Sabaha kadar Risale-i Nur sohbeti yapardık
Her hafta Perşembe günü Timaş Kitap Kahve’de gerçekleştirdiği Bâbıâli Sohbetleri’nde bu hafta...
Elif Sönmezışık'ın haberi:
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESAKADER)’nin her hafta Perşembe günü Timaş Kitap Kahve’de gerçekleştirdiği Bâbıâli Sohbetleri’nde bu hafta, vefatının 20. yılında gazeteci yazar Ali Gürbüz’ü anıldı. Toplantıyı, hafta içi her akşam Ülke TV’de ekranlara gelen ‘İyi Bak Kendine’ adlı programın sunucusu ve Sanatalemi.net köşe yazarı Uğur Canbolat yönetti. Programda eşi Cahide Gürbüz ve çocukları Mustafa Gürbüz, Nurhan Hanım, Esma Hanım, Süleyman Gürbüz ve Hayriye Hanım da hazır bulundular.
BİR İZİN PEŞİNDE…
Toplantının başında ve toplantı boyunca Ali Gürbüz ile ilgili önemli konuları dile getiren Uğur Canbolat, sağlam bir binanın temelini oluşturan ve milyonlarca gencin yetişmesini sağlayan değerlerimizden biri olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“İhtişamlı ama aynı zamanda mütevazı idi. ‘Ali gibi yiğit, zülfikâr gibi kılıç bulunmaz’ sözünü hatırlatır bana. Cesareti ve şefkati aynı anda içinde barındırırdı. Öfkeli olduğu kadar nazik bir adamdı da. Araştırmacı, yazar, dini bütün, muhafazakâr ve mukaddesatçı bir insandı. Evi ve arabası olmadı. Ama sağlıklı hayat ile ilgili kitaplar hazırladı. Bir kültürün insanı ve adam gibi bir adamdı. Sorgulayıcı bir zihniyete sahipti. Bir izin peşindeydi ve kendini tamamlamadığını hissediyordu. Komplike bir adamdı.” dedi.
TÜM BASKILARA KARŞI MAĞRUR DURUŞ
Toplantının sunuşunu yapan ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım, yitirdiğimiz değerleri anmanın bir görev olduğunu hatırlatarak, “Ali Gürbüz’ü Uğur Bey sayesinde anıyoruz. Gelecek nesillere emanet bırakacağımız örnek şahsiyetlerden ve kahramanlardan biri de Ali Gürbüz’dür. ESKADER’in hizmetlerinden biri de bu vefa toplantılarıdır. Onu rahmet ve saygıyla anıyoruz.” dedi. Daha sonra konuşmacı olarak ilk sözü alan Muzaffer Deligöz, Ali Gürbüz ile gazetecilik serüvenlerine dâir hâtıralarını dinleyicilerle paylaştı. Üç yıl kadar bir arada çalışabildiklerini ancak o üç yılın bir ömre yetecek kadar uzun olduğunu belirten Deligöz, aynı düşüncede ve hizmet telakkisinde olmanın getirdiği bir uyumun olduğuna dikkat çekti.
“Risale-i Nur derslerinde bir araya geldiğimizde sabahlara kadar sohbet ederdik. Heybetli ama konuşurken bir o kadar sakin ve kibardı ki bağdaştıramazdınız görünüşüyle… Farklı düşünen biriydi. Alışanı yapmaktan ziyade ileriye giden bir ruha sahipti. Askeri baskıların olduğu bir dönemde İrşat gazetesini çıkardık. 1962 yılındayken televizyona olan yaklaşımını ortaya koydu ve yurt dışına öğrenci göndererek Türkiye’yi böyle bir geleceğe hazırlamak gerektiğini söyledi.” diyen Deligöz, mahkemede hakime ve gazeteyi basan paşalara olan tavrının unutulmaz hâtıralardan olduğunu anlattı.
Toplantının sonunda Ahmet Yüter’in okuduğu Aşr-ı Şerif ve “Ali Gürbüz’e Vefa Duası”nın ardından hatıra fotoğrafları çekildi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.