Önyargıları kırmak....
Mustafa Uçurum'un yazısı...
Kendimi bir yokladım da neyim doğru neyim yanlış diye, epeyce zorlandım doğrusu. Başkaları için ahkâm kesen yüreğim, mevzu ben olunca nasıl da yumuşadı, nasılsa ipeğe döndü. İnsanın kendini ortaya koyması kadar zor bir şey yokmuş. Bunu anladım. Sonuç ne olursa olsun bunu yapmalıyım diye düşünürken aklıma geldi beni hırpalayan, yer yer ters yüz eden duygumun ne olduğu. Evet, önyargılı davranmak gibi bir aymazlığa düştüğüm olmuştu bazı zamanlar. Bunun sonucunda da birçok kez yanıldığımı hatırladım. Sonu kırık dökük olan hatalara kapıldığım aklıma geldi.
İnsanın önünü kesen, yolunu şaşırtan en büyük yanılmalardan biridir önyargı. Düşünmeden yapılan bir değerlendirme, pervasızca söylenen bir söz, gün gelir ki kişinin karşına aşılmaz bir duvar olarak çıkabilir. Kendimden beliyorum. Önyargıyla yaklaştığım birçok kişiyle sonradan sıkı dost oldum, önyargıyla ettiğim sözler zamanı gelince karşıma bir şimşek gibi çıkıverdi. Şükür ki artık bıraktım bu eğreti yanımı.
Aklıselimin yapacağı bir davranış değildir önyargı. Bunun en büyük sebebi, kendi sınırlarını aşamamaktır. Bilmeden tavır koymak ancak boş bir içlenme olarak kalır. Sebepsiz alınan bir tavır kişiyi bazen içinden çıkılmaz durumlara getirir, bazen de ulaşacağı menzile gecikmesine sebep olur.
Hayata karşı duruşumda bir zaafım olan önyargılarımdan arınmaya çalışıyorum. Biliyorum ki Müslümanca bir tavır değildir önyargı. Mümin, araştırıp soruşturmadan bir konu hakkında yorum yapmamalı. Her olayın görünen bir yüzü kadar gizli kalmış bir ışığı da olacağı unutulmamalı.
Önyargı bal katılmış bir zehir gibidir. Kişi, kendini ispat için,“Ben demiştim.” lüksünü yaşamak için fikrini hemen söyleme telaşıyla ortaya atılır. İşin daha da vahimi tezini doğrulamak için çeşitli yollara da başvurabilir ki bu önyargıdan da fena bir eylemdir. Buna kendine kaptıranlar için en büyük mutluluk haklı çıkma ihtimalidir. Verilen bir peşin hükmün doğru çıkacak olmasının hayali bile söz sahibinin mutlu olması için bir sebep olabilir.
Önyargıda her zaman kin, nefret sahneye çıkmaz. Aşrı sevgi, bağlılık, taassup da önyargının ortaya çıkmasında etken olabilmektedir. Her şeyin aşırısı hoş karşılanmayacağı için dengeyi doğru tutmak en iyi hareket olacaktır. Kuranı Kerim’de de Yüce Yaratıcı insanları önyargının zararları konusunda uyarmıştır. “Hislerinize uyup adaletten sapmayın.” (7/135), “Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi âdil davranmamaya itmesin.” (5/8) Ayetlerde de görüldüğü gibi peşin hüküm vermek insanı içinden çıkılmaz bir hâle sokacak bir tehlikeli noktadadır. Sonuçları bireyin dışında bir toplumu etkileyecek önyargıdan uzak durmak kişinin yanında toplumun da huzurunu etkileyecek bir güç alanına sahiptir.
Aklıselimin yapacağı en önemli tavır, araştırma yapmadan, düşünmeden bir konu ya da kişi hakkında yorum yapmamaktır. Yine Kuranı Kerim’de “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurat /6) buyuran Allah (c.c.) bilmeden araştırmadan verilecek bir kararın bir toplumu etkileyeceğini, sonuçlarının ise işleri içinden çıkılmaz bir hale getireceğini söylemektedir.
Kişinin giyiminden, kuşamından, konuşmasından hareketle, kişiyi tanımadan yapılan önyargılı yorumların aksi çıktığında hatayı kabullenme büyüklüğünü göstermek söz sahibini bir nebze olsun temize çekmeye yetecektir.
Önyargının açacağı yaraları sarmak zordur. Ortaya çıkacak kötü sonuçlar, araların bozulması, iftira; kişinin kalbine yerleşince bir kez, tamir edilmez bir yola girilmiş olur. Bir kez sarsılan güven kaleleri kolay kolay tamir olmaz; olsa bile kırık döküktür.
Artık bütün önyargılarımı terk ettim. Her şeyin ilacı olan zamana bıraktım birçok şeyi. Tanımadan, araştırmadan, bilmeden hüküm vermemek için kalbime telkinlerde bulunuyorum. Bakıyorum ki her şey yoluna girmiş. İçim rahat. Dilim yerli yersiz sözler için dönmüyor. Zamanı gelince her şey ortaya dökülüyor zaten. Önyargılarımı bilinmez karanlıklara terk edip; boş söylenmiş sözden Allah’a sığınıyorum.