Sonra dava ağır cezaya intikal etti. Mahkeme reisine dosya verildiğinde, dosyaya baktı, "Ben bu eserleri inceden inceye tetkik ve tahkik etmişim, kararımı vermişim, şimdi tekrar mahkemeyi meşgul etmenin ne manası var?" diye mübaşirin üzerine dosyayı attı. Tıknaz, kısa boylu, çok dirayetli bir hâkimdi. O gün, Konya Valiliğinde iğne atsan yere düşmeyecek derecede, her taraftan ağabeyler gelmişti. Ahmed Feyzi ağabey filan konuşma yaptılar. Avukatımız Bekir Berk ağabeydi. Ondan sonra o mecmuaya serbestîye verdiler.
Sonra Mecmuanın ismi değişti; "Bediüzzaman" mecmuası yerine, "Bedi-ül Beyan" oldu. Fakat aynı baskılar yine devam etti. Yine birbiri arkasına mahkemeler oldu.
Bu sefer "Nur" ismini aldı mecmua. 22. sayıya kadar "Nur Mecmuası" olarak neşredildi. Biz o mecmuada gece-gündüz durmadan çalışıyorduk. Ziya bey vardı, matbaacı, çok halim selim bir kardeşti. Allah rahmetler eylesin. Mecmuaları dışarıya çıkarırken, arabalarla gizlice götürüyorduk.
Mahmut Babadağ diye bir komiser vardı, tanınmış bir adamdı, ama sert bir adamdı. Bizi karakola götürdü. Biz tevil yoluyla bir şeyler söylemeye çalıştık, serbest bıraktılar matbaaya geldik. Babadağ bizi tekrar karakola götürdü, aynı şekilde biz tekrar matbaaya geldik. Sonunda komiser: "Bu Abdullah hoca yular taktı boynuma, getirdi, götürdü beni" filan dedi. "Bu olsa olsa Cevşen'in kerametidir, biz de bir şey yok" dedim. Bu safha böyle oldu. 22 sayı Nur Mecmuası olarak devam etti. En sonunda, Mustafa Kırıkçı ağabeye, yazı işleri müdürü olarak iki sene, on ay ceza verdiler. Kırıkçı ağabey emniyetteki tanıdıkların tavsiyesiyle bir müddet ortadan kayboldu. Ama sonra bir affa uğradı, bir gün bile yatmadı.
Karakollarda çok sorguya çekildik. Emniyete götürürler, birkaç saat tutup bırakırlardı. Bir gün hâkim "bu milleti siz mi kurtaracaksınız?" gibi sert bir ifade kullandı. Ben de orada sert bir söz söyledim. Benim tevkifimi yazmış. Ereğli'de tanınmış avukatlar vardı, hemen onlar devreye girdi, serbest bırakıldık. Hapse girmedim, ama karakollara çok gidip geldik, dosyamız çok kabarıktı. Eve baskın ve aramalar ise defalarca oldu. (http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=6180&ctgr_id=91)