Resul-i Ekrem (asm) ferman etmiş: Size ders vermek için Cebrail böyle yaptı
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
MU'CİZÂT-I AHMEDİYE (asm)
...
Amma, melâikelerin Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma hizmeti ve görünmesi ve cinnîlerin ona iman ve itaati, mütevatirdir. Nass-ı Kur'ân ve çok âyatla musarrahtır. Gazve-i Bedir'de beş bin melâike, nass-ı Kur'ân ile, önde, Sahabeler gibi ona hizmet edip asker olmuşlar. Hattâ o melekler, melâikeler içinde, Ashâb-ı Bedir gibi şeref kazanmışlar.
Şu meselede iki cihet var:
Birisi: Cin ve melâikenin taifeleri, hayvan ve insanın taifeleri gibi, vücutları kat'î ve bizimle münasebettar olduğu, Yirmi Dokuzuncu Sözde, iki kere iki dört eder derecesinde bir kat'iyetle ispat etmişiz. Onların ispatını o Söze havale ederiz.
İkinci cihet: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın şerefiyle, eser-i mu'cizesi olarak, efrad-ı ümmeti onları görmek ve konuşmaktır.
İşte, başta Buharî ve İmam-ı Müslim, eimme-i hadîs müttefikan haber veriyorlar ki: Bir defa melek, yani Hazret-i Cebrail, beyaz libaslı bir insan suretinde gelmiş. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm Sahabeleri içinde otururken, yanına gitmiş, demiş: مَا اْلاِسْلاَمُ وَمَا اْلاِيمَانُ وَمَا اْلاِحْسَانُ Yani, "İman, İslâm, ihsan nedir? Tarif et."
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm tarif etmiş. Oradaki cemaat-i Sahabe hem ders almış, hem de o zâtı iyi görmüşler. O zât, misafir gibi görünürken, üstünde alâmet-i sefer eseri hiç yoktu. Kalktı, birden kayboldu. O vakit Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etmiş ki: "Size ders vermek için Cebrail böyle yaptı."
Hem haber-i sahih ile ve haber-i kat'î ile ve mânevî tevatür derecesinde, eimme-i hadîs haber veriyorlar ki, Hazret-i Cebrail'i çok defa, hüsn-ü cemâl sahibi olan Dıhye suretinde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında Sahabeler görüyorlardı. Ezcümle, Hazret-i Ömer ve İbni Abbas ve Üsame bin Zeyd ve Hâris ve Aişe-i Sıddıka ve Ümmü Seleme, kat'iyen sabittir ki, bunlar kat'iyen haber veriyorlar ki, "Biz Hazret-i Cebrail'i Dıhye suretinde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında çok görüyoruz." Acaba hiç mümkün müdür ki, bu zâtlar, görmeden, görüyoruz desinler?
Bediüzzaman Said Nursi
Mektubat