Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK
Risale-i Nur’un hocası var mıdır?
Öncellikle bunu yazmaktaki amacım başta nefsimdeki ülfeti kırmaktır. Risale-i Nur’u daha dikkatli okumak yani Bediüzzaman’ın tabiriyle gazete gibi okumamaktır.
Hulusi ağabeyin tarzını tenkit eden bir ağabeyimize yazdığı mektupta dediği gibi "Okumak öğrenmek için olduğu gibi, öğrenmek de tatbik etmek içindir."
Risale-i Nur'un hocası Risale-i Nur’dur. Buna bir itirazımız yoktur. Bu malumdur. Çünkü Risale-i Nur’daki bir çok mesele ilk defa yazılmıştır yani şimdiki tabirle orjinaldir. Peki bu kaideye ne kadar uyuyoruz? Risale-i Nur’u okumayan insanlar ancak kendi malumatlarını anlatırlar. Özellikle bir konuşmacı çağırdığımızda buna dikkat etmek gerekir.
Ama külliyatı en az 4-5 kez okumuş insanlar eğer bir şeyler anlatıyorsa ancak istifadelerini veya anladıklarını aktarırlar. Bunlar harici malumat değildir kanaatindeyim.
Risale-i Nur bir medrese ise bu medresenin de mutlaka bir tarzı, bir usulü ve bir hocası olacaktır. Ahmet Yesevi hazretleri "İlim uygulamak içindir. Amel edilmeyen çok bilgi insanı felakete götürebilir" demiştir. İlimden maksat yaşamaktır. Asr suresini ve “insanlar helak oldu” hadisinin muktezası gereği hareket etmektir.
Bu yüzden Risale-i Nur’u daha iyi anlayabilmek ve ondan azami istifade etmek birlikte okuyarak olmaktadır. Hatta 10-11 kişilik gruplarla mütalaa ve müzakere etme yöntemi özellikle bazı risaleler için gerekmektedir. Bu usül medreselerimizde tatbik edilmektedir.
Evet Risale-i Nur Külliyatı bir eczanedir. Burada müthiş ilaçlar var ama bu ilaçların nasıl kullanılacağını bilmezsek ve yeterli süre ve dozda kullanmazsak bu eczanenin bize faidesi olmaz veya çok az olur. Özellikle Lahika mektupları ve özellikle de Barla Lahikası bu ilaçların nasıl kullanılacağını izah etmektedir. Barla Lahikası’ndaki birinci hekim Hulusi ağabey, ikinci hekim Hulusi Sani Sabri ağabey, Hafız Ali ağabey, Refet ağabey, Hüsrev ağabey, Sıddık Süleyman, Adilecevazlı Bekir ağabey, hatta bahtiyar doktor ve hâkeza. Özellikle Hulusi ağabeyin mektupları Risale-i Nur’un nasıl okunması gerektiğini ve bazı istifadelerini anlatıyor.
Lahikalardan bazı kesitler:
Otuzikinci Söz'ün Üçüncü Mevkıfını da Hakkı Efendi kardeşimizle merak ve dikkatle okuduk.
Doktordan Mi'rac'ı nasıl bulduğunu sordum. Doktor Kemal der: "Eserin pek büyük kıymetini takdir etmek için İslâm olmağa bile lüzum yok, insan olmak kâfi" cevabını verdi. (Barla - 30,Hulusi)
Zira Birinci Söz tevhid miftahıdır. Yirmibir'in birinci şıkkı da mirkat-ı Cennet'tir. İkinci şıkkı da emraz-ı kalbiyenin tedavisi için nazirsiz bir şifahane-i eczadır. (Barla - 50,Sabri)
Sözleriniz mürşidane ve çok yüksek olduğundan gayet dikkatli ve tahlil ederek okunmak îcab ediyor… Bu sebeble bir defa okumak kâfi değil. Hepsi yanında bulunup daima okumalıdır. (Barla - 51,Refet)
Şimdiye kadar emsaline tesadüf etmediğim bu güzel ve yüksek Sözler'i birdenbire kavramak herkese müyesser olamayacağı için, afvımı rica ediyorum. (Barla - 56,Hüsrev)
Komşumuz Fethi Bey'e onbir ve onüç numaralı Sözler'i okudum. Yirmialtıncı Mektub'u büyük sevinçle aldım. Defaatla, dikkatle, merakla, muhabbetle, lezzetle okudum. (Barla - 36,Hulusi)
