Onlar öldükten sonra yerin kendi cesedlerinden neleri eksilttiğini bilmişizdir

Onlar öldükten sonra yerin kendi cesedlerinden neleri eksilttiğini bilmişizdir

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Kâf Suresi 1-5. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

1 . Kāf. (*) Şerefli Kur’ân’a yemîn olsun ki (Mekke kâfirleri Muhammed’e îmân etmediler)!

2 . Bil‘akis kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine hayret ettiler de, o kâfirler dedi ki: “Bu, şaşılacak bir şeydir!”

3 . “(Biz) öldüğümüz ve bir toprak hâline geldiğimiz zaman mı (diriltileceğiz)? Bu, (akıldan) uzak bir dönüştür!”

4 . Gerçekten (biz, onlar öldükten sonra) yerin kendi (cesed)lerinden neleri eksilttiğini bilmişizdir. Ve katımızda (herşeyi) kaydeden bir kitab (Levh-i Mahfûz) vardır.

5 . Hayır! Kendilerine geldiğinde o hakkı yalanladılar; şimdi onlar, karmakarışık bir iş içindedirler.

(*) “Sûrelerin başlarındaki hurûf-ı mukatta‘a (Elif, Lâm, Mîm gibi tek tek yazılan harfler) İlâhî bir şifredir. Hâs abdine (husûsî kulu Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a) onlarla bazı işâret-i gaybiye (gizli işâretler) veriyor. O şifrenin miftâhı (anahtarı) o abd-i hâs’dadır (ASM). Hem onun veresesindedir (vârisi olan âlimlerdedir). Kur’ân-ı Hakîm, mâdem her zaman ve her tâifeye (topluluğa) hitâb ediyor. Her asrın her tabakasının hissesini câmi‘ (içine alan) çok mütenevvi‘ vücuhları (çeşitli yönleri), ma‘nâları olabilir. Selef-i Sâlihîn (Sahâbe, Tâbiîn ve Tebe‘-i Tâbiîn) ise, en hâlis parça onlarındır ki, beyân etmişler.” (Mektûbât, 29. Mektûb, 241)

“الٓمٓ: Üç harfiyle üç hükme işârettir. Şöyle ki: Elif, هٰذَا كلَامُ اللّٰهِ اْلاَزَلِيُّ[Bu, Allah’ın ezelî kelâmıdır] hükmüne ve kazıyesine; Lâm, نَزَلَ بِه۪ جِبْر۪يلُ [Onu Cibrîl indirdi] hükmüne ve kazıyesine; Mîm, عَلٰي مُحَمَّدٍ عَلَيْهِ الصَّلَاةِ وَالسَّلاَمُ [Muhammed (ASM)’a] hükmüne ve kazıyesine remzen ve îmâen (remiz ve îmâ ile) işârettir.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 29)