Faruk ÇAKIR
Özel ya da resmî, okul var mı?
Eğitim sistemiyle ilgili olarak ne kadar konuşulsa, ne kadar yazılsa ve ne kadar tartışılsa yine de azdır. Çünkü eğitim, öncelikli olarak geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı ilgilendiriyor. Din ilmi ve fen ilmiyle donanmış, ‘iki kanatlı kuş’ hâline gelen bir nesil, anne babaların arzu ettiği bir nesil olmalı. Bu da ancak, günün ihtiyaçlarına uygun, kaliteli bir eğitimle temin edelebilir.
Eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda ilim adamları arasında da ‘ihtilaf’ vardır. Bazı eğitimciler insanın sadece maddî ihtiyaçlarını düşünerek bir eğitim sistemi teklif ederken, manevî yönünü ihmal ederler. Hayat şartları şahittir ki, manevî yönü eksik bırakan bir eğitim sistemi, gerçek anlamıyla başarılı olamaz, olamamıştır.
Türkiye’de uygulanan eğitim sisteminin o kadar çok aksak ve yanlış yönleri var ki, “Bu sistemin neresini düzeltelim?” sorusu dahi sorulabilir. “Tek tip” insan yetiştirmeye göre planlanmış olan sistem, köklü bir değişime uğramadıkça kısmî düzeltmeler çare olmuyor. Bunun için de eğitimi düzenleyen temel kanunların ele alınması ve ‘tek tip insan’ hedefinden kurtarılması gerekir.
Genel anlamıyla Türkiye’yi idare edenler ne yapıyor? Temeli çürüyen binanın, dökülen boyaları yenilenmeye çalışılıyor. Meselâ yıllardan beri ilkokul öğrencileri ‘tek renk önlük’ giyerdi. Bir adım atıldı ve hiç değilse önlükler renklendi. Benzer şekilde liselerde okutulan Milli Güvenlik dersinin önümüzdeki eğitim yılında kaldırılacağı açıklandı. Kötü mü oldu? Elbette iyi oldu, ama bunlar eğitim sisteminin problemlerinden sadece birkaçıydı. Asıl problemler yerli yerinde duruyor.
En önemli problem de eğitimi düzenleyen kanunlar. Konuyla ilgili olarak Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Eser Karakaş şöyle demiş: “Türkiye’de özel okul yok. İnsanlar sadece okulların maddî varlığının sahipliğini yapıyorlar. Onlar da devlet okulları gibi Milli Eğitim Bakanlığı’nın temel kanunlarına, hükümlerine bağlılar. Bütün okullar aynı müfredatı uygulamak zorundalar. Cemaat okulu dediğimiz okullar da sabah ‘Andımız’ı okumuyor mu? Resmî tarih aynen öğretilmiyor mu? Bu noktada muhafazakâr kesime ciddi eleştirilerim var. Muhafazakâr kesim kamusal alanı devlet üzerinden şekillendirmek istiyor. Böyle yapacaklarına Tevhid-i Tedrisat’la, Milli Eğitim Temel Kanunlarıyla mücadele edip kendi müfredatlarını kendileri belirleyecek bir sistemi savunmalılar.” (Konuşan: Hasan Hüseyin Kemal, 20 Şubat 2012)
Evet, “özel okul”larımız bu eleştiriye ne cevap verecek? Yanlış olduğunu bildikleri halde uygulanan sisteme hiç itiraz etmeyen “Aman, okuluma zarar gelir. Okulumun adı çıkar” diyenlerin mes’uliyeti yok mu? Düşünün ki Türkiye’de binlerce ‘özel okul’ vardır. Bu okullar bir araya gelse ve “Eğitim sistemindeki eksiklikler şunlardır. Bunların bir an önce düzeltilmesini talep ediyoruz” dese netice almazlar mı? Aynı çağrıya ‘devlet’ okullarındaki eğitimciler de destek vermez mi?
“Sen” itiraz etmezsen, “ben” itiraz etmezsem bu yanlış eğitim sistemi nasıl düzelecek? Bu noktada “özel üniversitelerin” de sorumluluğu vardır. O günlerde de ifade etmeye çalışmıştık, tekrarlayabiliriz: Kanunsuz başörtüsü yasağına en önce “özel üniversite”ler karşı çıkmalıydı. Hatırladığımız kadarıyla hiç biri bu noktada bir itiraz ileri sürmedi. Belki başörtülü öğrencilerini kapılardan geri çevirmediler, ama bunu açık, net bir şekilde savunarak yapmadılar. “Resmi” olarak yasak uyguladıklarını ilan edip, başörtülüleri “gayr-ı resmi” olarak okullara aldılar.
Yanlış yaptılar ve yapılan o yanlışların bedelini hep birlikte ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Resmî ya da özel bütün eğitim sistemlerimiz isimden ve resimden ibaret değil, gerçek anlamda ilim yuvaları olmalı vesselâm...
Yeniasya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.