Said Nursi, Lozan'ın 'gizli maddeleri'ni niye yayınladı?

Said Nursi, Lozan'ın 'gizli maddeleri'ni niye yayınladı?

Karar yazarları Yıldıray Oğur ve Akif Beki, Lozan'ın iç yüzüne dair iddiaların Said Nursi tarafından Risale-i Nur'a dahil edilmesi ile yayıldığını belirtti

İbrahim Mert-RİSALEHABER

2023 yılına girilmesi üzerine "Lozan Anlaşması" tartışmaları yeniden alevlendi.

Anlaşmanın gizli maddelerinin olduğu öteden beri dile getiriliyor. Karar yazarı Yıldıray Oğur, bu iddianın kaynağının Necip Fazıl ve eski CHP Milletvekili İbrahim Arvas olduğunu açıkladı.

Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’sunun 14 Ekim 1949 günkü sayısında iddialı bir Lozan ifşaları yazı dizisi başladığını hatırlatan Oğur, "Yazı dizisinin altında ise gizemli bir imza vardı: “Dedektif X Bir.” Dedektif X Bir, aslında Necip Fazıl’dan başkası değildi" dedi.

NECİP FAZIL'IN LOZAN RİVAYETİ SAİD NURSİ İLE YAYILDI

Karar yazarları Yıldıray Oğur ve Akif Beki, Lozan'ın iç yüzüne dair iddiaların Said Nursi tarafından Risale-i Nur'a dahil edilmesi ile yayıldığını belirtiyor.

Yıldıray Oğur'un yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

"Dedektif X Bir’in Lozan’daki gizli paralel anlaşma ifşaatı ve Lord Curzon’a, İnönü’ye yazdığı konuşmalar bir süre sonra tarihe dönüştü ve popülerleşti.

Özellikle de Said Nursi, 50’lerde talebelerine yazdığı mektuplardan oluşan Emirdağ Lahikası’na Büyük Doğu’daki yazıyı aynen alıp, bu notla gerçekmiş gibi yayınlayınca: “İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Risale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel hadis-i şerifin ihbarına dair beyan ettiği hadiseyi tasdik ettiği gibi…”

Akif Beki de konu hakkında "Necip Fazıl'ın rivayeti nasıl mı ciddiyet kazandı, yayıldı ve tuttu? Said Nursi'nin, öğrencileriyle yazışmalarından oluşan lâhikalar eserine girmeyi başararak" ifadelerini kullandı.

ATATÜRK VE İNÖNÜ DÖNEMİNDE YAPILANLAR NE OLACAK?

Lozan'ın "gizli maddeleri" kamuoyunda daha çok petrol ve madenlerin çıkarılmaması, Türkiye'nin özgürlüğünün kısıtlanması olarak biliniyor. Bugüne kadar bu konuda herhangi bir belge de yayınlanmadı. İstihza konusu olan bu bölüm...

Ancak "gizli maddeler"in bir de manevi boyutu var. Atatürk ve İnönü döneminde İslam'a ve Müslümanlara dair yapılanlar "gizli maddelerin" gerçek olduğuna dair beklentileri güçlendirmiyor mu?

Arapça ezanın, Kur'an öğreniminin yasaklanması, medreselerin kapatılması, hilafetin kaldırılması, harf devriminin yapılması, bir çok caminin ahıra çevrilmesi, dindarların baskı altına alınması yıllarca yaşanmış gerçekler değil mi?

Tüm bu yaşananlara bakınca Lozan'ın gizli maddelerinde olduğu ileri sürülen "manevi boyut"un yalan olmayacağı çok açık bir şekilde görünmüyor mu?

İŞTE RİSALE-İ NUR'DA YER ALAN LOZAN ANLAŞMASI

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Büyük Doğu dergisindeki "Lozan'ın İçyüzü" adlı makaleyi, Lozan Antlaşması'nın maksadının ne olduğunu bilinmesi için Emirdağ Lahikası'nda neşrettirdi. Bu makale, yayımlandığı zaman büyük yankı uyandırmıştı.

BÜYÜK DOĞU’NUN 29. SAYISINDA; “LOZAN’IN İÇYÜZÜ” DİYE YAZILAN MAKALEDEN

İngiliz murahhas heyeti reisi Lord Gürzon, nihayet en mânidar sözünü söyledi. Dedi ki:

"Türkiye İslâmî alâkasını ve İslâmı temsil rolünü kendi eliyle çözer ve atarsa, bizimle hulûs birliği etmiş olur ve Hıristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır; biz de kendisine dilediğini veririz."

