Oslo görüşmeleri, Başbakan ve Ömer bin Abdülaziz

Aylardır tartışılıyor ülkemizde Oslo görüşmeleri... Hükümetin, bir devlet kurumu (MİT) ile PKK ile yaptığı bu görüşmeler bir tarafın “O hainlerle konuşulmaz, ancak onlara kurşun sıkılır!” tarzında sitemlerine maruz kalırken, diğer yandan “Belki de kana dur denilebilecek bir adım atılabilir...” umuduyla destekleniyor.

Birinci kesimin ikinci kesimden sesini daha gür çıkarabildiği aşikâr. Fakat diğer taraftan, her türlü tepkiyi göze alarak “gerekirse görüşmelere devam edebileceğini” söyleyen bir başbakanımız da var çok şükür. Kamuoyunun rengine göre hemen renk değiştirmeyecek, akışını bozmayacak daha oturaklı (ve de prensipli) bir siyasetimizin olması ise hepimizin temennisi...

Bütün bu konuşulanlar hafızamızda, sizi zamanda bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Asırlar öncesine, Emeviler zamanına, İslam’ın en âdil halifelerinden Ömer bin Abdülaziz’in devrine... Ki çoğunuzun malumudur, Ömer bin Abdülaziz çoklarına göre aynı zamanda ilk müceddittir. İslam hukukunda içtihatları hâlâ geçerliliğini koruyan bir fıkıh âlimidir. Bediüzzaman’ın bile takvası ve salabet-i diniyesi ile övdüğü bir siyasetçidir. Emevilerin zulmüne (akrabalarını karşısına almayı göze alarak) son veren insandır. Bütün bunların yanısıra bir yönü de devrinde Haricî fitnesini söndürebilecek derecede başarı göstermesidir.

Haricî fitnesinin sönmesi ilginçtir. Zira ne Hz. Ali (r.a.) âdilane cihadıyla ne de zalim Haccac zulmünün gücüyle onları bitirebilecek başarıyı sergileyebilmiştir. Haricîler ta Hz. Ali (r.a.) devrinde başlattıkları isyanla uzun bir zaman İslam âlemi için huzursuzluk vesilesi olmuşlardır. Sözde, din adına, bazı sahabe efendilerimizi bile katledecek kadar gaddarlık gösteren bu zümre ancak ve ancak Ömer bin Abdülaziz’in başa geçmesiyle birlikte zayıflamış, güçten düşmüştür.

Peki, Ömer bin Abdülaziz Haricîlerin bu kanlı eylemlerini nasıl sonlandırmıştır?
Cevabı çok basit: Diyalogla... Evet, şaşırmayın. Tıpkı bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kanın durması için gerekirse Oslo görüşmeleri tarzında çalışmalara girişeceğini söylemesi gibi Ömer bin Abdülaziz de “Artık onlarla aramızda kılıç vardır. Bırak kılıçlar çözsün. Onlarla konuşulmaz!” diyenleri dinlememiş ve Haricîlere diyalog eli uzatarak şu mektubu göndermiştir:

“Yıllardır devam eden bu elim meseleyi artık halletmenin zamanı gelmedi mi? Gelin, bu meseleyi tartışalım. Şayet siz haklıysanız biz kendi hareketlerimizi bir daha gözden geçirelim. Ama eğer biz haklıysak, siz bize biat edin.”

Onun bu mektubuna karşılık huzuruna kadar gelen Şevzeb, Şeybanî gibi Haricî önderleri kendisiyle uzun uzun aralarındaki meseleleri tartışarak en sonunda ona biat ettiler. Elbette etmeyenler de oldu. Ama en nihayet Haricî terörü Ömer bin Abdülaziz devrinde, hem de kansız bir şekilde en ağır darbesini aldı. Neredeyse tamamen susturuldu.

İkram Arslan’ın Nebevî Nefes isimli roman çalışmasında tüm detaylarıyla okuyabileceğiniz bu olay, aslında İslam tarihi boyunca sorunlarımızın ne kadar birbirine benzerlikler gösterdiğini de ortaya koyuyor. Tıpkı bugün olduğu gibi o gün de kardeş kardeşi kırıyor. Müslümanlar birbirlerini öldürüyor. Tıpkı bugün olduğu gibi o gün de başlatılmaya çalışılan diyaloğa balta vurmak isteyenler var. Kanı kanla çözmeye çalışanlar var.

Ve bir de Ömer bin Abdülaziz gibi elindeki güce rağmen, barışı tercih eden insanlar var.

Şimdi ben soruyorum kendi kendime; acaba Ömer bin Abdülaziz Hazretleri bugün yaşasa PKK ile de diyaloğa girer miydi? “Kanı kanla çözelim” diyenlerin rağmına bu ocakları yakan ateşi söndürmek için girişimlerde bulunur muydu? Sanıyorum bu sorunun cevabı Oslo görüşmelerine ve başbakanın tavrına bakışımızı da etkileyecek. Mazi, sadece düşmanlıkları değil, böyle güzel nümuneleri kendimize misal edinmemiz için de gerekli...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.