Misafir Kalem
Risale-i Nur’daki orjinal tefsir metodu
Zafer Karlı'nın yazısı
Öncelikle şunu belirtmek gereklidirki dine ait her mesele “Kur’an ve Sünnet” perspektifinde değerlendirilir, oradaki ölçülere göre yorum yapılır. Bir Kur’an tefsirinin sınırları ve ölçüleri ise Kur’an-ı Kerim’de ve Sünnette belirtilmemiştir. Sahabelerden başta dört halife olmak üzere İbni Abbas, İbni Mes’ud, Übeyy b. Ka’b gibi ilimde şöhret bulmuş sahabeler, Peygamberin sünnetiyle, sünnette bulamazlarsa ilmi melekelerinin verdiği içtihatlarla tefsir yapmışlardır. Sahabe döneminde Kur’an’ın tümü tefsir edilmemiş ve tefsir ilmi, daha sonraları hadis ilmi içinde bir bölüm olarak yerini almıştır.(1)
Kısacası ne hadis-i şeriflerde ne de Kur’an’da “şu ölçülere uyan çalışmaya tefsir denir uymayana denmez” gibi bir yaklaşım söz konusu değildir. Bu sebeple Risale-i Nur’a tefsir değildir denemez! Risale-i Nur’un tefsirdeki yeri ve kıymeti hakkında detaylı bilgi almak isteyenlerin Prof. Dr. Niyazi Beki tarafından telif edilmiş “Tefsirde Yeni Yaklaşımlar: Risale-i Nur Örneği” isimli kitaba müracaat etmelerini tavsiye ederiz.
Risale-i Nur Külliyatından İşârâtü'l- İ'caz’ın dışındaki diğer kitaplar bilinen tefsir kitaplarından farklı bir yol izlemiş; Kur’an’ın tamamını değil sadece imana dair ayetlerini Kur’an bütünlüğü içinde tefsir etmiştir. Bediüzzaman Hazretlerinin niçin îmana ve îmanî meselelere dair bir tefsir te’lif ettiği akla gelebilir. Resulullahın (a.s.m.) hayatını, İslâmiyet’in ilk zuhurunu ve yeryüzüne yayılma sürecini inceleyen insan bu sorunun cevabını bulacaktır. Nitekim Yüce Peygamberimizin (a.s.m.) hayatında, îman meselesi esas teşkil eder; bütün faaliyetleri îmana dayanır ve îman içindir. İslâmiyet’in ilk çıkışı da, insanları îmana davetle başlamış ve bütün dünyaya îmanı neşrederek yayılmıştır. (2)
Öte yandan ahirzamanın dehşetine işaret eden “Kıyamet kopmadan önce gece karanlığının parçaları gibi fitneler olacak. (O vakit) Kişi mümin olarak sabaha erer de kâfir olarak akşama kavuşur. Mümin olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha kavuşur. Birçok kimseler azıcık bir dünyalık mukabilinde dinlerini satarlar.” (3) hadis-i şerifi ahirzamanda imanı muhafaza etmenin en önemli mesele olduğunu bildirmektedir. Risale-i Nur, iman hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan, ispat ve izah ederken Kur’an-ı Kerim’in üslup ve tarzını rehber edinmiş, mülhem bir eserdir. Kur’an ise imanla ilgili açıklamaları, bazen telkin, bazen de ispat tarzında sunmuştur. Telkin tarzındaki açıklamalar vahiy ile gönderilmiştir, vahiy ile gönderilen bilgileri destekleyen deliller ise hem bizzat vahyin içinde, hem de kâinatta yer almışlardır. Bu sebeple, Kurʹân kendisinin en küçük birimine ʺâyetʺ dediği gibi, kâinatta bulunan varlıklardan her birisi için de ʺâyetʺ ifadesini kullanmaktadır. Öyleyse, Kur'ân ile kâinat arasında bir bağlantı vardır. Kâinattaki mânâların anlaşılması için Kur'ân'ın rehberliğine ihtiyaç vardır. Kur'ân-ı Hakîm, kâinatı, tevhidin en büyük, en küllî bir delili olarak sunarken, daha çok her insanın kolayca anlayabileceği delilleri dikkatimize sunar. Yer, gök, yıldızlar, ay, yağmur, su, bulut, arı, karınca, rüzgâr gibi ilahi kanunların nazara verilmesi bunun en güzel örnekleridir. İşte bu sebepten Risale-i Nur Külliyatı Kur'ân-ı Kerim'in imanı işleyen âyetlerini hareket noktası kabul etmiş ve Kelam-ı İlahi’yi kâinat kitabı olan tabiatla irtibatlandırarak tefsir etmiştir. Bunu da fıtratı ön plana çıkararak, imanî şuuru uyandıracak çağrıda bulunarak ve imanî-amelî sorumluluk dairesi arasında tekâmülü sağlama suretiyle mahlûku halıkıyla irtibatlandırarak yerine getirmeye çalışır.(4) Çünkü hakiki iman, bütün mevcudatın gerçek yönlerini gösteren bir dürbün, aynı zamanda hayattar âlemlere açılan bir penceredir.
