Prof. Necati Aydın: Müfredat değişince her şeyin düzeleceğini zannedenler var!

Prof. Necati Aydın: Müfredat değişince her şeyin düzeleceğini zannedenler var!

Prof. Necati Aydın: Türkiye’de toplumun, devletin, dindarların ve nurcuların bilgi ile bilimle derdi yok. Türkiye’de siyaset gündem olmuş, herkes devletten bekliyor, müfredat değişsin her şey düzelecek sananlar var. Kafa siyasetle bozulmuş durumda.

Haber: Sabahat Beyza Kağan

Risale-i Nur Enstitüsü ve Şekercihan Derneği’nin Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesinde düzenlediği seminerde “Mana-i Harfi ile Zihin İnşası ve Anlam Arayışı” konulu bir sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Necati Aydın, bugün dünya üzerinde en fazla yayılan dinin dinsizlik olduğunu ileri sürdü ve “Müslümanlar her ne kadar inanıyorum deseler de bilinçsiz bir deizm içindeler. Deist bir dindarlık yaşanıyor” dedi.

KAİNAT ŞAHİTLİĞİNDE KUR’AN OKUYAMIYORUZ

Aydınlanmadan beri yaşanan süreçte insanlığın bazı kopmalar yaşadığına değinen Aydın, bu kopmaları şu şekilde sıraladı;

“Birinci kopma: İnsanın kendi hakikatini unutup Rabbinden kopması.

İkinci kopma: Varlığın var edenden koparılması. Bu kopma bilim adı altında yapılıyor.

Üçüncü kopma: Kur’an’ın kâinattan koparılması. Kur’an kâinatı oku diyor, bizi kâinata yönlendiriyor ama biz kainat şahitliğinde Kur’an okuyamıyoruz.

Dördüncü kopma: Kur’an okuyanların Kur’an’la bağının kopması. Bediüzzaman hayalini kurduğu medrese için Arapça vacip diyor. Risale okuyanların Arapça öğrenmek diye derdi var mı? Kur’an’ın dilini ve ne dediğini anlamayan bir insan Kur’an’la bağ kuramaz. Allah ayetinde ben Kur’an’ı Arapça indirdim diyor.

Bu dört kopma neticesi olarak içinde yaşadığımız dünyada Rabbi ile bağı kopmuş bir insanlık ortaya çıktı. Allah, “Eğer beni unutursan ben de sana seni unuttururum” diyor. Yaşadığımız insanlığımızı unutmak sorunu ve insanlığını unutanların ortaya çıkardığı sorunları da hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.”

DÜNYADA, DÜNYA İLE TATMİN ARAYAN BİR DİNDAR

Aydın, kopmaları ve yaşanan durumu nazara verdikten sonra Bediüzzaman’ın, “kırk sene ömrümde otuz sene tahsilimde dört kelime ve dört kelam öğrendim” tespitine konuyu getirdi. Kelimelerle kelamlar arasında irtibat kurulması gerektiği gibi onların külliyatın tamamı ile olan bağlantılarına bakılması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nazar, niyete göre şekillenir. Neyi görmek istersen nazarın ona göre şekilleniyor ve niyetinize göre görüyorsunuz. Dünyada, dünya ile tatmin arayan bir dindar, dindar olduğu halde dünyaperesttir ve buradaki sorun da niyet sorunudur. Allah ile bağ kurmadan bakmak mana-i ismi ile nazar etmektir. Burada çözüm ilk önce niyet düzeltilecek ihlas ve rızayı ilahi ile sonra nazar değişecek ve neticede mana-i harfi ile bakmaya başlayacağız.”

FENLERDEKİ SEKÜLER İDEOLOJİYİ AYIRMAK GEREKİYOR

Aydın, Kastamonu’da lise talebelerinin Bediüzzaman’a sorduğu soruya verilen cevabın Nurcular tarafından yanlış anlaşıldığını bunun da tashih edilmesi gerektiğini nazara verdi.

“Lise talebelerine verilen cevap yıllarca sanki bilimde sorun yok gibi anlaşıldı. “Muallimleri değil fenleri dinleyin” ama fenlerdeki seküler ideolojiyi ayırmak gerekiyor. Yoksa seküler ideolojinin hâkim olduğu müfredatla öğretilen fen bize Rabbimizi tanıtmaz.

Seyyid Muhammed Nakib el-Attas ve Seyyid Hüseyin Nasr’ı okuyunca bilimde de sorun olduğunu anladım. Bu iki isim uzun süre bilginin İslamileşmesi üzerine çok çalışmışlar, kafa yormuşlar. Bu çalışmaların neticesinde sorunu tespit etmişler ama çözüm noktasında eksik kaldıklarını gördüm. Seyyid Hüseyin Nasr, Tasavvufu çözüm olarak önermiş. Seyyid Muhammed Nakib el-Attas, sorun adabın kaybolması, adabın yeniden ihyası ve Peygamber ahlakı ile nesil olursa düzelecek diyor. Peki bu ihyayı nasıl yapacaksın dersen çözüm yok.

Baktık ki sorunun çözümü mana-i harfi yaklaşımında olduğunu gördük. Bilginin İslamileşmesi konusunda Bediüzzaman da olmalı diye çalışmalara başladık. Bediüzzaman’ı çözümde değerlendirmeliyiz. Ene’yi, vahid-i kıyasi olarak kullanıp yeni oluşan bilgi ile yakine ulaşmak çözümünü öneriyor.”

