Risale-i Nur'u okumadan ahkâm kesemezsiniz
Mehmet Nuri Yardım, "aydın geçiniyorsanız" diyerek hatırlattı
RİSALEHABER
Yazar Mehmet Nuri Yardım, aydın geçinen bazı isimlere seslenerek, "Bu zatın (Bediüzzaman) eserlerinde akla, mantığa, İslam’a, Kur’an’a ve Hadis’e aykırı bir cümle bulabiliyorsanız onu çıkarıp ortaya koymanız, belgelendirmeniz şart. Yoksa müfteri sayılırsınız" dedi.
Yardım, Milat'taki yazısında Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatının 60. yıldönümü olduğunu hatırlattı.
Cemil Meriç, Şerif Mardin ve Ahmet Kabaklı gibi yüzlerce hakperest münevver
"Said Nursi’yi hakkıyla tanıyor muyuz?" diye soran Yardım, cevabını şöyle verdi:
"Önceki gün yakın devrin büyük İslam âlimlerinden merhum Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 60. yıldönümüydü. Hazret, 23 Mart 1960 tarihinde ebedî âleme göç etmişti. Bütün ömrü boyunca aziz milletimizin imanı için çaba gösteren, bu gaye ile Risale-i Nur gibi seçkin bir külliyatı telif eden, bu yüzden de diyar diyar sürgünlere gönderilen, 27 sene boyunca zindanlarda çürütülmeye çalışılan Said Nursi’yi hakkıyla tanıyor muyuz? Halkımızın irfanıyla bu zatı tanıdığı, sevdiği ve ona hürmet ettiği hâlde kimi aydınlarımızın kafasının çok karışık olduğunu düşünüyorum. Cemil Meriç, Şerif Mardin ve Ahmet Kabaklı gibi yüzlerce hakperest münevverlerimiz, Nursi’nin iman mücadelesini, değerini ve hakkını teslim ederken bugün nasipsiz ve yarı aydın bazı nadanlar, koyu bir cehalet örneği sergileyerek Bediüzaman gibi bir dehanın ‘nurlu yolu’ ile FETÖ ihanet örgütünün ‘süfli çukur’unu, yüzleri hiç kızarmadan karıştırabiliyorlar."
Risale-i Nur'u okumadan ahkâm kesemezsiniz
Risale-i Nur'u okumadan ahkam kesenlere seslenen Yardım, "Okuyup yazıyorsanız, aydın geçiniyorsanız herhangi bir şahsiyet hakkında peşin hüküm veremezsiniz. Araştıracaksınız. Hele hakkında konuştuğunuz kişi pek çok esere imza atmış mühim bir din âlimi ise sorumluluğunuz daha da büyüktür. Kitaplarını okumadan ahkâm kesemezsiniz. Bu davranış biçimi sizin cahilliğinizi, vicdansızlığınızı, hatta korkaklığınızı gösterir. Bu zatın eserlerinde akla, mantığa, İslam’a, Kur’an’a ve Hadis’e aykırı bir cümle bulabiliyorsanız onu çıkarıp ortaya koymanız, belgelendirmeniz şart. Yoksa müfteri sayılırsınız"şeklinde yazdı.
Onu Anadolu köylerindeki insanları da okuyor, üniversitelerdeki profesörler de
Bediüzzaman ve risaleleri hakkında kafasında istifham olanlara düşen görevin üşenmeden külliyatı alıp dikkatlice okumak olduğuna dikkat çeken Yardım, yazısını şöyle sürdürdü:
"Hatta gerekirse tenkit gözüyle incelemektir. Bu mübarek millete, bu aziz vatana ve bu şanlı bayrağa 87 yıllık ömrünü hasretmiş bir İslam âlimini hedef tahtasına koymadan önce onu okumaya, anlamaya çalışmak gerek. Bunu yapmazsanız kötü niyetiniz anlaşılır. Üşenip okumazsanız siz kaybedersiniz. Zira onu Anadolu köylerindeki insanları da okuyor, üniversitelerdeki profesörler de. Dünyanın bir çok ülkesinde eserleri tercüme ediliyor, hakkında konferans, panel ve sempozyumlar düzenleniyor.
"O, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.” diyebilmiş bir kahramandır. “Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.” fedakârlığını gösterebilmiş bir şefkat ve merhamet âbidesidir. “İslamiyet güneş gibidir. Üflemekle sönmez!” diyerek meydan okuyabilmiş hakiki ve cesur bir mümindir. Herkesin korkusundan susup sindiği o zor zamanlarda, öne atılıp “Zalimler için yaşasın cehennem!” diye haykırabilmiş, imanı bütün, has bir cengâverdir.
Yazımızı, cennetmekân Bediüzzaman’ın duasıyla bitirelim
Koronavirüs felaketi dolayısıyla önceki akşamdan itibaren camilerimizde yatsı ezanından sonra dua ediliyor. İsabetli bir karar. Zira “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz vardır?” buyrulmuştur. İnsan dua ile insanlığını anlar, kulluğunu hatırlar, aczini ve zaafını kavrar. Yazımızı, cennetmekân Bediüzzaman’ın duasıyla bitirelim:
“Dua ubudiyetin (kulluğun) ruhudur ve hâlis bir îmanın neticesidir. Çünkü dua eden adam, duası ile gösteriyor ki, bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılâı (bilgisi) var ve bilir; en uzak maksatlarımı yapabilir; benim her hâlimi görür, sesimi işitir. Öyle ise, bütün mevcûdâtın (varlıkların) bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de O’ndan bekliyorum, O’ndan istiyorum.”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.