Risale-i Nur'da hayvanlar aleminin sırları
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nurlarda, hayvanlar alemine dair zihinlerdeki sorulara perde aralıyor
İnsanoğlu için hayvanlar âlemi daima merak edilen sırlı bir dünya. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nurlarda, zihinlerdeki sorulara perde aralıyor. Acaba İlahi kanun, kaplan gibi hayvanların rızıklarını neyle sınırlamıştır? Yırtıcılar, masum diğer hayvanlara saldırmada serbest mi bırakılmıştır? Yırtıcı hayvanların içinde bir parça da olsa irade sahibi olanlar var mıdır?
HAYVANAT ÂLEMİNDE CEREYAN EDEN BİRÇOK SIRLI OLAYLARI KEŞFETTİ
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nurlarda hem Kur’an ve nebevi beyanları referans almasıyla hem de Hâkim ismine mazhariyetiyle sadece insan gibi yüce bir varlığın bilinmeyen yönlerini çözmekle kalmamıştır. Aynı zamanda o, yeryüzünün önemli birer sakinleri olan hayvanat âleminde de cereyan eden birçok sırlı olayları keşfetmiştir.
Üstad, eserlerinde kâinatı, Allah’ın (cc) kudret kalemiyle yazdığı bir kitaba; yeryüzünü ise o kitabın bir sayfasına benzetir. Kur’an’ın, kelam sıfatından gelen İlahi bir kitap olduğunu vurgular. Sonrasındaysa bu iki kitabın birbirini anlattığını, birbirini tamamladığını ifade eder. İnsanın peygamberlere uyarak bu iki kitabı okuyup anlamaya, araştırmaya görevli, şuurlu bir varlık olduğunu nazara verir. Hayvanat âlemini ise bu iki kitaba ek olarak, üçüncü bir kitap olarak nitelendirir.
BU NASIL BİR DOĞA DÜZENİ?
Bilindiği üzere, birçok farklı hayvan gerek havada gerekse karada yaşamlarını sürdürüyor. Kartaldan sineğe, kaplandan arıya, balıktan pandaya kadar birçok tür, İlahi kaderin kendilerine biçtiği görev çerçevesinde hayatını devam ettiriyor. Özellikle hayvanat âlemine dair belgeselleri izlerken kaplan, aslan gibi yırtıcı, etçil hayvanların beslenme hadiseleri daima ilgimizi çeker. Bu hayvanların hayatlarını devam ettirme adına diğer masum hayvanlara saldırmaları, onları hunharca parçalamaları karşısında dayanamadığımız anlar olur. Belki de çoğu kez bu ürkütücü tablo karşısında televizyonu kapatmış, kendi kendimize, “Bu nasıl bir doğa düzeni’’ diyerek, istemeyerek de olsa İlahi düzen hakkında şikâyette bulunmuşuzdur.
Acaba İlahi kanun, kaplan gibi hayvanların rızıklarını neyle sınırlamıştır? Gerçekten kaplan gibi yırtıcılar, masum diğer hayvanlara saldırmada serbest mi bırakılmıştır? Bu hususa bakan herhangi bir Nebevi beyan mevcut mudur? Ya da masum insan ve hayvanların başına gelen bu türlü felaketlerde, bizim idraklerimizi aşan bazı sırlı, hikmetli olaylar mı cereyan ediyor? Özellikle yırtıcı hayvanların içinde bir parça da olsa istiha ve irade sahibi olanlar var mıdır? Başımızın üstünde uçuşan sineklerin bizlere herhangi bir faydası var mıdır? Bediüzzaman Hazretleri’nin Risale-i Nurlarda hayvanlar dünyasına ait tüm sorulara tatminkâr bir şekilde cevap verdiğini görüyoruz.
‘SİVRİSİNEKLER, DOĞAL KAN ALMA MEMURLARI OLABİLİR’
Birçoğumuz, yaz aylarının o kavurucu gecelerinde etrafımızda vızıldayarak uçuşan sivrisineklerden şikâyetçi olmuşuzdur. Aslında sineklerin o küçük dünyalarına inildiğinde, bu küçük hayvancıkların İlahi hikmetçe birçok büyük vazifelerde çalıştırıldığı görülecektir. Bediüzzaman Hazretleri, eserlerinde sineklerin bir kimyager gibi hareket ettiğine, onların bazı hastalıkların önüne set çektiğine dikkat çekiyor. Bir de, yine yaz aylarında kirli kana musallat olan sivrisinek ve pirelerin, doğal (fıtri) birer kan alma memurları olabileceğine değiniyor.