... Yirmisekizinci Mektub'un Yedinci Mes'elesini hürmetle aldım. Ta'zimle ve defaatle mütalaa ettim. Ayrıca bir defa yeni talebeniz Hâfız Ömer Efendi'ye ve bir defa pederim ve eski hocalarımdan İbrahim Efendi ve bir dostumuza ve bir defa da Fethi Bey'e okudum. İnşâallah yine okur ve okuttururum. (Barla - 88,Hulusi)
Ve her bir risale, tek başıyla bir mürşid-i ekmeldir. Kalbi bozulmamış herhangi genç, bir risaleyi alıp dikkatle ve teslimiyetle okusa, daire-i inkıyada geliyor, ıslah oluyor. (Barla - 142)
Eğer sesim erişse idi olanca kuvvetimle bağırarak, küre-i arzdaki gençlere diyecektim: "Risaleleri ciddî okumak ve yazmak, yirmi sene medresede okumaktan faiktir ve daha menfaatlidir." ... Risaletü'n-Nur ve Mektubatü'n-Nur, yirmi senelik medrese ilmini veriyor itikadındayım. (Barla - 142,Mustafa Hulusi)
Otuzüçüncü'nün Birinci Makamına dair sen fikrini yazdın. Beğendiğini gösteriyorsun. Hakkı Efendi ile Müftü Efendi ve sair ihvanların da nasıl bulduklarını anla, bana yaz. (Barla - 250,Said)
Sâlisen: Kardeşimiz Fethi Bey ne haldedir, neden az görüşüyorsunuz? Ben ona çok dua ettim ve ediyorum. Sen bir muzır memurun yüzünden, onunla az görüşmen beni müteessir etti. (Barla - 356,Sabri)
Bahtiyar kardeşim Hüsrev!
Şu risale, (Yani Yirmiyedinci Mektub'un umumu) bir meclis-i nuranîdir ki, Kur'an'ın şu münevver, mübarek şakirdleri, içinde birbiriyle manen müzakere ve müdavele-i efkâr ediyorlar. Ve yüksek bir medrese salonudur ki, Kur'an'ın şakirdleri onda her biri aldığı dersi arkadaşlarına söylüyor. (Barla - 65,Said Nursi)
Mütalaa ile okumak;
Zevk ile mütalaa ettim. Çok susamıştım. Şükre dair çok derin manalı, şeker gibi tatlı, şeker şerbetinizi besmeleyle içmeye başladım. (Barla - 87,Hulusi)
Hallak-ı Azîm'den uzun ömürler temenni ediyorum. Zira mütalaasına doyamıyorum. Ne kadar okursam okuyayım, diğer bir okuyuşumda okumamış gibi oluyorum ve yeni bir eser okur gibi oluyorum. Hadsiz bir zevk-i manevî ve nihayetsiz bir hazz-ı ruhî ile okuyorum. (Barla -130,Refet)
İştiyakın oldukça böyle intihab ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur. … Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünki mütalaaya iştiyak ve iştihayı açar. (Barla - 341,Said Nursi)
Birlikte okumak; elbette bizlere lâzım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için hususî dershaneler açılma ve izin verilmesine binaen, Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir mes'elesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlarının izahı olduğu için; hem ilim, (Şayet biri biliyor, taallüm etmeğe muhtaç değilse ibadete muhtaç veya marifete müştak veya huzur ister. Onun için herkese lüzumlu bir derstir.} hem marifet, hem ibadettir. (Emirdağ-1 - 249,Said Nursi)
Nasılki aziz Üstadımız bu Kur'anî cevherleri kendisine göstermekle iktifa etmiyor ve muhtaçlara da bakınız, görünüz, istifade ediniz; siz de muhtaçlara, müştaklara, mütehayyirlere göstermeye vasıta olunuz buyuruyorlar. Bu fakir talebeniz bu emre (alerre's-i vel'ayn, sem'an ve taaten) demiş. (Barla - 85,Hulusi)
***
Kendimin en çok ülfet ettiği Birinci Söz’e tevhid miftahı gibi bakabilmeyi nasip etsin.
Cenab-ı Hak bizleri ülfet hastalığından korusun. “Biliyorum” ve “anladım” hastalığından muhafaza etsin. Risale-i Nur’u anlamayı, anladıklarını yaşamayı ve yaşadıklarını ihtiyaç sahiplerine iletmeyi ve yaşatmayı nasip etsin.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.