Rektör Uysal: Risale-i Nur okuyanlar sarsılmaz bir imana kavuşur

Rektör Uysal: Risale-i Nur okuyanlar sarsılmaz bir imana kavuşur

Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, “Risale-i Nur eserlerini okuyanlar sarsılmaz bir imana, savrulmaz bir istikamete, mutlu ve huzurlu bir hayata kavuşurlar” dedi.

RİSALEHABER

12. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nda açış konuşması yapan Uysal, Bediüzzaman Said Nursi’nin, ülkemizin son asırda yetiştirdiği nadide din âlimlerinden birisi olduğunu söyledi. Uysal, “Bediüzzaman’ın telif ettiği Risale-i Nur eserleri ise bu asrın ihtiyaçları ve problemleri dikkate alınarak yazılmış önemli bir tefsirdir. Risale-i Nur eserleri İman ve Kur’an hakikatlerini Allah’ın kudret eseri olan kâinat kitabını okuyarak müdellel bir şekilde ispat ve izah ediyor. Allah’ı bulmanın ve tanımanın en kolay ve kestirme yolunun sanattan sanatkâra, eserden ustaya, fiilden faile, kitaptan kâtibe intikal etmek olduğunu gösteriyor. Kullanmış olduğu bu metotla her varlığın bir değil çok vecihle rabbini gösterdiğini izah ve ifade ediyor. Okuyan kişilerde sarsılmaz bir iman ve itikadın oluşmasına vesile oluyor. Ülkemizin ve ecdadımızın tüm değerlerine hücum eden, sulandırmaya ve değersizleştirmeye çalışan başta FETÖ olmak üzere tüm şer odakları Bediüzzaman’ı ve eserlerini hedef almışlar, aziz milletimizi ve tüm insanlığı bu hazineden mahrum etmek istemişlerdir. Kötü niyetli tüm çabalara rağmen bu gün tüm dünyada Bediüzzaman’ı seven ve eserlerini okuyan milyonların olması hakikatin gücüdür ve üstünlüğüdür” dedi.

GÜNÜMÜZ İNSANININ BEDİÜZZAMAN’A VE ESERLERİNE ÇOK İHTİYACI VARDIR

Tüm insanlığın maddi ve manevi musibet ve felaketlerden geçtiği günümüz dünyasında Bediüzzaman’ın eserlerine ve fikirlerine çok ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bediüzzaman, eserlerinde fıtratı okur, kâinat kitabını tefsir eder. İnsanlığın fıtrata uyan ve uymayan hallerini ve yönlerini ele alır. Kur’an-ı Kerim'in de aslında varlık âleminin yani kâinat kitabının bir tefsiri olduğunu ifade ve izah eder. Materyalist felsefe etkisinde kalmış günümüz insanının temel problemi ise fıtrata müdahale hatta fıtrata isyandır. Rabbini ve insanlığını unutmasıdır. Materyalist felsefe ile yolunu bulmaya ve aydınlatmaya çalışmasıdır. Görülmüştür ki bu yol beşere kan ve gözyaşından başka bir şey vermemiştir. İşte bundan dolayı günümüz insanının Bediüzzaman’a ve eserlerine çok ihtiyacı vardır.

FELSEFİ BAKIŞLA İMANÎ BAKIŞIN FARKI

Bu sempozyumda onlarca bilim insanı Bediüzzaman’ın eserlerinde geçen ‘iman hakikatinin fert ve toplum hayatındaki etkileri’ konusunu tartışacaklardır. Kanaatime göre bu konu Bediüzzamanın asıl ihtisas sahasıdır. Onun eserlerinin neredeyse tamamı bu konu hakkındadır. Bundan dolayı bu konuda çok şey yazılabilir ve çok uzun konuşulabilir. Ben de bu kısa zamanda önemli bulduğum birkaç hususu kısaca ifade etmek istiyorum.

Bediüzzaman bir eserinde ‘Bütün kemâlât-ı insaniye ve beşerin bütün ulvî maksatları tevhidle bağlıdır ve sırr-ı vahdetle vücud bulur’ der. Ona göre insanın kemali ve mutluluğu ancak Allah’ı hakiki manada tanımasıyla yani iman etmesi ile mümkündür. İsterseniz onun eserlerinden istifade ile konuyu anlamaya çalışalım. Materyalist felsefi bakışla tevhidî yani imanî bakışın insana kazandırdıklarını yine onun eserlerinden istifade ederek ele alalım. Hangi felsefenin ve bakış açısının insanlık için daha doğru ve faydalı olduğunu akıl ve vicdan terazisi ile tartalım ve hangisini tercih edeceğimize karar verelim.