Yüce Yaratıcı’nın, hikmeti gereği insan ve hayvan gibi varlıklara birçok farklı duygular derc ettiği kesin. Tabii ki gerek hayvan gerekse insandaki her duygunun kendine has bir fonksiyonu var. Mesela, gökyüzünün yırtıcıları konumundaki kartalların saatte 130 kilometre hıza ulaşabildiği belirtiliyor. İnsanlardan neredeyse sekiz kat daha iyi görme duygusuna sahip kartallar, yaklaşık 75 cins, 300 kadar türe sahip. Bu iri kuşlar, beyinlerinde bulunan pusulalara benzer organlarla çok iyi yer tespiti de yapabiliyor. Peki, bir kartal, daha önce hiç uğramadığı, aynı zamanda bir günlük mesafe uzaklığında bulunan ölü bir hayvanın cenazesini nasıl bulabilir? Ya da kedi gibi gözleri kör olan bir hayvan, kendi kendine gözüne faydalı olacak bir ilacın yerine nasıl ulaşabilir?
HAYVANLAR DA TIPKI İNSANLAR GİBİ BİR ŞEYİ OLMADAN ÖNCE HİSSEDER
Üstad Hazretleri, beyanlarında, yukarıda bahsedilen meseleler hakkında neredeyse daha önce hiç gün ışığına çıkmamış tespitlerde bulunuyor. Örneğin, insanda var olan bir şeyi olmadan önce hissetme duygusunun, hayvanlarda da olduğunu hatırlatıyor. Bu ve diğer duygulara ek olarak kendi ilmiyle keşfettiği sâika ve şâika (içgüdü ve motivasyon) duygularının mevcudiyetine de değiniyor. Bir kartalın, bir günlük uzaklıkta bulunan bir leşi bulma meselesini, yeni dünyaya gelmiş bir arının bir günlük uzaklıktaki evine geri dönüşünü, insanın aklına gelen birini hemen karşısında görmesini, gözleri kör olan bir kedinin gözüne şifa olacak bitkiyi bulma hadisesini kaderin sevki ile insan ve hayvanlara derc edilen duygulara bağlıyor.
Karada, havada ve dev okyanuslarda yaşayan yırtıcıların beslenme hadiseleri de her zaman ilgimizi çekmiştir. Yırtıcıların o saldırgan hallerinin zihinlerimizde birçok farklı soru işareti bıraktığı anlar da olmuştur. Nur müellifi, bir kısım hayvanların azıcık da olsa birer nefis ve irade sahibi olduğunu, bu yüzden amellerinin sırf Allah rızası için olmadığını ifade ediyor. Yırtıcı hayvanların rızıklarının ölü hayvanlar olduğunu vurguluyor. İlahi iradenin kendilerine çizdiği rızık sınırlarını aşıp, sağ hayvanları öldürdükleri takdirde ise cezaya müstahak kalacaklarını bildiriyor. Bunun nedenini ise yırtıcı hayvanların, Yaradan’ın kainata koyduğu tabiat kanunlarına uymama şeklinde açıklıyor. Kartal, kaplan gibi yırtıcıların, bazı hayvan türüne hizmet etmek için hasta hayvanları avladığı bilimsel bulgular arasında yer alan başka bir konu.
HAYVANLARIN DA RUHU VARDIR
Bilindiği üzere hayvanları, ağaç, taş, bitki gibi yaratılmışlardan ayıran tek özellik, bir ruha sahip olmaları. Ruhun en önemli özelliğiyse, Allah’ın (cc) dilemesiyle sınırsız olması. Bu bağlamda Bediüzzaman Hazretleri, hayvanların cesetlerinin çürüyüp gideceğini, ruhlarının ise sonsuz kalacağını kaydediyor. Yine hayvanların, sonsuz ahiret yurdunda kendilerine has bir keyfiyetle cezaya ve mükafata tabi tutulacağını aktarıyor. Hayvanların hesaba çekileceği meselesini ise, “Boynuzsuz olan hayvanın kısâsı kıyâmette boynuzludan alınır.” hadisine dayandırıyor. Bazı İslam alimleri, hayvanların basit ve ilkel bir iradeye sahip olduklarından, ceza ve mükafatlarının da basit olacağını belirtiyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.