Risale-i Nur'a dünya çapında yönelme var
Barla döneminin bilinmesi için bu film önem taşıyor
Ayşe Tosun-Cihan Yenilmez'in haberi:
"Allah'ın Sadık Kulu: Barla" animasyon filmi, Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatının Barla'da geçen bölümünü Mustafa adlı küçük bir çocuğun gözünden anlatıyor. Filmin danışmanı Abdullah Aymaz, Bedüzzaman'ın inkâra karşı tahşidat yığınağını Barla'da yaptığını söyleyerek "Bu dönemin bilinmesi açısından film büyük önem taşıyor." diyor.
Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatını konu alan "Allah'ın Sadık Kulu: Barla" animasyon filmi 4 Kasım'da izleyicilerle buluştu. Bediüzzaman'ın mücadele dolu hayatının en çarpıcı dönemlerinden biri olan Barla hayatını anlatan film, 'Risale-i Nur Külliyatı'nın ne zorluklarla yazdıklarını ele alıyor. Filmin danışmanlarından Abdullah Aymaz, Barla'nın Üstad'ın hayatındaki en mühim yıllar olduğunu ve bu dönemin bilinmesi açısından filmin büyük önem taşıdığını söylüyor.
Barla, Isparta'nın merkeze bağlı küçük bir beldesi. Bediüzzaman Said Nursî, insanlarla irtibatını kesmek için 1926'dan 1934'e kadar sekiz yıl boyunca kuş uçmaz kervan geçmez misali bir dağ köyü olan Barla'da göz hapsinde tutuldu. Bu süre içinde Risale-i Nurların büyük bir kısmını kaleme aldı. Şimdilerde Risalelere karşı dünya çapında bir yönelme olduğuna, bilim adamlarının "Buna insanlığın ihtiyacı vardır." dediğine dikkat çeken Aymaz, "İşte bu işin kaynağı olan yerdir Barla. Üstad inkara karşı tahşidat yığınağını Barla'da yaptı." diyor. Abdullah Aymaz, filmde Güneydoğu olaylarıyla ilgili Üstad'ın Şeyh Sait hadisesine karşı çıkması, çorbasındaki buğday tanelerini cumhuriyetperver olarak tarif ettiği karıncalara vermesi gibi güzel ayrıntıların da yer aldığını söylüyor.
Bediüzzaman'ın herkesin korkup köşelerine çekildiği bir zamanda hiçbir menfi harekete bulaşmadan sadıkane yolunda yürüdüğünü kaydeden Aymaz, "O gün için bütün dünyada insanlar köşesine çekilmek zorunda kalırken Üstad Hazretleri İslamiyet için ciddi mücadele vermiştir. Bu sebeple mahkemelerde yargılanmış ve 'bu eserlerin insanlığa zararı yoktur' diye müdafaasını yapmıştır. Bu açıdan Risale-i Nurlar Kur'an'ın müdafaasıdır." diyor.
Sözler, Lem'alar, Şualar ve Mektubat'ın Barla'da yazıldığını hatırlatan Aymaz, "Risalelerdeki bu kadar tahşidata ne gerek var? Niye yeniden yeniye bu kadar yığınak yapılıyor?" sorularına şu cevabı veriyor: "Peygamber Efendimiz'den sonra her yüz senede bir müceddid gelmiş, dini tecdid etmiştir. Bu dinden bir şey eksilmesi veya eklenmesi değildir. Kur'an aynı, hadis aynıdır. Fakat zamanla insanların gözlerinde bir matlaşma olur. Kur'an hakikatlerini parlaklığıyla göremezler. Asr-ı Saadet'ten uzaklaşmışız, Müslümanlığımızı ter ü taze yaşayamıyoruz. Müceddidin vazifesi cilalamaktır."
Ahir zamanda durumun çok daha farklı olduğunun altını çizen Aymaz, bu dönemde dinsizliğin sistemleştiğini, bütün dünyadaki Allah'a inkara karşı Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin tahşidat yaptığını aktarıyor: "O dönem hem felsefeye hem vicdanlara çok köklü cevapların verilmesi gerekiyordu. Bu bakımdan bütün dünyayı alakadar eden bir mesele Barla'da yazıldı. Üstad'ın Barla hayatına böyle bakmak lazım. Orada insanlar öyle bir etrafına toplanmış ki matbaa yok ama elyazması Risaleler Türkiye'nin en ücra köşelerine bile ulaştırılmış. Hatta benim köyümde bile elyazması eserler çıktı."
Filmin senaristi Rıdvan Kızıltepe ise Abdullah Aymaz'a danışma sebeplerini şöyle izah ediyor: "Biz filmde her şeyin gerçek olmasını istedik. Abdullah Aymaz hocamız Üstad'ı en iyi bilenlerden. Risalelerin ehemmiyetini her fırsatta kitaplarıyla da anlatmaya çalışan değerli bir insan. Üstad'ın hayatından birçok anekdota değinmesi bakımından görüşleri çok önemliydi."
Zaman