Materyalist felsefî bakış, insanın Allah’la bağını keser ve insana hayvan olarak bakar. Sistemin ve sistem elamanlarının garip tesadüflerle meydana geldiğine inanır. Varlıkların değerinin maddesi ve sistem içindeki vazifesi nispetinde olduğunu düşünür. İnsanlık için ortaya koyduğu tüm prensipleri hayvanlar âlemine bakarak çıkarır. Bundan dolayı ‘Hayat bir mücadeledir, güçlü olan hayatta kalır’ der. Gücü ve güçlüyü kutsar. Güçlünün haklı olduğunu savunur. Günümüz dünyasının kaotik hali, akan kan ve gözyaşı, materyalist felsefenin ürünüdür. İnsan fıtratına zıt materyalist felsefe, insanlığa hayır ve güzellikler değil şerler ve çirkinlikler getirmiştir. İmanî bakış ve İslam felsefesine göre ise insan, muhatab-ı ilahidir ve eşref-i mahluktur. Nefsine göre değil çizilen sınırlar içinde yaşamalıdır. Sistem ve sistem içindeki tüm varlıklar, hayatın var olması ve devam etmesi için özel tasarlanmıştır ve ilahi kudretin eseridir. Hayatın devamı için mücadele değil uyum ve yardımlaşma esastır. İnsanın içinde yaşadığı sistem ve sistem elamanları hayata musahhardır.  Güçlü olan değil haklı olan üstündür. Şimdi tartalım, hangi felsefi anlayışın daha doğru, insanlık için daha faydalı olduğuna karar verelim.
Sistemin garip tesadüflerle meydana geldiğine inanan ve hikmetini bilmediği bazı varlıkların lüzumsuz olduğunu düşünen felsefe mi yoksa sistemin ilahi bir kudret tarafından özel tasarlandığını ve sistem elamanlarının vazifeli olduğunu düşünen felsefe mi?

Bir varlığa mesela bir çiçeğe maddesi olarak değer veren bir anlayış mı yoksa tüm varlıkları kasıtlı ve manalı olarak yazılan mektuplar olarak gören bir anlayış mı? Hangisi insanlık için daha iyidir? Hangi anlayıştaki insan modeli, günümüz problemlerinin çözümüne katkı sağlar?

İnsanı hayvan olarak gören anlayış mı yoksa insanı eşref-i mahlûk olarak gören anlayış mı? Hayatta geçerli olan prensibin mücadele olduğuna inanan anlayış mı yoksa hayatın yardımlaşma ile kaim olduğuna her mahlûkun vazifeli olduğuna inanan anlayış mı? Hayatı sadece bu dünyadan ibaret olarak gören insan tipi mi yoksa ölümden sonra ikinci bir hayatın olduğuna inanan insan tipi mi? İstediği şekilde yaşayan polis ve inzibattan kurtulduğunu kar sayan ölümden sonra hesaba çekilmeyeceğine inanan insan modeli mi yoksa kalbinde bir yasakçı olan yaptığı her şeyden hesaba çekileceğine inanan insan modeli mi?  Hangi insan tipi günümüz insanlık problemlerinin çözümüne katkı sağlar, insanı daha mutlu ve saadetli yapar?

RİSALE-İ NUR ESERLERİNİ OKUYANLAR SARSILMAZ BİR İMANA KAVUŞURLAR

Bediüzzaman’ın eserlerinde imanın, insanın şahsi ve toplum hayatına kattığı güzellikler anlatılır. Materyalizm ile şekillenmiş felsefe ile iman esaslarına göre inşa edilen İslam felsefesi karşılaştırılır. İnsan saadetinin ancak İslam dairesinde olacağı, imanla insanın insan olacağı ve mutlu yaşayacağı söylenir. Tüm bu anlatımlar ve izahlar ilmidir ve muknidir. Bundan dolayı Risale-i nur eserlerini okuyanlar sarsılmaz bir imana, savrulmaz bir istikamete, mutlu ve huzurlu bir hayata kavuşurlar. İmanlı yaşamayı, miras olarak intikal eden bir mecburiyet değil bilerek ve isteyerek tercih ederler.  Yani taklidi değil tahkiki imana sahip olurlar. İmandan zuhur eden güzellikleri davranışlarına ve hayatlarına yansıtırlar.

MİLLİ EĞİTİMDEKİ BAŞARIMIZ TÜM KİTAPLARI İMANÎ BİR ÜSLUPLA YAZMAYA BAĞLIDIR

Bediüzzaman, din ve fen ilimlerinin mezc edilmesi, fen kitaplarının tevhidi bir üslupla yazılması lüzumundan bahseder. İlimlerin Allah’tan bahsettiğini, tüm fıtrat kanunlarının ve ilimlerin Allah’ın Alîm isminin yansımaları olduğunu nazara verir. Fen kitaplarının tevhidi bir üslupla yazılması ve takdimi halinde talebenin himmetinin ve gayretinin galeyana geleceğini söyler. Bu şekilde fen derslerinin marifetullah dersine döneceğini ifade eder. Kanaatimce milli eğitimdeki başarımız da buna bağlıdır. Yani başta biyoloji, kimya ve fizik olmak üzere tüm kitapları materyalist felsefenin kirlerinden temizlemek ve imanî bir üslupla yazmaya bağlıdır. İşte o zaman biyoloji dersi marifetullah dersi olacaktır. İşte o zaman dindar nesiller yetişecek ve fikrî iktidar olunacaktır. İşte o zaman eğitim, milli olacak ve milletimizin beklentisini karşılayacaktır. Yoksa din dersinde ‘Allah yapıyor’, biyoloji dersinde ise ‘tabiat ve doğa yapıyor’ demekle, her şeyi sebeplere verip Allah’ı gizlemekle milli eğitimde istenen hedeflere ulaşılamayacaktır.

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.