Pantolon parasıyla Bediüzzaman’la tanıştım
Aarab, Bediüzzaman Said Nursi ve İmam-ı Gazali’nin hayatları adlı konferans verdi
Ahmed Said Karadeniz’in haberi:
RİSALEHABER-Rotterdam İslam Üniversitesi Öğretim elemanı Faslı alim Muhammed Aarab, Bediüzzaman Said Nursi ve İmam-ı Gazali’nin hayatları adlı konferans verdi.
Muhammed Aarab konuşmasına, 12 Ağustos 1918 tarihinde VI. Mehmed Vahîdüddin ve Şeyhülislam Musa Kazım Efendi zamanında "Bab-ı Meşihat" dairesine bağlı olarak açılan "Yüksek İslam Şurası" muadili bir teşkilat olan Dar-ul Hikmet-il İslamiyenin mahiyeti ve Bediüzzaman’ın bu teşikilata aza oluşunun önemini anlatmakla başladı.
Daha sonrasında Üstadın hayatı boyunca kullandığı isim ve lakaplarından, anne ve babasının isimlerinden başlayarak mesken-i re’sine varıncaya kadar hüviyetinden bahseden Aarab, konuşmasının devamında kısaca aşagıdaki noktaları ifade etti:
“İmam Nursi’nin küçüklüğünde tek düşüncesi “ilim” tahsil etmekti ve bu bağlamda çok kısa bir süre içerisinde aralarında usul-ü fıkh noktasında çok büyük kaynak kitap olan Cem’ül Cevami başta olmak üzere 90 cilt kitabı ezberler. Böyle ilmi bir muvaffakiyet de açık bir şekilde mevhibe-i ilahiyenin o zat üzerindeki tecellisini göstermektedir.
İmam Nursi 90 cild kitabı kısa bir süre içerisinde sadece ezberlemiş olmakla kalmamış aynı zamanda bu kitapların içerisindeki hakikatleri en mükemmel şekilde yorumlama istidadıyla da serfiraz olunmuş bir allamedir. Hocasının, Makamat-ı Haririye’den bir kaç sayfayı vererek 2-3 defa okuyarak ezber yapıp yapamayacağını sorması üzerine, hocasının tefe’ül neticesinde açmış olduğu sayfaları sadece bir defa okumak suretiyle (kelime kelimesine demeyeceğim) harfi harfine hıfzına alır. Bundan dolayı da Bediüzzaman lakabıyla yadedilmeye başlanır ki; Bediüzzaman “Zamanının Harikası” manasına gelmektedir.
Bediüzzaman’ın (Rahimehullah) hayatındaki bu değişik yaşantının kaynağını araştırmak isteyen hocası, Bediüzzaman’ın anne ve babasıyla görüşmek için Nurs köyüne gider. Annesinin, Bediüzzaman’ı abdestsiz emzirmediğini, hayatında teheccüd namazını terk etmediğini, babasının ise otlatmak için götürdüğü hayvanlarının, otlatılan yerden dönerken başkalarının bahçelerinden ot yememeleri için yol esnasında ağızlarını bağladığını müşahede eder ve sonuç olarak da: “işte böyle bir anne-babadan böyle bir Bediüzzaman dünyaya gelir” diyerek hayretini dile getirir.
Bediüzzaman’ın eserlerini okuduğumuzda onun ne kadar mütevazi ve şefkatli ve aynı zamanda da ne kadar aziz olduğunu görmekteyiz. Bediüzzaman Van’a gider ve Van’da coğrafya, matematik, astronomi gibi pozitif ilimleri tahsil eder. Bu ilimlerden bazılarıyla (mesela matematikle) alakalı kitap da telif eder.”
Üç Said dönemine atıfta bulunan Muhammed Aarab, eski, yeni ve üçüncü Said döneminde Üstadın hayatındaki değişikliklerden bahsetti. “Bilhassa yeni ve üçüncü Said döneminin, hakaik-i imaniyenin Risale-i Nur yoluyla neşri dönemi; Bediüzzaman’ın tebliğinde ve irşadında kullanmış olduğu tarzın, zamanın ve Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasının durumu göz önüne alındığında, alışılmışın dışında ama mükemmel olduğunu görmekteyiz” diyen Aarab, kendisinin de Risale-i Nur ile ilginç tanışmasını şu şekilde ifade etti:
“Sene 2004’ü gösteriyordu ve Rotterdam’daydım. Üzerimde pantolon alacak kadar bir para vardı ve de pantolon almak için yola çıktım. Yolda giderken bir kitapçının önünden geçiyordum. İlme çok meraklı olduğum için kitapçının önünde durdum. Kitaplara bakmak dahi bana zevk veriyordu. Kitapçıda birçok kitap vardı. Ne hikmetse bir tanesi diğerlerinden daha kalın gözüküyordu. Kitaba yaklaştım ve kalın olan o kitabı elime aldım. Sadece göz gezdirme niyetindeydim. Kitabın kapağını açtım ve ilk cümleyi okumaya başladım. “Bismillah her hayrın başıdır” diye başlıyordu. Bir paragrafını okudum ve kitapçıya oturabileciğim bir sandalyenin olup olmadığını sordum. Bana bir sandalye verdi ve ilk sözü okuduktan sonra “kelimat” adlı kitabı yani “Sözler’i” satın aldım. Kitapta bulunan o orijinal üsluba hayran kalmıştım. Sonuç olarak yeni pantalon alamadım ama Rabbime hamdolsun ki “Bediüzzaman”la tanıştım.”
Konuşmasının devamında İmam-ı Gazali’nin hayatından da bahseden Aarab, her iki Zatın hayatlarındaki benzer noktalara temas ederek 1,5 saat süren konuşmasına nihayet verdi.
Büyük ilgi gören konferansın akabinde, Rotterdam İslam Üniversitesi tercüme heyeti tarafından Türkçeden Hollandacaya tercümesi yapılmış olan risalelerin tanıtımı ve satışı yapıldı.