Pakistanlı akademisyen: Said Nursi devlete değil bireylerin inanç ve ahlakına yöneldi
Pakistan İslamabad Uluslararası İslam Üniversitesi’nden Felsefe ve Akide üzerine çalışmalar yapmış olan Dr. Muhammed Zulkarneyn, "Said Nursi Ankara siyaseti ile çabanın sonuçsuz kaldığını görerek devlete değil bireylerin inanç ve ahlakına yöneldi" dedi
Zulkarneyn, 12. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu'na "Bediüzzaman Said Nursi'ye Göre İnancın Çeşitli Boyutlarının Yorumu ve Bunun Müslüman Toplumların Yeniden Uyanışı Üzerine Etkisi" başlıklı bir tebliğ sunmuştu.
'RİSALE-İ NUR, KUR'AN VE HADİSLER IŞIĞINDA KALEME ALINMIŞ ÜNLÜ BİR ISLAHAT KİTABI'
Dr. Zulkarneyn bu çalışmada, Bediüzzaman’ın inancı her boyutuyla insan yaşamının her alanına yerleştirme ve İslam toplumlarının uyanışı uğruna verdiği çabasını ele alıyor. Bediüzzaman’ı büyük reformcu, önder, hatip, düşünür ve uyanışçı olarak tanımlayan Zulkarneyn Risale-i Nur Külliyatı'nı da “Kur'an-ı Kerim ve Hadisler ışığında kaleme alınmış ünlü bir ıslahat kitabı” olarak kabul edildiğini belirtiyor.
Bediüzzaman Said Nursi’nin inancı nasıl yorumladığı üzerine vurgu yapılan çalışma 4 boyutta ele alınıyor:
1) İnancın farklı boyutlarının Nursi tarafından yorumlanması
2) Nursi'nin İslami uyanış metodolojisi
3) Nursi'nin Müslüman toplumları yeniden uyandırmadaki çabası ve rolü
4) Bu zamanda Müslüman toplumları yeniden uyandırmak için önerilen çerçeve
TEORİDE KALAN "AKİDE" YERİNE KUR'AN TERMİNOLOJİSİ OLAN "İMAN" KELİMESİNİ KULLANIYOR
Zulkarneyn, Bediüzzaman’ın inanç odaklı metodolojiyi kullanarak zamanın en önemli meselesi olan inancın teoriden öte somut bir biçimde hayata geçirildiğinde İslam topluluklarının ilerlemesi ve çağdaş sorunlarına çözüm bulabilmesi için sunduğu reçetelerle gerçekleştirdiği reformun altını çiziyor. Nursi’nin inancı ele aldığı konularda teoride kalan "akide" yerine Kur'an terminolojisi olan "iman" kelimesini kullandığına dikkat çekilirken Nursi’nin imanla alakalı sözlerine yer veriliyor. Ve iman kelimesini tam anlamı ve pek çok yönü ile, insan-kâinat- geçmiş- gelecek ve bugün bağlamında nasıl kullandığı gösteriliyor.
DEVLETE DEĞİL BİREYLERİN İNANÇ VE AHLAKINA YÖNELDİ
Said Nursi’nin yaşadığı çağın eleştiri, bilimcilik, mantıksal pozitivizm, laiklik ve ateizm gibi ideolojilerin Müslüman toplulukları üzerindeki tesiri hissetmesi iman metedolojisi üzerinde çalışmasını gerekli kılıyor. Önceleri İslam toplumlarını uyanışa sevk etmek için siyasi mücadele verdiğini belirten Zulkarneyn, fakat Ankara siyaseti ile bu çabanın sonuçsuz kaldığını görerek devlete değil bireylerin inanç ve ahlakına yöneldiğini ifade ediyor. Nursi’nin İslam ümmetinin gerileyişindeki asıl sebebinde siyasî ya da ekonomik değil inanç zayıflığına dayandırdığına dikkat çekilerek, ümmetin uyanışında siyasî araçlardan uzak durduğunu şu cümlelerle özetliyor:
“Nursi'nin diğer uyanışçılar arasında ayırt edici özelliklerinden biri, İslami devlet ve siyaset kanalı olmadan İslami uyanış için çaba göstermesiydi. Maryam Jamila, Nursi’nin metodolojisi hakkında, diğer reformistlerin ve uyanışçıların aksine, yakın gelecekte elde edilemeyecek İslami evrensel siyaseti planlamadığını söyler.”
Zulkarneyn ayrıca Bediüzzaman’ın sadece kendini değil talebelerini de siyasetten uzak tuttuğunu belirtir.
BİREY DÜZELİRSE TOPLUM DA DÜZELİR
Çünkü Bediüzaman’ın birey düzelirse toplum da düzelirdi görüşünde olduğunu belirten Zulkarneyn, onun Kur’an ve sünnetten topladığı bireyi düzeltecek olan nitelikleri şöyle sıralıyor:
“1) bencillik, 2) kibir, 3) kendini sevme (bencillik), 4) prestij kaygısı, 5) kıskançlık, 6) sabırsızlık, 7) aşırıya kaçan arzular ve 8) diğer kötü alışkanlıklar olmak üzere sekiz saptırıcı kötü nitelikten kaçınarak bireyin kendisini arındırmasına odaklanmıştır.
