Hasan TANRIVERDİ
Önyargının iletişime olumsuz etkileri
Önyargı, aile içinde çözülmesi gereken sorunların önünde, adeta kendi kendimize ördüğümüz bir duvardır. Karşı taraftan olumlu bir davranış bekliyorsak, iletişimi olumsuz etkileyen ön yargılardan uzak durmalıyız. Çünkü önyargılar, bizi eşimiz nezdinde anlaşılmaz bir hale getirebilir. Belki de kendimizi ifade etmemizi kendimiz engellemiş oluruz.
Önyargı, dinlemeden anlamadan hüküm vermektir. Sevgiyi, saygıyı hoş görüyü yok eder. Muhatabının kesin olarak haksızlığına karar verir. Aynı zamanda, hem haksızlık, hem de adaletsizliktir. Yargısız infazdır. Eşine güvensizliğin ifadesidir. İnsan güvenmediği eşiyle hayatı nasıl paylaşabilir?
Eşler arasında bir takım önyargılar, her zaman iletişime engel olmaktadır. Çoğu zaman etrafımızda benzer hadiseler yaşandığını görürüz. Bir kısım hanımların, erkeklerle ve onların beklentileriyle ilgili genelleşmiş yanlış ve peşin hükümleri vardır.
Örneğin; “Kadın, erkeğe itiraz etmemeli, erkeğe yüksek sesle cevap vermemelidir, erkek evin tek hâkimidir, öncelikli olarak onun istekleri değerlidir. Erkek dediğin sözünün eridir, yalan söylemez, güçlüdür, kendine güvenir, dürüsttür, boyun eğmez, mücadelecidir, evin reisidir; çalışkandır, merttir, ana kuzusu değildir, babasından korkmaz, her daim iktidardır, adam gibi adamdır. Yani erkek dediğin, aslında mükemmel bir varlıktır!”
Yukarıda saydıklarımızın doğruluk payı yüksek olmakla birlikte, çoğu da aile bütünlüğünü ve iletişimi engelleyen ön yargılar olduğunu kabullenmek gerekir. Ancak bunun yanında erkeğin kadınlarca keşfedilmemiş yönleri de pek çoktur.
Erkek, hissettiklerini belli etmez. Bundan dolayı da kadın tarafından duygusuzlukla suçlanabilir. Hisleri yerine, isteklerini önceleyerek dillendiren erkekler, kadınlar tarafından da sadece beklentileri bulunan bir varlık diye algılanır.
Erkekler duygularının zayıflık şeklinde anlaşılabileceğini düşünüp söyleyemediği şeyler için, eşi tarafından doğru anlaşılamayabilir. Dolayısıyla haksız bir önyargıya uğrama ihtimali yüksektir.
Aslında duygularını ifade edemeyen erkeğin, hissettikleri dışarıdan görülmez. Kadın-erkek ilişkilerindeki roller de burada önemlidir. Hissiyatı anlaşılması gereken taraf, kadından çok erkektir. Bu nedenle filmler, kitaplar, şiirler hep kadının erkeği anlaması üstünedir. Buradan da anlaşılacağı gibi, erkeklerin, kadınlardan daha çok anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Belki kadınların çoğu zaman anlayamadığı nokta da budur.
Neyin bizi mutlu edeceğini tam bilemesek de, bizi neyin mutsuz edeceğini iyi biliriz. Mutsuzluk verecek şeyleri ne kadar dışarı atarsak, içeride o kadar mesut ve mutlu oluruz.
Erkek ve kadında olması gereken dört sevgi vardır:
1-Allah sevgisi
2-Ana baba sevgisi
3-Eş sevgisi
4-Çocuk sevgisi
Bütün davranışlar, bu dört sevgi etrafında şekillenir, yuvayı sıcak tutar.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.