Firavun bütün çocukları öldürdü.

Her çocuğu “Musa” niyetine öldürdü.

Amaç Musa’yı yok etmek içindi.

Oysa hikmeti ilahiye farklı bir şekilde tecelli ediyordu.

Firavun’un hesabı nasıl farklı ise Allah’ın hesabı daha farklıydı.

Musa kökleşmiş firavun saltanatıyla savaşacaktı.

Kadim bir saltanattı.

Yeryüzünün yegâne gücüydü.

Kendisine “tanrı” diyor istediğini öldürüyor istediğini bağışlıyordu(!).

Oysa ilahi adalet ise farklı tecelli ediyordu.

Adetullah kanunları işliyordu.

Cenabı hak koyduğu kanunlara müdahale istemiyordu.

İmtihanda devam ediyordu.

Sırrı teklif bozulamazdı.

Hem ilahi adalet tecelli edecek, hem zulüm devam etmeyecek, hem de teklif elden alınmayacaktı.

Öyle ise Hz. Musa çok güçlü olmalıydı.

O kadar güçlü olmalıydı ki firavun’u zir-u zeber edecek, fakat sahip olduğu güç gözükmeyecekti.

Ta ki denize dökülene kadar...

İşte o zaman açık bir mucize firavun’u gark edecekti.

Dolayısıyla başa dönecek olursak; firavun, “Musa’dır” diye bütün çocukları öldürdü.

Firavun Musa’yı öldürecek, hikmeti ilahi Musa’yı güçlendirecektir.

Böylece firavun Musa’yı öldürdüğünün rahatlığını yaşarken ölen çocuklar Musalaştılar.

Ruhlarındaki bütün yetenekler Hz. Musa’da toplandı.

Hz. Musa bütün çocukların aktif güçlerini kendisinden toplamış olarak doğdu.(Fususul-Hikem.İbn Arabi)

Çocuğun etkisi çok büyüktür.

Bütün büyükleri peşinde koşturur, peşinde oynatır, herkesi etkisi altına alır.

Çünkü çocuk masumiyettir.

Temizdir.

Fıtridir.

Ve Allah’a en yakındır.

Etkisini Allah’a olan yakınlığından alır.

Bu durum Rabbe olan Tanışıklıkla ilgilidir.

Rabbe tanışıklığı yeni olan uzak olandan daha tesirlidir.

Hani Resulullah başını açıp yağmurun altında kalınca sebebini soranlara:

-“Yağmurun Allah’la olan tanışıklığı yenidir. Onun için yağmurla bütünleşmek istedim ki rabbimi daha iyi hissedeyim.”(a.g.e)

***

Hz Musa birçok manayı içinde barındıran muazzam bir dua etmişti.

Bu duanın derinliği bütün kâinatı kuşatmıştı.

Peygamberi bir dua idi…

“Ey Rabbim! Doğrusu bana vereceğin her hayra ihtiyacım var.”(Kasas 24)

Tıpkı şimdi olduğu gibi…

Rabbimizin bize vereceği her hayra ihtiyacımız var.

Güce ihtiyacımız var.

İhlâs’a ihtiyacımız var.

Acıyı hissetmeye ihtiyacımız var.

Daha da önemlisi; Hz Musa’yı güçlendiren “Çocuk Ruhu” na ihtiyacımız var.

Hem de daha çoğuna…

Zira karşımızda ki Firavuniyet çok daha güçlü bir Firavuniyettir.

Nemrut, Şeddat ve Deccal’ı içinde barındıran bir firavuniyettir.

Çünkü düşmanımız çok daha şedittir.

Hatta "Ebucehil'i" bile tek kişi değil.

Ebucehil o kadar çoğaldı ki, içimize kadar girdi.

 Duygularımızda Ebucehil dolaşıyor.

Buna inanmıyorsanız sahile vuran çocuğa bakın.

Duruşunda muhacirlik kokuyor.

pervazızca

O muhacir kılıklı, biz ensar kılıklı mıyız acaba…

Çünkü içimizdeki Ebucehil bizi esir aldı.

Her birimizin içindeki Ebucehil o kadar büyüdü ki ensar -muhacir akdini bize unutturdu.

Halbuki imtihan devam ediyor.

Hicret devam ediyor.Kişiliklerimiz arasında hicretimiz devam ediyor.Duygularımız arasındaki "Ebucehil'den" kurtulmak için hicretimiz devam ediyor.

Onun için şimdi dua zamanıdır:

"Yarab! Şu sahile vuran çocuğun masumiyetinin hakkı için,körfez savaşşarından beri çağdaş firavunların İslamın önünü tıkamak için başlatıkları savaşta öldürdükleri bütün masumların ve çocukların masumiyetlerinin hakkı için,uğradıkları zülmün hesabını soracak olan adaletinin hakkı için,müslümanları uyandır. Müslümanları uyandır. Müslümanları uyandır. Batının esaretinden kurtar. Çağdaş firavunların gücünü tesirsiz kıl. Hz Musa'yı öldürülen çocukların ruhuyla göçlendirdiğin gibi bizide çağımızda başta bu sahile vuran çocuğun ruhu ve diğer şehid edilen bütün çocukların ruhu ile güçlendir. Bizi içimizdeki ebucehilden kurtar. Yeni bir dirilişi nasip et. Amin amin amin."