Ahmet Bilgi'nin haberi:

RİSALEHABER-KONYA

Berat Gecesine tevafuk eden program Ömer Erdem'in okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başladı. 

Nur talebeleri olarak Kur'an'dan başka hiçbir davamız yoktur

Açılış konuşmasını yapan Haskubbe Eğitim ve İlmi Araştırmalar Derneği Başkanı İbrahim Kaygusuz, programın mübarek geceye tevafuk etmesinin iradeleri dışında olduğunu, panel konusunun da yine gecenin manasına tevafuk ettiğini söyledi.

"Nur talebeleri olarak Kur'an'dan başka hiçbir davamız yoktur" diyen Kaygusuz, "Risale-i Nur Kur'an davasının bir burhanıdır. Üstad Bediüzzaman'ın bütün hayatı Kur'an'ı yaşamak ve anlatmakla geçmiştir. Risale-i Nur geleneksel bir tefsir değil. Bir ekol vücuda getirmiştir. Risale-i Nur Kur'an'ın bütün renklerini gösteriyor" şeklinde konuştu.

Panelin moderatörlüğünü yapan Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi  Abdülkadir Menek, iman meşalesini kıyamete kadar taşımaya, insanlara ulaştırmaya devam edeceklerini belirterek, yapılan bu çalışmaların da buna katkı sunduğunu ifade etti.

Risale-i Nur'un bin yıldır biriken sorulara cevap veriyor

Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yargıcı, "Risale-i Nur'da Kur'an ve Sünnet" başlıklı konuşmasında Kur'an ve sünnet arasında ayrım yapanlara dikkat çekti:

"Kur'an'ı sünnetten, sünneti Kur'an'dan ayırmak mümkün değildir. Ayrıldığı an İslam kalmaz. Bu konuda şüphe meydana getirmek isteyenler cahiliyet döneminden beri vardır. Daha sonra oryantalistler bu ekolü devam ettirmişlerdir. Paris'te enstitü kurarak Kur'an ve Hz. Peygamber ile zihinleri bulandırmaya çalışıyorlar. Kur'an'ı eksik tercüme ediyorlar.

"Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur'un bin yıldır biriken sorulara cevap verdiğini belirtir. Eserlerinde isim vermeden oryantalistlere, müsteşriklere cevap verir. Biz Risaleleri okurken cevap verdiğini fark etmiyorduk. Ama ne zamanki müsteşriklerin eserlerini de okuduk o zaman Üstadın isim vermeden hepsine nasıl cevap verdiğini gördük. Üstad Kur'an'ın beşer kelamı olmadığı üzerinde çok duruyor. Halbuki bunu biliyoruz. Ama müsteşrikler bunun üzerinde o kadar çalışmış ki Bediüzzaman da onlara böyle cevap veriyor.

"Günümüzde de bunlara benzeyenler, tarihselciler vardır. Kur'an'ın indiği döneme hitap ettiğini ileri sürerler. Kur'an ile Peygamberimizi (asm) ayırmak istiyorlar. Bir Müslümanın yapacağı iş değildir. Bunu yapanlar art niyetlidir. İslam hakkında şüphe uyandırmak istiyorlar. Ama Bediüzzaman muhteşem bir sünnet savunması yapmıştır. Sünnetin önemini anlatır ve sünneti öğrenmeye teşvik eder. 

Kaynağı Kur'an olan Risale-i Nur'dan önemli işaretler

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, "Risale-i Nur'da İlmi Kerametler" adlı sunumunda bilimin geldiği seviye üzerinden Kur'an'ın mucizeliğini anlattı.

