Risâle-i Nur Külliyatındaki Terimler Kamusu (İngilizce)

Risâle-i Nur Külliyatındaki Terimler Kamusu (İngilizce)

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün İngilizce hazırlanan “Risâle-i Nur Külliyatındaki Terimler Kamusu” çalışmasına dair açıklaması

NEDEN BÖYLE BİR ÇALIŞMA?

Bediüzzaman büyük bir İslam âlimi ve bu asrın yeniden dirilticisidir. Bediüzzaman, bir âlim olarak İslam dünyasında ve Türkiye dışında tüm dünyada takdir edilmesine rağmen, Türkiye'de özellikle âlimler arasında yeterince tanınmamaktadır. Bu büyük ölçüde menfi propagandanın bir sonucudur. Bir zamanlar İlahiyat fakültelerinde öğretim üyelerinin doçentliğe veya profesörlüğe yükselmeleri için Bediüzzaman ve 6.000 sayfalık eseri Risale-i Nur aleyhinde bir makale yazmaları veya ders vermeleri şartı konulmuştu. Bunu yaşayan hocalarımız anlatıyorlar. Eserlerinin çoğu başta Arapça ve İngilizce olmak üzere Almanca ve Urduca dahil on dile çevrilmiş, Avrupa ve İslam dünyasında hakkında doktora tezleri yazılmış bir dehanın Türk ilim çevrelerinde yabancı kalması elbette üzücüdür.

Bediüzzaman, 26 ilimde 90 temel kitabı ezberlemiş ve 6000 sayfalık Risâle-i Nûr Külliyatı'nda İslâmî ilimlerin yanı sıra mantıkî ve aklî ilimler alanındaki bütün terimleri alfabe gibi olarak kullanmıştır. Bu sebeple bu kitapta açıklanan terimleri bilmeden hem orijinal Türkçe metinleri hem de onlardan yapılan tercümeleri tam olarak anlamak mümkün değildir. Nitekim bu terimler bilinmeden yapılan tüm çevirilerde hatalar yapıldığını görmekteyiz.

Bediüzzaman'ın kelam alanında bir müceddid, çağdaşları arasında seçkin bir Kur'an müfessiri, binlerce hadisi senetleriyle birlikte bilen bir hadis âlimi (muhaddis), kısacası bütün emsallerinden üstün bir İslam âlimi olduğu konusunda dost da düşman da hemfikirdir. İslami ilimlerin temelini oluşturan Mirkat gibi çeşitli doksan adet eseri, fıkıh ilkeleri üzerine analitik bir eseri, Teftezānī'in Makāsid adlı kelam üzerine müstesna bir eserini ve Süllem adlı mantık ilminin bir özetini ezberlemiş olması onun ilminin bilinen yönlerindendir. Bunların her birini üç ayda bir kendi kendine dua eder gibi ezbere tekrarladı. Ayrıca en iyi Arapça lügatlerden biri olan Kamusü'l-Muhît'i Sin harfine kadar ezberlemiştir. Bu edinilmiş bilgiye, Allah vergisi olan muhakeme gücü, zekâsı ve doğuştan gelen diğer yetenekleri de eklendiğinde, çağdaşları tarafından 'Çağın Harikası' anlamına gelen Bediüzzaman olarak tanınmaması için hiçbir neden kalmamıştır.

Bediüzzaman'ı diğer İslam âlimlerinden ayıran en önemli özellik, asırlardır İslam âlimleri arasında ihtilaf konusu olan ve bu asrın insanının anlayışına uygun bir çözüm yöntemi bulunamayan inanç meselelerini açıklamış olmasıdır. Buna bir de bilim ve teknoloji çağı olan bu asrın bazı felsefi sorularını eklerseniz, Risale-i Nur gibi bir Kur'an tefsirine ve Bediüzzaman gibi bir âlime ne kadar ihtiyaç olduğunu daha iyi anlarsınız.

Burada bir şeyi ifade etmek istiyorum. Bu asrın seçkin âlim ve müfessirlerinden birinin Hak Dini Kur'an Dili adlı eserini inceledim. O büyük âlimin bütün ilmi birikimine ve entelektüel kavrayışına rağmen yirmi bir meselede son sözü söyleyemediğini, söylese bile ancak İslami ilimlerde belli bir seviyeye gelmiş olanlar tarafından anlaşılabileceğini gördüm. Burada sadece bu soruların insanın ruhunun mahiyeti ve ispatı, İlahi takdir veya kader meselesi, ölülerin dirilişinin ispatı, Peygamber'in miracının ruh ile mi yoksa beden ile mi olduğu meselesi, Allah'ın varlığının ispatı ve inançla ilgili diğer meseleler olduğunu hatırlatmakla yetineceğim.

