler; (*) çünkü onlar, âhiretten gāfil olanların ta kendileridir.
8 . (Onlar) Allah’ın, gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulunanları, ancak hak ile (yerli yerinde) ve belirli bir ecel ile yarattığını, kendi nefislerinde hiç düşünmediler mi? Şübhesiz ki insanların çoğu, Rablerine kavuşmayı gerçekten inkâr eden kimselerdir.
(*) “Dünyanın üç yüzü var. Birinci yüzü: Cenâb-ı Hakk’ın esmâsına (isimlerine) bakar. Onların nukūşunu (nakışlarını) gösterir. Ma‘nâ-yı harfiyle (varlıkların Allah’ı gösteren cihetiyle), onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektûbât-ı Samedâniyedir (Allah’ı ta‘rîf eden mektûblardır). Dünyanın bu yüzü gāyet güzeldir. Nefrete değil, aşka lâyıktır. İkinci yüzü: Âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir (çiçekliğidir). Şu yüzü dahi evvelki yüzü gibi güzeldir. Tahkîre değil, muhabbete lâyıktır. Üçüncü yüzü: İnsanın hevesâtına (heveslerine) bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel‘abe-i hevesâtı (heveslerinin oyuncağı) olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünki fânîdir, zâildir (geçicidir), elemlidir, aldatır. İşte hadîsde vârid olan (gelen) tahkîr ve ehl-i hakîkatin ettiği nefret bu yüzdedir. Kur’ân-ı Hakîm’in kâinâttan ve mevcûdâttan (varlıklardan) ehemmiyetkârâne (ehemmiyet vererek), istihsankârâne (güzel bularak) bahsi ise; evvelki iki yüze bakar. Sahâbelerin ve sâir ehlüllahın (Allah dostlarının) merğub (rağbet edilen) dünyaları, evvelki iki yüzdedir.” (Sözler, 32. Söz, 290)