Risale-i Nur’un diğer tefsirler gibi ayetleri sırası ile tefsir etmeyip farklı bir yöntem izlemesi dikkat çekici bir unsurdur. Bu tarzı anlamakta zorlananlara İslâm düşüncesinin özelliklerinden ve en önemli vasıflarından olan insanın içinde bulunduğu dünya ile kâinatı, şehadet âlemiyle gayb âlemini, madde ile ruhu temiz, berrak ve nezih İslâm akîdesinin şemsiyesi altında bir arada mütâlâa etme yöntemini hatırlatmak isteriz. (5)
Buna bir misal vermek gerekirse Kur’an’ın en azam meselesi olan tevhid akidesi Risale-i Nur’da “Kâinattan Halıkını Soran Bir Seyyah” üslubuyla işlenmiştir. Böylelikle Risale-i Nurilimlerin diliyle sâbit olan bu intizam ve nizamın, ittifak ile Kâinat Sultânı’nın saltanatını ve san'atını ilân ettiğini, görmeyen gözlere gösterir. Bu tarz ise Kur’an’a aittir. Evet, Kur’an akaid kitabıdır, fakat kalbi hep inançla meşgul edip, aklı çalıştırmaktan ve bedii (estetik) güzelliği tatmaktan uzaklaştıran ard arda bahislerden ibaret değildir. Aksine, yaratılanı ve ondaki güzelliği incelemek yoluyla Yaratan’ı bulmak işlemi içinden, inancı yerleştiren ayetlerdir. Çünkü Kur’an iman hakikatine insanın, öncelikle objektif ve sübjektif delillerden hareketle ulaşmasını tavsiye etmektedir. Kur’ana göre bütün âlem Allah’ın gerçek ilah oluşunu haykıran delillerle doludur. Yani Allah tabiat aracılığı ile insanla konuşmaktadır. İnsana düşen, Kur’an’ın ayet olarak isimlendirdiği bu işaretleri doğru bir şekilde okumak, inancını söz konusu işaretlerden edindiği ilmi verilerle temellendirmekten ibarettir.(6)Bu sebeple Risale-i Nur Külliyatında imana dair meseleler izah edilirken teşrii ayetler olan Kur’an ayetlerinin perspektifinde tekvini ayetler olan kâinat mütalaa edilmiştir.
Risale-i Nur’daki bu dersleri alan kimse Cenab-ı Hakk’ın mahlûkat üzerindeki tecelli ve sırlara vakıf oldukça Allah’ı isim ve sıfatlarıyla tanıyarak marifette derinleşir. Bu ilahi isimler vesilesiyle insan, her türlü yaşayışında ulûhiyetle arasında bir bağ kurma imkânına kavuşur. İnsan bu isimleri tanıdıkça Allah’a olan şevk ve incizabı artar. (7) Bunun neticesinde mü’min, Risale-i Nurların irşadıyla canlı, aksiyoner bir inanca erişip ibadete yönelir. Marifetten mahrum kalan ise ibadetin tadına varamaz. (8) Risale-i Nur verdiği Kur’ani ders ile muhatabını marifete eriştirip ebedi saadetin kapısını aralar.
Sonuç :
Risâle-i Nur, sadece kelamda değil, Kur'ân'ın maksatlarını ve iman hakikatlerini izahta ve marifet-i Sâni hususunda da, bir tecdit hareketidir ve kökü mazide ve Asr-ı Saâdette olan yeni bir iman mektebidir. Risâle-i Nur yeni bir iman mektebi olarak sadece Kur'ân'ın hakikatlerini asrın idrâkine uygun olarak izah etmekle kalmamakta, kâinat kitabından misaller vererek, ilimlerin ışığında Kur'ân'ı tefsir etmekle, Kur'ân'ın ezelî tercümesi olduğu kâinât kitabının her bir mevcut ilimlerinde de konusu olmakla, İslâmiyet’in hakiki ilimlerin zübdesi ve özü olduğunu da ortaya koymaktadır.
Öte yandan Risale-i Nur, Kur'ân'ın hakikatlerini kâinat kitabından misallerle izah ve tefsir etmekle, kelam sıfatının tecellisi Kur'ân-ı Kerim ile kudret kaleminin tecellisi kâinat kitabının kanunları ve kaideleri arasında tam bir mutabakat bulunduğunu ispat eylemektedir. Böylece, bu özelliğiyle İslâmiyet’in, hevâ ve heves içinde dönüp dolaşan, bazen ışık ve bazen zulmet veren ve çabuk değişen diğer din ve doktrinlerden mümtaz ve serfirâz olduğunu akıllara anlatmaktadır.(9) Velhasıl; Bediüzzaman Said Nursi "Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben bütün dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim” diyerek; verdiği bu sözü Kur’ân-ı Kerim’in özgün bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı ile gerçekleştirmiştir.
Kaynaklar
1-http://www.kubacami.com/konular/akademi/alak_tefsir/5_tarihsel_surec.htm
2-İmanın Kuvvetlenmesinde Bediüzzaman Faktörü Makale Yazarı: Prof. Dr. Ahmed Abdurrahim Es-Sâyih (Katar Üniversitesi)
3-Tirmizi, Fiten 30, (2196)
4-Nursî'ye Göre Kur'ân Ve Kâinat Kitabı Makale Yazarı: Dr. Sami 'Afifi Hijazi
5-Nursî'ye Göre Kur'ân Ve Kâinat Kitabı Makale Yazarı: Dr. Sami 'Afifi Hijazi
6-Prf. Dr. Muhsin Demirci; Kuranın Ana Konuları s:203 İstanbul 2010
7-Prf. Dr. Veli Ulutürk; Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, s:96–97 Yeni Akademi Yayınları 2007
8- İbrahim Refik; Vecizeler Kitabı s.43 Ferzan Kitaplığı 2007
9- Yeni Bir Îman Mektebi Olarak Risâle-İ Nur Makale Yazarı: Prof. Dr. Ahmed Akgündüz
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.