Sahabelerin Peygamberimizin (asm) cenazesi hakkında sorduğu dört soru
Tam bir şok hali yaşanıyordu
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, "Peygamberimiz (s.a.v.)’in cenazesi ve gömülmesi nasıl oldu?" sorusuna cevap verdi.
Sahabelerin peygamberimizin (asm) vefatı ve cenazesi hakkında çeşitli sorular sorduğunu belirten Hatipoğlu'nun Sabah'taki yazısı şöyle:
Hz. Peygamber (s.a.v.) 632 yılı Rebiul Evvel ayında pazartesi günü öğleye doğru vefat etti. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in kısa bir hastalık evresinden sonra vefat etmesi Medine'de derin bir iz bıraktı. Peygamberimiz (s.a.v.)'in mescidi binlerce kişi ile doldu. İnsanlar şaşkınlık içindelerdi. Hatta Hz. Ömer "Kim Muhammed (s.a.v.) öldü derse öldürürüm" diye tehdit ediyor, tam bir şok hali yaşanıyordu.
Hz. Ebu Bekir'in gelip cemaate hitap etmesi ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in günün birinde vefat edeceğini bildiren ayeti okumasıyla (Ali İmran, 144) insanlar hakikati kabullenmek zorunda kaldılar.
Şu konular sahabeyi meşgul etti;
1- Hz. Peygamber (s.a.v.)'i kim ve nasıl yıkayacak.
2- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in cenaze namazını kim kıldıracak.
3- Hz. Peygamber (s.a.v.) nereye gömülecek
4- Devletin işini yürütmek için kim Halife olacak.
Şimdi bu soruların nasıl cevaplandığına bakalım;
KİMLER YIKADI?
Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde O'nu kimin yıkayacağı konusu bir an için cevapsız kaldı. Aslında peygamberimiz yıllar önce Hz. Ali'ye 'Ben ölünce beni sen yıka' demişti. Hz. Ali, 'Ben ölü yıkamayı bilmiyorum' dediğinde ise Efendimiz (s.a.v.) 'Bu sana öğretilecek' buyurmuştu.
Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefat ettiği yer, Hz. Aişe'nin odasıydı. Muhtemelen 20 metrekare civarında olan bu odaya sınırlı sayıda insan sığabilirdi. Odanın ortasında Efendimiz sedir üzerinde uzanmış üzerine de çizgili bir örtü ile örtülmüştü.
CENAZE YIKANIRKEN İZDİHAM
İçeri belli sayıda kişi alındı. Bunlar da genellikle ehl-i beyt; yani; Hz. Peygamber (s.a.v.)'in amca çocuklarıydı. Hz. Abbas, Hz. Ali, Kusem, Fadl, Üsame bin Zeyd ve eski hizmetçisi Şakran.
Ancak bu 6 kişi içeri girdiğinde kapıda Mekkeli ve Medineli Müslümanlar izdiham oluşturdular. Medineliler; 'Biz onun dayılarıyız bizi içeri alın' dediler.
Mekkeliler; 'Biz onun baba tarafından akrabalarıyız içeri alın' dediler. Bu izdihamın önüne geçmek. Ve küçük odaya o kadar insanı almak mümkün değildi.
Hz. Ebu Bekir olaya müdahale etti ve "O'nun temiz vücudunu yıkamak ehl-i beytin hakkıdır. Onları rahat bırakın hiç kimse davet edilmeden içeri alınmayacak" dedi.
Ancak Ensar ve Muhacirin bununla yetinmeyip Efendimizi yıkamak için içeri girmeye teşebbüs edip Hz. Ebu Bekir'le görüşmeye ısrar edince Hz. Ebu Bekir, "Hz. Abbas ve Hz. Ali ile görüşün" dedi. (İbn Sa'd, Tabakat) Israrlar dinmeyince Medinelileri temsilen Hz. Ali'nin müdahalesiyle Evs bin Havli içeri alındı.
Kuyulardan getirilen sular sahabenin ellerinden taşınarak içeri alındı. Efendimiz bu sularla yıkandı. Hz. Ali hariç Efendimizin yıkanması işini yapan herkes gözlerini kapattı.
Efendimizin üstündeki elbisenin çıkarılıp çıkarılmayacağı konuşulurken içeri bir ses girdi. Şöyle diyordu bu ses: "Peygamberi yıkarken elbisesini çıkartmayın." Öyle de yaptılar. Suyu elbisenin üzerinden vücuduna döktüler. Hz. Ali ise eline doladığı bir bezle Efendimizin vücudunu sıvazladı.
NAMAZI KİM KILDIRDI?
Efendimiz yıkanıp kefenlendi. Sedir üzerinde bırakıldı. Cenaze namazını kim kıldıracak konusu gündeme geldi. Hz. Ali, "O bizim dünyada imamımız, ahirette de imamımızdır. Kimse onun cenazesine imamlık yapmayacak" dedi. Ve buna uygun olarak önce ehli beyt erkek, çocuk, kadın ve yakınları tek tek girdiler içeriye ve tekil olarak -imamsız- namaz kıldılar. Sonra da diğer büyük sahabeler ve halkın geri kalanı erkek ve kadınlar gruplar halinde içeri girip cenaze namazını kıldılar. Bu hal bütün bir Salı günü devam etti. Böylece mübarek cenazesine binlerce tekbir getirildi, saatlerce O'na dua edildi. Sahabe, Nebilerine vefalarını gösterdiler. Son dini getiren Hz. Resulullah (s.a.v.)'in cenaze namazını binlerce kişi kılmış oldu.
