S.Nursi ve ehl-i necat Hıristiyanlar
Bediüzzaman II. Dünya savaşında vefat eden masum Hıristiyan çocuklarını ve kendilerine hak tebliği gitmemiş, fetret devri insanı konumundaki tüm insanların da ehl-i necat olduklarını ifade etmiştir
Yeni dünya düzeni, şu anda Batı hakimiyeti adına işliyorsa da, bu düzenin ileri sürdüğü birtakım prensipler; “inanma ve vicdan hürriyeti, düşünce hürriyeti, herkese hayat hakkı,teşebbüs hürriyeti” gibi ve esasen İslam’ın 14 asır öncesinden daha net ve gerçekçi biçimde ortaya koyduğu ve ancak bu asırda dile getirilen düsturlar, kasıtlı ve yanlı istismarlar adına kullanılmamak kaydıyla Müslümanlar olarak bizimde hiçbir zaman karşı çıkmayacağımız ilkelerdir.
Bunun yanı sıra, başta semavi dinler olmak üzere inanç sistemlerinin çoğunda ortak değerler olarak karşımıza çıkan iffetsizlik, zina, kumar, aldatma ikiyüzlülük, zulüm, işkence, adam öldürme, bencillik, şiddet, ırkçılık gibi tüm menfiliklere karşı olma ve Yaratıcı’ya iman ve tevekkül, tövbe, vicdan temizliği, cesaret, kimsesizlere ve fakirlere yardım, cömertlik, sevgi, nefsi kontrol etmek ve doğruluk gibi tüm müsbet değerlere sahip çıkmada ve bu değerlerin dünya çapında yayılmasında her zaman işbirliği yapabilir ve diyalog halinde bulunabilir. Hiçbir ırk, renk milliyet hatta din ayrımı yapmadan, bu değerlerin yaygınlaştırılmasında müntesipler birbirlerine destek olabilirler.
İslam’ın 14 asır önce ehl-i kitaba yaptığı diyalog çağrısını, bu asırda II. Vatikan Konsülü’nden çok önce Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “Hıristiyanların ruhani liderleri ile aramızdaki medar-ı münakaşa mevzuları muvakkaten medar-ı bahs etmeme” prensibini getirmiş ve II. Dünya savaşında vefat eden masum Hıristiyan çocuklarını ve kendilerine hak tebliği gitmemiş, fetret devri insanı konumundaki tüm insanların da ehl-i necat olduklarını ifade ile nasıl geniş bir anlayışa sahip olduğunu ortaya koymuş, yine cemaatle namaz kılarken gözünde tüllenen en geniş cemaatin içine bir Allah’a iman eden herkesi, bütün muvahhidleri katmıştır. Tüm bunlar, Bediüzzaman’ın ne kadar toparlayıcı ve bütünleştirici olduğunu açıkça göstermektedir.
Yazının devamı için TIKLAYINIZ