Lozan'da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıtları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hıristiyan emellerinin Türkiye'yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:

"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden, yani an'ane-i İslâmiyetten kurtulmak hususunda besledikleri -yâni İsmet'in beslediği- azmin, inkâr edilmez delilidir."

Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk başmurahhasının, yâni İsmet'in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksat altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır.

MUSTAFA KEMAL İLE İSMET BERABER İÇTİMALARI VE KARAR: "DİN ÖLDÜRÜLECEKTİR"

Konferansın birinci defasında Türk başmurahhası, bizzat karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne, yani Mustafa Kemal'e bildirmek zorunda olduğu için, memlekete dönüyor; kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve devlet reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor. Bir arada ve baş başa seyahat... Sonra Ankara gizli meclis toplantıları... Fakat esas meselelerde daima baş başa. Mustafa Kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: "Din öldürülecektir."

Lozan Konferansının ikinci safhası: "...Artık herşey Türkiye hesabına çantada hazırdır. Yani dini terk ile herşey yapılacak. Yeni hizbin (Kemalizm ve İsmet hükûmeti) bundan böyle, bu millette, İslâmiyeti katletmek prensibiyle hareket etmekte, hasım dünyanın kumandanlarından, yani düşman ehl-i salip kumandanlarından, dini vurmakta daha hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bilhassa hudut dışı değil de, hudut içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı şüpheden varestedir."

TÜRK MİLLETİNİ İSLÂMİYET VE DİN CİHETİNDEN ÖLDÜRMEK KARARI

Nihaî Vesika

Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarasında, "Türklerin istiklâlini niçin tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevap:

"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları, mâneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz. Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır."

Artık bunun üzerine herşey ap açık anlaşılıyor, değil mi?

GİZLİ ANLAŞMANIN ENTRİKASI

Türklere dinlerini ve din temsilciliğini feda ettirmek şartıyla, sun'î istiklâl işinde gizli anlaşmanın müessiri, tek kelime ile, Yahudiliktir. Buna memur-u müşahhas kimse de, şimdi Mısır Hahambaşısı bulunan Hayim Naum'dur. Bu Hayim Naum, bu korkunç teşebbüse evvelâ Amerika'da Türkler lehinde bir seri konferans vermek ve emperyalizma şeflerine, Türkün maddesini serbest bırakmaları, buna mukabil ruhunu, tâ içinden ve kendi öz adamlarına yıktırmaları fikrini telkin etmek suretiyle başlamıştır. Yani, masonluk hasebiyle Kur'ân'ın ahkâmını kaldırmak, milleti dinsiz yapmak. Hayim Naum müthiş plânının zeminini Amerika'da hazırladıktan sonra İngiltere'ye geçmiş ve hâlis Yahudi olan Lord Gürzon ile temas ederek şu teklifte bulunmuştur:

"Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyeti ve İslâmî temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum."

YAHUDİ HAYİM NAUM'DAN DAHA HEVESKÂR VE GAYRETLİ

Aynı Hayim Naum Türk murahhaslar heyetine müşavir sıfatıyla sokulmanın da yolunu bulmuş, yani Mustafa Kemal ve İsmet'i kendine dost bulmuş. Onun için üçü birleşmiş. Ve artık arada santralın intizamla işlemesine hiçbir mâni kalmamıştır.

Hayim Naum o sırada Ankara'ya kadar da uzanarak plânın muvaffakiyeti için gereken en mühim ve merkezî şahıs nezdinde -yani Mustafa Kemal yanında- emin bulunduğu tesirinin derecesini ölçmek istemiştir. Öyle ki, bu tesir, mahut mevzuda Hayim Naum'dan daha heveskâr ve gayretli bir İslâmiyet düşmanına tesadüf etmekle muradına ermiş ve artık Türkü içinden vurmanın plânını gerçekleştirmek için her unsur tamamlanmıştır.

O DEHŞETLİ ŞAHSIN MÜHİM BİR KUVVETİ YAHUDİ OLDUĞU

İşte bu ehemmiyetli vesika, tam tamına Risale-i Nur tercümanının kırk küsur sene evvel hadis-i şerifin ihbarına dair beyan ettiği hadiseyi tasdik ettiği gibi; ve Şeriat-ı Ahmediyeye ihanet eden o dehşetli şahsın mühim bir kuvveti Yahudi olduğu, Yahudi olan Lord Gürzon ile Hayim Naum o ihbarın hakikatını gösterdiklerini ve yirmi beş seneden beri Nurcuların imhasına keyfî kanunlarla dehşetli zulümlerin hikmetini tam gösteriyor.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
25 Yorum