Onları kıyâmet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşrederiz
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), İsrâ Sûresi 97-100. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
97 . Allah kimi (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirse, işte hidâyete eren odur. Kimi de (isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık kendilerine O’ndan başka yardımcılar aslâ bulamazsın! Ve onları kıyâmet günü yüzleri üstü, kör, dilsiz ve sağır olarak haşrederiz. Onların varacağı yer Cehennemdir. (Onun ateşi) her yavaşladığında, onlara bir alev artırırız.
98 . İşte bu, onların cezâsıdır; çünki onlar, âyetlerimizi inkâr ettiler ve: “(Biz) bir kemik yığını ve ufalanmış bir toprak hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltilecek kimseleriz?” dediler.(*)
99 . Görmediler mi ki, şübhesiz gökleri ve yeri yaratan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da hakkıyla gücü yetendir. Kendileri için bir ecel ta‘yîn etti ki, onda hiç şübhe yoktur. Fakat zâlimler, inkârdan başka bir şeyi kabûl etmediler.
100 . De ki: “Eğer Rabbimin rahmet hazînelerine siz sâhib olsaydınız, o zaman (dahi) harcamak(la tükenir) korkusuyla gerçekten cimrilik ederdiniz. Zâten insan çok cimridir.”
(*) “O’nun kudretinde noksan yoktur. En büyük ve en küçük şeyler, ona nisbeten birdirler. Bir baharı halk etmek (yaratmak), bir çiçek kadar kolaydır. Evet bir Kadîr ki: Şu âlem; bütün güneşleri, yıldızları, avâlimi (âlemleri), zerrâtı (zerreleri), cevâhiri (cevherleri) nihâyetsiz lisanlarla O’nun azametine (büyüklüğüne) ve kudretine şehâdet eder. Hiçbir vehim ve vesvesenin hakkı var mıdır ki, haşr-i cismânîyi (cismiyle diriltilmeyi) o kudretten istib‘âd etsin (uzak görsün)!” (Sözler, 29. Söz, 201-202)