Risale-i Nur aklımızı Kur'ân'ın yörüngesine yükseltir
Senai Demirci, "Risale-i Nur ve Kur'an ilişkisi"nin şerh çalışmalarında ana eksen olduğuna dikkat çekti
İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-Sadeleştirme yerine şerh ve izahın yapılması gerektiğine dair çağrılar yerini buldu. Senai Demirci, özel bir ekiple Risale-i Nur şerhi yazıyor. Daha önce Birinci Söz şerhi yayınlayan Senai Demirci, Dokuzuncu Söz'le yoluna devam ediyor. Birinci Söz şerhini ise gözden geçiriyor.
Konuyla ilgili Risale Haber'e konuşan Senai Demirci, "Risale-i Nur ve Kur'an ilişkisi"nin şerh çalışmalarında ana eksen olduğuna dikkat çekti.
Bediüzzaman Hazretlerinin "koyun ve kuş" örneğini hatırlatan Demirci'nin sözleri şöyle:
"Üstad önemli bir ölçü bırakıyor bize. Alim-i mürşid koyun olmalı, kuş değil. Bu metaforda koyun ve kuşun yavrularıyla olduğu kadar "kaynak"la ilişkilerine dikkat çekiyor aslında. Kuş'un ağzında "alıntılar" vardır, kuşun yavrusuna verdiğinden ormanın neresine uğradığını, ne kadarını gezdiğini anlamamız mümkün. Fakat koyunun "kaynak'la, yani ormanla kurduğu ilişki "alıntılar" üzerinden değil, koyun kaynağı kendine mal ediyor, kendi ürününü ortaya koyuyor, kendi eseri kabul edip yeniden üretiyor.
Koyunun ürününde "alıntı" yoktur, kaynaktan kendi ürününü çıkarır. Şu halde, koyunun kaynakla ilişkisi, kuşun kaynakla ilişkisinden farklıdır. Fark nicelik farkı değil, nitelik farkıdır. Kuşun kaynakla ilişkisi ne kadar geniş olursa olsun, ağzındakinin kalitesi değişmiyor. Fakat koyun kaynakla ilişkisini dikeyde artırıyor, yatayda değil. Kaynakla ilişkisinin kalitesi "süt" olarak ortaya çıkıyor.
Risale bir "kaynak"tır, bu "kaynak" yeniden üretimi teşvik eder. Risale ile olan bu dikey ilişki geliştirilmeli ve sürdürülmeli. Bir omurga olmalı, Kur'ân'la sıcak ilişki üzerinden, öğrencilerin Risale metnindeki katmanları keşfetmelerini teşvik etmeli. Mesela, siz fizik öğretirken, öğrencinizi fizik kitaplarından alıntılama yapmak üzere eğitmezsiniz. İlk aşamada, kitaplar üzerinden fikir verirsiniz, fakat amacınız öğrenciyi fiziğin konusu olan kâinatla, varlıkla daha doğrudan, daha verimli, daha doğru bir etkileşim/iletişim kurmasıdır.
Risale-i Nur, bize öğretirken, bizi irşad ederken, bizi beslendiği asıl kaynaklarla "kâinat kitabı ve Kur'ân kitabı" ile baş başa bırakmayı amaçlıyor. Risale-i Nur bize sadece üstadın tabiriyle "odun yığını" olan bilgilerle donatıyor değil, asıl kaynaktan bilgi üretme yöntemiyle donatıyor.
Misal, Üstad, sadece Yunus ve Eyyub kıssalarını yorumluyor. (Birinci ve İkinci Lem'a). Bu durumu, biz "sadece Yunus ve Eyyub kıssaları Risalece yorumlanmaya değer" diye mi kabul edeceğiz yoksa bu iki yorumlama usulünü diğer kıssalara yaklaşım modeli olarak mı göreceğiz? Sadece Birinci ve İkinci Lem'a'da kalırsak, Risale'yi tekrarlamış oluruz. Bu Risaleleri eşik kabul edip fikirlerimizi kanatlandırırsak, Risale'yi izah etmiş, yorumlamış, yeniden üretmiş oluruz. Böylece hem kaynakla ilişkimizi dikey boyuta taşımış olur, hem de kaynağın kaynağı Kur'ân ve kâinatla ilişkimizi de dolaysız kurmuş oluruz.
Üstad bize teorik bilgi sunmakla yetinmiyor, sürekli bir dönüşüme çağırıyor. Eğer sadece teorik bilgi derdinde olsaydı, Besmele'yi anlamak için İşaratül İ'caz'ı yeterli görürdü. Oysa Birinci Söz, besmeleyi söylenen bir "şey" olarak değil, sürekli yeniden başlanan bir "yaşama alanı" olarak takdim ediyor. Yoksa, biz dahi başta ONUNLA başlarız derdi. (Garip ki sahteleştirmeciler daha ikinci cümlede çuvallıyorlar. Said Nursi'nin "ona başlarız" deyişini Türkçesinin kıtlığına, özensizliğine hamlediyor olmalılar ki, "yanlış"ını bulup düzeltiyor, ONUNLA başlarız diye sahteleştiriyorlar.)
Bize bir yaşama kodu teklif ediyor Birinci Söz: "tevazu". Her şeyin Allah'a ait olduğu bir alanda hareket ediyorsun, farkında mısın? Öyleyse, "ben var ya ben!" edasını terk et, "Allah'ın adıyla hareket ederim ancak, başka türlüsü olamaz..." derin kavrayışıyla yaşa. Bu da seni hep mütevazı yapar, tevazuunu ona buna göre ayarlamak zorunda kalmazsın! Tevazu ayarı Allah'a göredir; bu ise her yerde her zaman herkesin ve her şeyin karşısında geçerlidir, sürekli ve sahih bir tavırdır.
Şimdi, bir dönüm noktasındayız. Ya sistemi tekrar etme üzerinden yürüteceğiz ya da Risale'nin kapılarını hür düşünceye açacağız. Ya öğrencilerin Risale ile iletişimini sayfa sayısı üzerinden değerlendireceğiz ya satır aralarına nüfuzunu sağlayıp, Risale üzerinden Kur'ân ve kâinat kitaplarıyla heyecan verici bir etkileşime girmelerine kapı aralayacağız…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.