Şahin: 82 Anayasası ilk anayasaların da gerisinde
TBMM Başkanı Şahin, 1982 anayasasının, egemenlik anlayışı konusunda, 1921 ve 1924 anayasalarının gerisinde olduğunu belirterek, o dönemlerin anayasalarındaki egemenlik anlayışına günümüzde ihtiyaç olduğunu söyledi.
TRT-TÜRK'ün, ilk Meclis binasından yayımlanan ''Masa'' adlı programına, canlı yayın konuğu olan Mehmet Ali Şahin, Meclisin kurulduğu ilk yıllarda çalışmaların yokluk ve imkansızlıklar içinde yürütüldüğünü anımsattı.
O dönem ile şimdiki dönem arasında yasama çalışmalarını karşılaştırdığını belirten Şahin, ''Biz birinci Meclisin performansının gerisindeyiz'' dedi.
-''HEDEFİN NERESİNEYİZ?''-
Şahin, cumhuriyetin, sadece bir yönetim şekli değil çağdaşlaşma, toplumsal ve sosyal dönüşüm hareketi olduğunu ifade etti.
Cumhuriyetin ve cumhuriyeti kuranların hedefleri olduğunu kaydeden Şahin, şöyle devam etti:
''Cumhuriyet kuruldu, 86 yıl geçti. Her yıl coşkuyla kutluyoruz. Kutlayalım, kuranlara şükran duygularımızı ifade edelim. Ancak bunlar yeterli değil. Cumhuriyet kurulurken hangi hedefler ortaya konulmuştu ve biz bu hedeflerin neresindeyiz? Bunları da sorgulamalıyız.
Dünyada 16, Avrupa'da 6. büyük ekonomiyiz. Yeterli mi değil. Hedef, çağdaş uygarlığın önüne geçmek. Hedefe varmak için ne kadar yolumuz var, ne yapmalıyız, bunları sorgulamalıyız. Cumhuriyet rejiminin ve bu rejimi kuranların bizden beklediklerini değerlendirmemiz, hafızamızı yoklamamız ve yol haritasına bir kez daha bakmamız gerekiyor. Hedefimiz, Cumhuriyet'in 100. yılında yani 2023'de dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alabilmek.''
Şahin, Türkiye Cumhuriyeti'nin 86 yılda önemli mesafe aldığını ve alacağını belirterek, bu süreçte, halkın siyasetçilerden beklentisini dile getirdi.
Halkın, karşılıklı saygı çerçevesinde, ülke öncelikli düşünce yapısıyla hizmet beklediğini ifade eden Şahin, ''Halk, yöneticilerden bir an önce terörden bu ülkeyi kurtarmasını bekliyor. Terörle mücadele için 250 ile 300 milyar dolar civarında para gitmiş. Bunları ülke ekonomisi için kullansaydık, daha ileride olurduk'' dedi.
-AB ÜYELİK SÜRECİ-
AB üyelik sürecinin 45 yıl öncesine dayandığını belirten Şahin, Türkiye'nin üyelikteki hedefinin, çağdaş dünyanın ulaştığı demokratik standartları, insan hakları standartlarını getirmek olduğunu söyledi.
Bu konuda önemli bir mesafe alındığını ifade eden Şahin, Türkiye'nin artık ''işkence uygulanan ülkeler listesinde'' yer almadığını, demokraside iyi bir konuma ulaştığını söyledi.
Şahin, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili görevlerini yerine getirmeye çalıştığını ancak AB'nin bir çok bakımdan sözünü tutmadığını belirterek, bunları ilgililere de söylediklerini ifade etti.
Kıbrıs konusuna da değinen Şahin, ''Siz iki ayrı devletin olduğu bir adayı, sanki bir tek millet varmış gibi AB'ye aldınız. Sorunu aslında siz çıkardınız'' dedi.