NEREYE GÖMÜLDÜ?
Hz. Peygamber (s.a.v.) pazartesi vefat etti ve - Yakup, Said bin Mansur, İbn Huzeyme, Vakedi, Ahmed bin Hanbel, İbn ebi'd-dünya ve benzeri bazı alimlere göre Salı günü gece yarısına doğru gömüldü. Yani pazartesi vefat etti, Salı gecesi gömüldü. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Çarşamba gecesi gömüldüğünü söyleyen alimler de var.
Efendimizin nereye gömüleceği de mescidi dolduran sahabe tarafından tartışıldı. Baki mezarlığı, Uhud meydanı veya benzeri yerler teklif edilmekle beraber hem Hz. Aişe'nin daha önce gördüğü bir rüya ve gerekse de Hz. Ebu Bekir'in peygamberimizden "Peygamberler öldükleri yere gömülürler" sözünü nakletmesi üzerine vefat ettiği odada gömülmesine karar verildi.
Ebu Ubeyde ve Ebu Talha'ya mezar kazmaları (iki türlü mezar sistemi var. Lahd ve Şakk) için haber gönderildi. Ebu Ubeyde evinde bulunup getirildi ve o mezarı kazdı.
GÖMÜLÜRKEN İZDİHAM
Vakıdi'nin Ümmü seleme'den rivayet ettiği bir rivayet Efendimizin gömülmesi esnasında Peygamberimizin odası, mescid ve Medine'de olan çalkantıyı çok net resmediyor.
İbn Ebu Sabre, Huleys bin Hişam'dan o da Abdullah bin Vehb'den O da Ümmü Seleme'den şöyle aktarıyor: Peygamberimizin vefatından sonra toplanmış ağlıyorduk. Uyuyamamıştık. Resulullah sedir üzerinde uzanmış yatıyordu. Onu (vefat etmiş olsa bile) aramızda görmekle teselli buluyorduk. Gecenin ilerleyen saatlerinde demir küreklerin sesini duyduk. Mezarın kazıldığını anladık. Biz feryada başladık. Bizim sesimizi duyan mesciddeki sahabeler de feryada başladılar. Medine tek ses olmuş yüksek sesle ağlıyordu.
Bilal ezan okumaya başladı. 'Eşhedu enne Muhammeden Resulullah' cümlesine gelince ağlamaya başladı. Ezana devam edemedi. Bizdeki hüzün daha da arttı. İnsanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mezarına girmek için hücum ettiler. İçeridekiler odadaki izdihamı azaltmak için kapıyı kilitlediler. Yarabbi, bu nasıl bir musibettir. (El Bidaye ve'n - Nihaye, 8/111; Kastelani, Mevahib)
MEZARINA GİRENLER
Hz. Ali, Kusem, Fadl, Şakrandı. Diğer sahabeler ise dışarıda toprağı tesviye ediyor, dua ediyor ve bir kısmı da toprağa su döküyorlardı. Kısacası Medine ve civar merkezlerden gelen sahabe, Efendimizin cenazesinde hazır bulundular. İbn Ümmü Maktum 'Muhammed ancak bir peygamberdir' ayetini okuyup duruyor, insanları teselli ediyordu.
Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve diğer tanınan zatlar da yıkama, gömülme, kefenlenme gibi bütün detaylarla ilgilendiler. Aynı zamanda ümmetin başsız kalmaması halife seçimi ve fitneye zemin bırakmamak için de Benü Sakife'de gelişmeleri yakından takip etmişlerdir. Çünkü Efendimizin vefatı üzerine dinden çıkma - irtidat- olayları haberleri gelmeye başlamıştı.
GÖMÜLDÜKTEN SONRA
Erkek cemaati cenazeden dönünce Medinenin kadınları efendimizin odasına girdiler. Hz. Fatıma'nın Hz. Enes'i görünce söylediği söz çok etkileyiciydi: Ey Enes! Efendimizi gömmeye - toprağa koymaya- nasıl gönlünüz razı oldu. Efendimizin vefatı sahabe efendilerimizi derinden sarstı. Bugün bile O'nun vefatından bahsederken aynı duyguyu yaşıyoruz.
SEVGİ MERSİYELERİ
Hz. Ali, Hz. Erva, Hz. Atike, Hz. Safiyye, Hz. Fatıma, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Ebu Süfyan, Hassan bin Sabit, Ka'b bin Malik, Züeyb el-Hüzeli, Hind bin Haris, Hind binti Üsase, Atike binti Zeyd, Ümmü Eymen ve daha yüzlercesi Efendimizin vefatı üzerine mersiyeler söylediler. (Vefaul Vefa, Semhudi, Kastalani, Diyarı Bekri, İbn Sa'd, İbn Seyyidün-Nas, İbn Hişam)
SON SÖZ
Peygamberimizin vefatından gömülmesine kadar olan sürede (iki gün) sahabe efendimizi bir an bile yalnız bırakmadılar. Hz. Ali, ehli beyt, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Talha başta olmak üzere bütün sahabe mescid ve evlerinin arasını an be an mekik dokudular. Sahabenin büyükleri de hem cenazeyle ilgileniyor ve hem de müminlerin başsız kalmamaları için Sakife'de halifelik görevini - seçim- düzenliyor ve hem de dinden dönme hareketlerine nasıl tavır alacaklarını planlıyorlardı.
Mevlam hepsinden razı olsun.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.