"Zaman ihtiyarladıkça Kur'an gençleşiyor" diyen Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bediüzzaman Ay'a gidilmeden mahiyeti hakkında bilgi vermiştir. 24. Söz'de şöyle der: "Şimdi, sen dahi, ey Katre içine giren hakîm feylesof! Senin katre-i fikrin dürbünüyle, felsefenin merdiveniyle, tâ kamere kadar terakki ettin, kamere girdin. Bak, kamer kendi zâtında kesafetli, zulümatlıdır. Ne ziyası var, ne hayatı. Senin sa'yin beyhude, ilmin faidesiz gitti. Sen ye'sin zulümâtından ve kimsesizliğin vahşetinden ve ervâh-ı habisenin iz'âcâtından ve o vahşetin dehşetinden şu şartlarla kurtulabilirsin ki: Tabiat gecesini terk edip hakikat güneşine teveccüh etsen ve yakînen inansan ki, şu gece nurları gündüz güneşinin ışıklarının gölgeleridir."

"1969 yılında Ay'a çıkıldı. Hayat belirtisinin olmadığı Ay'ın karanlık olduğu görüldü. Ama Bediüzzaman Kur'an'dan çıkardığı yorum ile daha 1930'larda bunu söyleyebilmiştir. Hem bunu söylemiş hem de kurtuluşun yolunu anlatmıştır.

"Hazret-i Süleyman'ın Belkıs'ın tahtı meselesinde de aynı durum söz konusu. Neml suresi 27. ayeti yorumlayan Bediüzzaman daha o yıllarda uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten getirmenin mümkün olduğunu belirtmiştir. Şimdi sureten her şey evimizin içine kadar gelebiliyor. Dünyanın en ücra köşesindeki bir olayı bile canlı olarak izleyebiliyoruz. Eşyaları ışınlama, aynen getirme konusunda da çalışmalar devam ediyor.  

"Yine esir maddesi konusu Risale-i Nur'da çok işlenmiştir. Üstad ısrarla esir kelimesini kullanıyor. Uzayın bu maddeyle dolu olduğunu söylüyor. Ama bilimsel manada bunu anlayacak bir gelişme olmuyordu. Bu çok anlaşılmıyordu ama CERN deneyinden sonra anladık. CERN deneyi ile uzayın boş olmadığı her tarafın X bozonu ile dolu olduğu ortaya çıktı. Bilim adamları o maddeye esir demedi ama X bozonu dedi. 

"Risale-i Nur'un kaynağı Kur'an'dır. Bediüzzaman Hazretleri bu yorumları Kur'an'dan çıkarıyor. Bir çok ilmin nihai noktasını Kur'an-ı Kerim'den aldığı işaretlerle Risale-i Nur'da ortaya koymuştur. Çünkü Kur'an'da yaş ve kuru ne varsa vardır."

En yüksek beyan Kur'an-ı Mucizul Beyandır

Araştırmacı-Yazar Sami Kurt, "Risale-i Nur'da Mana Yakin ve Beyan Kavramları Üzerinden İnsanın Alemdeki Rolü" başlık konuşmasında şu bilgileri verdi:

"Mana bir sözden, şekilden, hareketten insanın zihnine gelen tasavvurlardır. Bir mahiyettir. Akıl mucizevi bir alettir. 7+?=8 sorusunda göz soru işaretini görür ama akıl 1 rakamını görür. Peki akıl her şeyi görür mü? O zaman da ruh, sır, latfieler gibi başka duygular devreye girer. Bunlarla manadan hakikate kesin bir yol açılmış oluyor. 

"Ayan olmadan beyan olmaz. Kainat simasında insana gelen manaların akıl, kalp, ruh ve sır'da ayan olması ile insan o manaları beyan eder. 

"Her insan halife-i ruyi zemin olamaz. Eğer Allah'ın verdiği vazifeleri yaparsa olur. Ahsen-i takvim üzere olmak da böyledir. 

"İnsan aleminde en yüksek beyan Kur'an-ı Mucizul Beyandır. Ali insaniyette en yüksek beyan ise Peygamberimiz Hz. Muhammed'dir (asm)"

Program yapılan hatim duası ile sona erdi.