Üyelik sürecinde yeni başlıkların açılmasının bazı ülkelerin de etkisiyle engellendiğini kaydeden Şahin, ''Ancak biz AB hedefinden vazgeçmiş değiliz. Çağdaş uygarlık seviyesini istiyoruz. En iyi demokrasi, en iyi insan haklarına ulaşmak istiyoruz. Hukukun üstünlüğünün en iyi uygulandığı ülke olmak istiyoruz'' dedi.
-YASAMA ÇALIŞMALARI VE İÇTÜZÜK-
TBMM'nin, Anayasa ve içtüzük çerçevesinde görev yaptığını belirten Şahin, içtüzükteki bazı maddelerin, Meclis görüşmelerinde yasa çıkarmayı güçleştirdiğini ya da geciktirdiğini söyledi.
Meclis çalışmalarının hızlandırılması için içtüzükte değişiklik yapılmasında yarar gördüğünü dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
''Muhalefet partileri iç tüzüğü kullanıyor. Buna saygı duyuyorum. 'Niye kullanıyorsunuz' diyemezsiniz. Ancak örneğin, Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, bunlar çok maddelidir ve çok ağır işliyor. Muhalefet partilerine saygı duyuyorum. Her madde üzerinde değişik önergeler veriyorlar. Bazen hepsi birbirine benziyor. Belki 5 dakika konuşmak için de verilmiş olabilir. Tabii ki söyleyeceklerini söyleyecekler. Muhalefet içtüzüğün imkanlarını kullanacak ama yasaların çıkması da gecikmemeli.
Meclis, siyasi partiler daha duyarlı olmalı. İnsanların beklediği bu kanunların çabuk çıkması lazım.''
-ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ-
1921 ve 1924 anayasalarından örnekler veren ve 1982 Anayasası ile karşılaştıran Şahin, şu değerlendirmeyi yaptı:
''1921-1924 anayasalarındaki egemenlik anlayışına bugün ihtiyacımız olduğunu, onların çok daha doğru olduğunu düşünüyorum. Anayasa mutlaka değiştirilmeli. O zor şartlar altında açılan ilk meclisin, 1921 Anayasası'nın egemenlik anlayışı ile 1982 Anayasası'nın egemenlik anlayışı karşılaştırıldığında, 1921 anayasasındaki anlayışın gerisinde olduğunu görüyorum.
İlk anayasalarımız 1921 ve 1924, millet iradesinin tecelli ettiği Meclise çok değer vermiş. 'Egemenlik hakkını bir tek Meclis kullanır' denilmiştir. Sonraki anayasalar, Meclisi adeta diğer organlarla eşit seviyeye getirmiştir. İlk Meclisin mekanındayız, bu mekanda bunları söylemek zorunda kalığımız için üzgünüm. 1921-1924 anayasalarındaki egemenlik anlayışına bugün ihtiyacımız var.
Anayasa'nın değiştirilmesi ile ilgili, 20. dönemde bir komisyon kurulmuştu. Uzlaşma komisyonuydu. 1982 anayasasını aldık. Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı anayasa taslak metinlerini de inceledik. O komisyon, Anayasa'nın 34 maddesinde değişiklik konusunda anlaştı. Meclise sevk ettik. Biri hariç, dokunulmazlıkla ilgili olanı, 33 madde Meclisten geçti. Ciddi bir adım atıldı. Meclis ön yargılarını bırakırsa yeniden böyle bir komisyon kurabilir. Ciddi bir çalışma yapılır, metin çıkar ve Anayasa değişikliği yapılabilir.
Değişik gerekçelerin altına sığınmaya gerek yok. Herkes 'değişsin' diyor. Ben her türlü yardımı yapmaya hazırım. Yeter ki 'evet bunu yapalım' denilsin. Komisyon kurulur, mutabakat ortaya çıkar ve Genel Kurulda bu başarılırsa, iyi bir hizmet yapmış oluruz diye düşünüyorum.''
Haber 7