Ancak Bediüzzaman, Onuncu Söz adını verdiği eserinde öldükten sonra dirilme meselesini öyle bir izah ve ispat etmiştir ki, İbn-i Sina gibi bir dehanın "Kıyamet akli ölçülerle iman edilecek bir mesele değildir; bize öğretildiği gibi iman ederiz" demesine rağmen, Bediuzzaman bu nimeti anlatmak için şöyle demiştir "Bu eserimi yakından ve dikkatle inceleyin, eğer diriliş meselesini iki kere ikinin dört ettiği kadar net anlamazsanız, gelin parmağınızı gözüme sokun!" Okuyucunun vicdanının bozulmaması şartıyla.

Onun zikredilmesi gereken önemli başarılarından biri de geçmiş kelâm âlimlerinden sadece en büyüklerinin çözmeye çalıştığı, belli şahıslara hitaben ve müstakil eserler halinde, meselâ Sa'deddin Taftazanî'nin Telvihat başlığı altında kırk küsur sayfada izah ettiği kader veya alın yazısı olarak da bilinen İlahî takdir ve hür irade meselesini izah etmesidir. Bediüzzaman ise beş-on sayfada ve herkesin anlayabileceği bir şekilde izah etmiştir. 7 Hatta bir zamanların Pakistan Eğitim Bakanı Ali Ekber Şah, Türkiye ziyaretinden sonra gittiği Mısır'da yayınlanan Jumhuriya gazetesinde çıkan bir makalesinde, kırk yıldır İslam dünyasını dolaşıp da çözümünü bulamadığı Kader ile ilgili bir meseleyi Bediüzzaman'ın kırk dakikalık bir sohbet esnasında çözdüğünü yazmıştır.

Özellikle tek gayesi materyalizm olan ateist akımlar karşısında, İlahî varlık ve birliğe dair Kur'an ayetlerini, çağın anlayışına uygun bir şekilde ve sıra dışı bir üslupla açıklaması ve vicdanları bozulmuş olanlar hariç, her akıl sahibine Allah'ın varlığını ispat etmesi, zikredilmesi gereken diğer örneklerdir. Bediüzzaman, Otuzuncu Söz'de kâinatın varlığını tabiata ve sebeplere bağlayan zihniyeti yıkmış, dine muhalif felsefeyi susturmuş, Yirmi İkinci Söz'de ise gerçek tevhid inancının esaslarını bütün açıklığıyla ortaya koymuştur. Geçenlerde, Risale-i Nur gibi bir Kur'an tefsirinden istifade etmemekte ısrar eden âlimlerimizin acınacak halini, bir ansiklopedinin 'Allah' bölümünde, bu âlimlerden birinin, Bediüzzaman'ın parlak izahlarından habersizmiş gibi, 'Allah' bölümünü, Hicrî 5. asırdaki müminlere hitap eden başka âlimlerden alarak yazdığını görünce gözümün önünde canlandı. Bir üniversite öğrencisi bana bunu gösterdi ve şöyle dedi: "Böyle bir ansiklopedide Allah inancı modern insan düşünülerek yazılamaz mıydı?" Umarım Bediüzzaman bugünkü nesle yabancı kalmaz.

Burada misal olarak zikrettiğimiz üç meseleye, Peygamberimizin miracının mahiyetini ve delillerini, arş-ı a'zam, kâb-ı kavseyn gibi İslâmî ıstılahların hakikî ve aklî mânâlarını, Kur'ân'ın mucize olduğunun delillerini, meleklerin ve ruhlar âleminin delillerini, hülâsa bu asırda münakaşa ve itiraz mevzuu olan iman ve İslâm hakikatlerine dair her türlü izahatı ilâve edebilirsiniz. Burada söylenenleri ispat etmek istiyorsanız, 6.000 sayfalık Risale-i Nur'u kendiniz çalışabilirsiniz!

1- Bu önemli akademik çalışma, Risâle-i Nûr Külliyatı'nın dört ana kitabı olan Bedîüzzaman'ın Sözler, Şualar, Lemalar ve Mektubat'ının gözden geçirilmesi ve önemli akademik terimlerin haşiyelerle açıklanması için yaklaşık 10 yıldır sürdürdüğümüz akademik çabaların zorunlu bir meyvesidir. Bu eserlerden ilk ikisi basılmış ve ilim çevrelerinde büyük ilgi görmüştür. Diğer iki kitap, Lemalar ve Mektubat ise tarafımızdan tamamlanmış olup, editörümüz Sedat Karakaş tarafından redaksiyon işlemleri tamamlandıktan sonra yayınlanacaktır, inşaAllah. Gelen talepler üzerine Risâle-i Nûr Külliyatı'nın anlaşılması için elzem olan bu terimleri ayrı bir kitap olarak yayınlamayı uygun bulduk.

Biliyoruz ki bu eserin tamamen bize ait olduğunu iddia etmek, bu konuda yıllarca emek vermiş değerli büyüklerimize ihanet olur. Çünkü bizim çalışmamızdan önce ağabeylerimiz tarafından birçok eser üretilmiştir. Elbette bu çalışma onları geride bırakacak kadar önemli bir akademik çalışma olmamıştır. Bu konuda meşhur nahiv âlimlerinden İbn Mâlik'in, Elfiyye'nin müellifi Muhammed b. Mâlik'in dediği gibi diyoruz:

Bu eser diğerlerinden daha kapsamlı ve akademiktir.