İkinci olarak, şu altı özelliği benimsemeye teşvik etmiştir:
1) tevhid, 2) doğru inanç, 3) ahlaki değerler ve ilkeler, 4) kardeşlik ve sevgi bağı, 5) aile reformu ve 6) erdemli olmak gibi toplumu oluşturan bireylerin iyileşmesine gerekli dinamikleri sıralayan çalışmada Nursi’nin Müslüman toplumlarda sosyal barış ve kalkınma için gerekli gördüğü altı esası da bu şekide sıralıyor:
1) Kardeşlik, 2) Bağlılık, 3) Hak ve sosyal dayanışmaya özen gösterilmesi, 4) Anne-baba ve yaşlı haklarına özen gösterilmesi, 5) Çocuk haklarına özen gösterilmesi, 6) Hasta bakımı.
BEDİÜZAMAN KÖR İTAATE DEĞİL MUHAKEME YOLU İLE İSLAM ANLAYIŞINA DEĞİNİYOR
“Nursi'nin uyanışı, akla, içsel motivasyona ve sağlam inanca dayanıyordu” diyen Dr. Zulkarneyn “Yazıları, inancın esaslarının ve İslami geleneklerin mantıklı ve sistematik açıklamalarından oluşuyordu. Mantıksal akıl yürütme, tümevarım yöntemi ve psikolojik paradigmalar kullanarak İslam'ın üstünlüğünü kanıtlamaya çalıştı. Modern insanı cezbetmek ve ikna etmek için insanın çevresinden örnekler, kolay anlaşılır hikayeler ve sembolik unsurlar sunarak alegorik yöntemi de kullanmıştır” diyerek Bediüzaman’ın kör itaate değil muhakeme yolu ile özgün İslam anlayışına değiniyor.
Nursî’yi geleneksel ulemadan ayıran bir özelliğinin de bilime bakışı olduğuna dikkat çeken Zulkarneyn, hakikate ulaşma noktasında din ve bilim- teknoloji arasında köprüler kurduğunu belirterek yine bu bağlamda Bediüzzaman’ın medreselerin modern bilimden uzak kaldığı, modern eğitimin ise vahiy nurundan mahrum bıraktığı teşhisi ile inancın güçlendirilmesine dayanan eğitim reformu sunduğuna dikkat çekiyor.
Bediüzzaman Said Nursi’nin inanç yorumu, entelektüel, sosyal, politik, manevi ve ahlaki zeminlerde büyük etkiler bıraktığını belirten onun entelektüel ve manevi mücadelesinin meyveleri, “Modern İslam Halifeliğinin Doğuşuna” öncülük etme potansiyeline sahip modern reform Türkiye şeklinde görülebileceğini ifade ediyor.
TÜRKİYE'DE KALAN İSLAM İNANCI SAİD NURSİ'NİN YORULMAK BİLMEYEN ÇABALARINDAN KAYNAKLANDI
Dr. Zulkarneyn tebliğinde, Maryam Jamila'nin “Türkiye'de kalan İslam inancının Bediüzzaman Said Nursi'nin yorulmak bilmeyen çabalarından kaynaklandığını söylemek abartı olmaz. Modern çağ insanının en temel ihtiyacının, ona ahlaki ve manevi bilinci aşılamak olduğunu çok iyi anladı. Kaldı ki, gençlerin maddeci yaklaşımlarının maneviyata yönelmesine en çok ihtiyaçları var, Risale-i Nur tam da bu davaya adanmıştır” sözlerini delil göstererek Nursi’nin metedolojisinin düşmanlık gördüğü ortamda ne kadar hızlı yayıldığına dikkat çekiyor.
Sonuç olarak Bediüzzaman Said Nursi’nin inanç merkezli birey ve toplum inşası üzerine verdiği mücadele, yaptığı reformlar ve eserlerinde bunun yansımalarını ele alan bu çalışmada Bediüzzamanın Kur’an dilini kullanmadaki ihtimamı, inancı hayatın her alanına yerleştirme gayretleri, Müslüman toplumun uyanarak inşası, aşağıdan yukarıya (bireyden topluma/devlete) kademeli reform metodolojisinin ana hatları, modern bilimle vahyin buluşacağı eğitimde reform fikirleri ve müacdelesinin toplumda ki karşılığı ele alınıyor.
Tebliğinde literatüre bakıldığında “çağdaş din alimlerinin modern meseleleri ele almak, İslami perspektiften çözümler sunmak ve İslam'ın barışçıl mesajını dünya çapında yaymak için onun metodolojisini rehber almaları tavsiye ediliyor” diyerek Dr. Zulkarneyn Bediüzzaman’ın modern çağa bakan görüşlerinin önemine dikkat çekiyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.