Said Nursi, çatışmayı iki cümlede topladı

Said Nursi, çatışmayı iki cümlede topladı

Hutbe-i Şamiye Ekseninde İslam Birliği ve Küresel Barış Konferansı Tebliği

Risale Haber-Haber Merkezi

Risale-i Nurda, Batı medeniyetinin insan tabiatındaki zaafların ve yıkıcı duyguların üzerine kurulu bir dünya anlayışı getirdiği ve bu anlayışın Kur’anın söylemiyle uyuşmadığı değişik biçimlerde dile getirilmiş; çıkış yolu olarak da küresel bir bütünleştirici perspektif geliştirilmiştir.  Bunun için öncelikle insan birey olarak incelenmiş, daha sonra toplumsal bir varlık olarak tahlil edilmiştir. İnsanın bireysel ve toplumsal olarak mahiyeti doğrultusunda, bir medeniyet projesi oluşturulmuştur.

Said Nursi’ye göre, şiddet ve yıkıcılığın psikolojik kökeni, insanın fıtratındaki “kuvve-i gadabiyye” duygusundan kaynaklanmaktadır. Bu duyguyu tarihi süreç içinde düzen ve dengeyi hedef edinen din kaynaklı sistemler kontrol altına almaya çalışmıştır. Ancak modern dönemin dünya çapındaki yıkıcı şiddet, savaş ve terör olaylarının ise, en büyüklerinin kaynağı Batı medeniyetinin dayanmış olduğu felsefeler olmuştur.

Said Nursi’ye göre, “eğer tarihi bir nazarla sahife-i âleme bakılacak olursa” bütün toplumsal çatışmaların kaynağı insanların iktisadi hayatlarında benimsemiş oldukları iki cümlede toplanmıştır. Bu iki cümleden birisi: "Ben tok olayım da, başkası açlığından ölürse ölsün, bana ne!”  İkincisi ise: "Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim." şeklinde dile getirilmektedir.

Bu çatışmalı durumdan insanlığı çıkaracak olan yol da toplumsal tabakalar arasındaki iktisadi farkların azaltılmasıdır.  “Âlem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmaya yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekattır. Nev-i beşeri umumi felaketlere sürükleyen ve bolşevikliğe sevk edip terakkiyatı, asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır….Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lazımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden zekât ve muavenettir.

Yazının tamamı için TIKLAYINIZ