Risale-i Nur'un avukatı Alman hakime
Bir kez daha anladık ki, Üstadımız niye "Bahtiyar Alman milleti" demiş. Gerçek laiklik işte budur
Adnan Karaaslan'ın yazısı:
Almanya'dan bir laiklik dersi
Sizinle paylaşmak istediğim bir mesele daha var. Mainz-Gustavsburg medresesi kiralık bir bina. Bu binanın sahibi bir Türk vatandaşı. 20 seneden beri bu bina medrese olarak hizmet veriyor. 2007 yılında ev sahibi bizden burayı boşaltmamızı istedi ve çıkış verdi. Bir türlü anlaşamadık.
Birgün bir kardeşimize binaya girme yasağı koydu, bunun üzerine polislik olduk. Polis çağırdık, polisler geldi. O anlattı, biz anlattık. Sonunda polisler ona aynen şunu dedi: “Burası din ve vicdan hürriyetinin olduğu, insanların ibadetlerini istedikleri gibi yapabildiği bir ülke. Bu insanları rahatsız edemezsin. Fazla itiraz edersen, seni karakola götürmek zorunda kalırız.”
Ve “Kilise çanından rahatsız olan, evini kiliseden uzakta kursun” (bir Alman atasözü) diyerek ayrıldılar.
Ama sonunda mahkemelik olduk. Ramazan’ın 10’unda mahkemeye girdik. Hakim hanım, dosyayı inceledikten sonra onların avukatına söz verdi. O da yalan yanlış anlattıktan sonra hakim hanım döndü ve dedi ki: “Siz bu binayı alırken buranın cami olduğunu biliyordunuz. Buraya insanların geleceğini, namaz kılacaklarını, çocukların okuyacağını, teravih namazı kılınacağını, bayram namazı kılınacağını biliyordunuz. Şimdi şikâyet edemezsiniz. Çıkış veremezsiniz. İddialarınız geçerli bir sebep değil. Ayrıca elinizdeki kira sözleşmesine göre 30 sene çıkış veremezsiniz.”
Yalnız biz de boş durmadık, bütün sebeplere başvurduk. Meselâ Almanya’da İslâm Arşivi denen bir kurum var, bu kurumun başında Müslüman bir Alman var, Muhammed Salim Abdullah Bey. O da bizim için olumlu bir yazı yazdı mahkemeye. Hakime hanım da bunu bir refarans olarak değerlendirdi.
Almanya’daki ve Türkiye’deki medreselerde bizim için hatimler, Cevşenler, duâlar okundu. Hakime hanım sanki bizim avukatımızmış gibi, onların iddiâlarını geçersiz saydı. Sanki Kur’ân’ın ve Risâle-i Nur’un koruyucusu gibi davrandı. Biz bile şaşırmıştık. Onlara bir şans verdi, “Ancak bunlara başka bir yer bulur, kiralarını karşılarsan ve onlar da isterse, ancak o zaman çıkarabilirsin” dedi. Ev sahibi ve avukatı diyecek başka bir şey bulamadılar. Bir celsede mahkemeyi bitirdi. Bir kez daha anladık ki, Üstadımız niye “Bahtiyar Alman milleti” demiş. Gerçek laiklik işte budur. İnsanların din ve vicdan hürriyetine saygı göstermek. Türkiye’deki ve eski Rusya’daki gibi değil.
Son bir mahkememiz daha var 21 Ocak 2009’da. Yine duâlarınızı bekliyoruz. Osmanlı zamanında bir Yahudi ve bir Hıristiyan ‘kadı’ya gelir, haklarını ararlardı. Zaman değişti, iki Müslüman bir Hıristiyana hak aramak için müracat ediyor. Çok acı değil mi?
Yeni Asya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.