Ancak öncekiler bizden önce yazıldıkları için tefsire layıktırlar, yani üstündürler.

Bu nedenle iki kat övgüye ve takdire layıktırlar.

Yüce Allah bana ve onlara ahirette bol ve tükenmez nimetlerini ihsan etsin inşallah.

2. Bu çabaların aşağıdaki gibi olmasını arzu ediyoruz:

- Bu konuda ilk çalışma Bedîüzzaman'ın daimî öğrencilerinden Abdullah Yeğin tarafından yapılmıştır. Merhum Abdullah Yeğin'in hazırladığı Yeni Lugat'ta toplam 27665 kelime ve terim bulunmaktadır.

- Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Büyük Lûgat, İttihad İlmî Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanmış ve daha kapsamlı hale getirilmiştir. Bu eser öncelikle merhum Rüşdü Tafralı Ağabey tarafından hazırlanmıştır.

- Bu çalışmayı yaparken Mustafa Tuna ve Erol Tahtakıran tarafından hazırlanan "Risâle-i Nûr Işığında İslâmî Terimler Sözlüğü" ana kaynağımız olmuştur. Ancak Risâle-i Nûr'da açıklanan terimler bu eserde açıklanmasına rağmen akâidî ve İslâmî terimler açıklanmamıştır. Eğer bu çalışma yapılmamış olsaydı çalışmamız daha uzun yıllar sürecekti. Kendilerine müteşekkiriz.

- İngilizce, Arapça ve Türkçe tüm kaynaklardan istifade ettik. Özellikle "osmanlı Tarihi Ve Hukuk İstilahları Kâmûsu" adlı eserimiz bu akademik çalışma için çok önemli bir kaynak olmuştur.

- Kanaatimizce bir diğer önemli eser ise Muhterem Rüşdü Tafralı Ağabey'in Ta'bîrât-ı Nûrı-ye adıyla hazırladığı ancak basılmamış ve bazı bölümleri eksik olan eseridir. Dijital kopyası kaynaklarımız arasındadır.

- Sözlük-Farsça, Arapça ve İngilizce: Francis Johnson tarafından 1852 yılında yazılan bu eser mükemmel bir kaynaktır. Osmanlı hukuk terimlerini de içermektedir. Çoğu terimin İngilizce çevirisi için bu esere başvurduk.

4. Bu çalışmayı yürütürken tüm basılı ve dijital kaynaklardan yararlandık. Bunlardan bazılarına değinmek faydalı olacaktır.

Öncelikle Diyanet Vakfı'nın İslam Ansiklopedisi bu tür çalışmalar yapanların temel kaynakları arasında yer almalıdır ve bizim için de öyle olmuştur.

İkinci olarak, Wikipedia, the free encyclopedia; ويكيبيديا، الموسوعة الحرة (wikipedia. org); WikiIslam - İslam üzerine çevrimiçi kaynak; wikishia; Nurpedia.org - İman ve İslam Hakikatleri Nur Ansiklopedisi; Referans Eserler - Brill (brillonline.com); Risaleinuronline; Sorularlaislamiyet.com

5. Bu çalışmada alfabetik sıralamada yer alan terimlerin çoğu Arapça olduğu için Arapça kelimelerin transkripsiyonuna göre sıraladık. Bu nedenle birkaç noktayı hatırlatmak gerekiyor:

Öncelikle ع harfi ile başlayan terimler ilk olarak zikredildi ve bu kendi içinde bir düzen oluşturdu. Buna dikkat etmek gerekir. Örneğin A'lâ İlliyyin (اعلى عليين) ilk kelimedir, Uzeyr (ʿUzayrعزير) ise en son gelir.

İkinci olarak, terimlerin açıklanmasında, aynı terimin farklı alanlardaki farklı anlamları nedeniyle aynı terimi iki kez açıkladık veya anlamları yakınsa hepsini aynı makalede topladık. Örneğin Safâ (سفاهة) terimini iki kez açıklamak zorunda kaldık. İktisâd (Tutumluluk اقتصاد ): bu terimlerden biridir.

6. Bediüzzaman'a nispet edilen Haşiye'nin başına şerh düşülmüştür.

7. Bu çalışmamız, eski ve yeni eserleriyle Bediüzzaman'ın bütün Külliyât'ını içermemektedir. Allah ömür verirse ileride tamamlanabilir. Çünkü bu Kamus'un temelini Külliyât'tan dört büyük eser üzerine yaptığımız çalışmalar oluşturuyor. Tabii ki birçok hatalarımız olacaktır. Ancak biz her zaman yapıcı eleştirilere ve ilavelere hazırız.

Gayret bizden muvaffakiyet (tevfîk) Allah'tan temel prensibimizdir.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.