ANAOKULUNDAN BEŞİNCİ SINIFA KADAR FEN BİLİMLERİ DERSLERİNİN KİTABINI YAZDIK

Aydın, daha sonra “Beş Boyutlu Düşünme” çalışmalarından bahsetti:

"5D modelinde maksat varlığın mülk boyutundan melekut boyutuna geçiş yapıp orada tecelli eden manayı bulup okumak. Tabiat, esbab ve tesadüf teslisini red edip herşeyi yeniden Sonsuz Kudret sahibine bağlamak. Kısaca su üzerinden bir örneklemesini yapayım.

Birinci adım (keşfet): Bilimsel anlamda su nedir? Nasıl bir fenomendir onu tanımlıyoruz. Seküler ideolojiyi ayıklayıp saf bilimsel bilgiyi kullanıyoruz. Bilimi red etmek yerine varlığın görünmeyen yönlerini keşfetmeye vesile olduğu için çok önemsiyoruz. Su nedir sorusuna bilimse cevap arıyoruz.

İkinci adım (karşılaştır): Suyun öyle sıradan bir nimet olmadığını anlamak için analoji ile insanların yaptığı bir şeye benzetiyoruz. Su oksijen ve hidrojenin belirli bir oran ve şekilde birleşimi. Bunu insanların su ve yoğurdu belirli bir oranda karıştırıp ayran yapmasına belirtebiliriz. Bunun için önce yoğurt yapmayı bilmek gerekir. Belirli bir oranda yoğurda su katıp karıştırmak gerekir. Ayran yapmak bile ancak bir ilim, irade ve kudretle olabilir. Suyu oluşumu çok daha harika olduğuna göre onun için daha büyük ilim ve kudret gerekir.

Üçüncü adım (sorgula): Mutfağa yoğurt ve su bıraksak ve günlerce beklersek kendi kendine karışıp ayran olmaz. Mutlaka bilinç sahibi sahibinin karıştırması gerekir. Peki yoğurt ve su karışıp portakal suyu ortaya çıksa ne deriz? Hayretler içinde kalırız. Kim nasıl bunu yaptı diye sorgularız. Su bundan bile binlerce kat daha hayret verici. Çünkü bir patlayıcı biri de patlamayı hızlandırıcı iki şey bir araya geliyor patlayıp yangına dönüşmek yerine yangını söndürecek özelliğe sahip oluyor. Suyun hayret verici harika özellikleri ne oksijenden ne de hidrojenden geliyor. Yani su iki hidrojen artı bir oksijenden fazla çok şey içeriyor. Kör tabiatın, akılsız esbabın, ve serseri tesadüfün işi olamaz. Ancak çok yüksek kudret ve ilim sahibi bir Ustanın eseri olabilir. Kimdir acaba bu suyun ustası?

Dördüncü adım (bağ kur): Bu aşamada su doğal olarak olamaz, artık Allah’ın nasıl yaptığını konuşmaya başlıyoruz. Kül, külli, cüz, cüzi üzerinden ilerliyoruz. Suyun vucuda gelmesi aslında bütün kainatla ilişkili bir şey. Bütün kainatı var edemeyen bir damla suyu yaratamaz. O halde suyu sonsuz Kudret ve Rahmet yapabilir. Her sanat eseri sanatkarından haber verdiği gibi acaba su Sanatkarı'ndan nasıl haber veriyor diye sorunca suda tecelli eden esmayı görüyoruz. Su adeta dile gelip benim sanatkarım Kerim'dir. Alim'dir. Hakim'dir. Kadir'dir. Rezzak'dır.. diye birçok ismiyle Sanatkarını tanıtıyor.

Beşinci adım (şükret): Bu adımda suyun ne kadar kıymetli bir nimet olduğun.. ve bizim suya ne kadar muhtaç olduğumuzu düşünüp. sonra nimeti bize bedava veren Sonsuz Rahmet sahibine içten teşekkür etmemiz gerektiğini hatırlatıyoruz. Bunu hem fikir, hem zikir hem de fiilimizle yapmalı diye ekliyoruz.

Kısaca, beş adımda Allah'la kopan bağı tekrar kurmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda anaokulundan beşinci sınıfa kadar fen bilimleri derslerini 5D yöntemiyle nasıl işleyeceklerine gösteren yardımcı ders kitapları yazdık. Amerika, Kanada, İngiltere, Malezya, Endonezya ve Afrika’da bu model birçok okulda kullanılıyor şu anda.”

EĞİTİM MÜFREDATI DEĞİŞİNCE HER ŞEY DÜZELECEK SANANLAR VAR

Yurt dışında bu çalışmalarla ilgili güzel dönüşler alındığını belirttikten sonra sorulan bir soru üzerine Aydın, Türkiye’de toplumun, devletin, dindarların ve nurcuların bilgi ile bilimle derdi yok. Türkiye’de siyaset gündem olmuş, herkes devletten bekliyor, müfredat değişsin her şey düzelecek sananlar var. Kafa siyasetle bozulmuş durumda. Türkiye’de sorun önce bir tartışılıp problemin farkına varılması lazım ki, model çözüm olarak kullanılmalı. Bu modelde önce birey kendinden, en yakınından başlamalı, kaybolan sadece gençler değil, biz de kaybolmuş bir nesiliz. Bu bir müfredat çalışması değil, bir zihin inşa modelidir.

Seminer çekilen hatıra fotoğrafı ile son buldu.

whatsapp-image-2024-10-20-at-22-02-44.jpegwhatsapp-image-2024-10-20-at-22-02-43.jpegwhatsapp-image-2024-10-20-at-22-02-45.jpeg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum