Said Nursi, mavi gökyüzü için niye yeşil tabirini kullanıyor?
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de sema ile alakalı birkaç yerde yeşil diye ifade etmektedir. Ancak bizim gündüz gördüğümüz açık mavi rengin
Kamerin bir menzili var ki, Süreyya yıldızlarının dairesidir. Kameri, hilâl vaktinde, hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu teşbihle, semânın yeşil perdesi arkasında güya bir ağaç bulunuyor gibi, beyaz, sivri, nuranî bir dalı, perdeyi yırtıp, başını çıkarıp, Süreyya o dalın bir salkımı gibi ve sair yıldızlar o gizli hilkat ağacının birer münevver meyvesi olarak, işitenin hayali olan gözüne göstermekle, medar-ı maişetlerinin en mühimmi hurma ağacı olan sahrânişinlerin nazarında ne kadar münasip, güzel, lâtif, ulvî bir üslûb-u ifade olduğunu, zevkin varsa anlarsın. (Sözler, 25. Söz)
Hem öyle bir tarzda güneşi takip ediyor ki, bir saniye kadar yolunu şaşırmıyor, zerre kadar vazifesinden geri kalmıyor. Dikkatle bakana, سُبْحَانَ مَنْ تَحَيَّرَ فِى صُنْعِهِ الْعُقُولُ ("İşlerinde, akılların hayrette kaldığı Zât, her türlü kusurdan münezzehtir.") dedirtiyor. Hususan Mayıs'ın âhirinde olduğu gibi, bazı vakitte ince hilâl şeklinde Süreyya menziline girdiği vakit, hurma ağacının eğilmiş beyaz bir dalı suretini ve Süreyya bir salkım suretini gösterdiğinden, o yeşil semâ perdesi arkasında, hayale nuranî büyük bir ağacın vücudunu tahayyül ettirir. Güya, o ağaçtan bir dalının bir sivri ucu o perdeyi delmiş, bir salkımıyla beraber başını çıkarmış, Süreyya ve hilâl olmuş; ve sair yıldızlar da o gaybî ağacın meyveleri olduğunu hayale telkin eder. (Mektubat, 3. Mektup)
Ebu Zer (ra) ile alakalı bir hadis-i şerifte sema için “yeşil” manasında “hadra” kelimesi kullanıldığı görülmektedir. Peygamber Efendimiz (asm) Ebu Zer ile alakalı şöyle buyurur:
“Ebu Zer’den daha doğru sözlü birini ne yeşil sema gölgeledi ne de kuru arz sırtında taşıdı.” (Münavi, Muhammed Abdurrauf, Feyzu’l- Kadir, V, 85)
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de sema ile alakalı birkaç yerde yeşil diye ifade etmektedir. Ancak bizim gündüz gördüğümüz açık mavi rengin sebebi kısaca; Güneş ışığının tazammun ettiği yedi renkten birisi olan mavi renginin dalga boyunun küçük olmasından, atmosferde daha fazla yayılmaya maruz kalması ve göz reseptörünün maviye daha hassas olmasıyla izah edilir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar, kâinatta hakikaten bulunan renk dağılımı ile gözün anladığı renk arasında tevafuk eden en baskın rengin yeşil olduğunu ifade etmektedir. Biz demiyoruz ki her zaman değişmeye, gelişmeye mahal bilhassa astronomi ile alakalı bazı ilmî keşiflerden birisi olan bu çalışmanın tamamen hadiste veya Risale-i Nur’da bahsedilen yeşil ifadesine işaret ediyor. Fakat bu çalışma hadisin yüksek hakikatlerine ulaşmak için belki bir dürbin vazifesi görebilir fikriyle neşrediyoruz.
KÂİNATIN RENGİ
Yer seması gündüz mavi, gece siyahtır. Yıldızlar beyazdır. Ancak, Johns Hopkins Universitesi, “2dF Galaxy Redshift Survey” araştırması çerçevesinde yapılan astronomik ölçümler bu konuda bize farklı ipuçları sunmuştur. Karl Glazebrook ve Ivan Baldry adlı iki bilim adamı, kâinatın farklı noktalarında bulunan 200,000 civarındaki gökadadan (galaxy) gelen ışığı tetkik etmiş ve Şekil 1 (a)’daki renk dağılımını elde etmiştir [1].
Grafiğin yatay ekseni ölçülen ışığın nanometre cinsinden dalgaboyudur. (1 nanometre, metrenin milyarda birine karşılık gelen uzunluktur). Düşey eksen gökadalarda ölçülen ışık akısı, diğer bir deyişle ışık şiddetidir. Renk dağılımının hemen hemen düzgün olduğu açıktır.
Bütün renklerin düzgün karışımı beyaz rengi teşkil eder. Buna göre, kâinatı aydınlatan yıldızlar, her renkte ışıma yapmakta ve bu yüzden Güneş’imiz de dâhil birçok yıldız “beyaz ışık” yaymaktadır. Aslında, yapılan araştırmalara göre, genç yıldızlar sıcak ve mavi, orta yaşlı yıldızlar yeşil-sarı ve yaşlı yıldızlar soğuk ve kırmızı ışıma yapmaktadır. [Kış aylarında kuzey yarım kürenin semasında çıplak gözle görünen Avcı (Orion) Takım Yıldızının bir ucundaki yıldız mavi (Rigel) diğeri kırmızıdır (Betelgeuse)].
Dalga modeline göre, ışık uzayda elektromanyetik dalgalar halinde yayılır. Işığın dalgaboyu ve algıladığımız renk arasında sıkı bir alâka vardır. Mesela, gözümüz, 650 nm dalgaboylu ışığı kırmızı renkte hissederken, dalgaboyu 430 nm olan bir ışığı mavi olarak sezer. Aslında, görünür ışık, dalgaboyu 380-780 nm arasında olan elektro-manyetik dalgalardır.
Diğer taraftan, normal insan gözü her rengi (dalgaboyunu) aynı seviyede anlamaz. Birçok insan üzerinde yapılan optik testler, gözümüzün renkleri anlama seviyesi hakkında bize bir fikir sunmuştur [2]. Şekil 1 (b)’de, insan gözünün anlama seviyesinin renkle olan alâkası gösterilmiştir. Buna göre, gözümüz (algılama değeri 1’e yakın olan) yeşil veya sarı renge, (algılama değeri 0’a yakın olan) kırmızı veya mor renge göre daha hassastır.
Gökadalarda bulunan yıldızlardan gelen ışığın dağılımı, (Şekil 1 (a)) ve algılama fonksiyonu (Şekil 1 (b)) birlikte dikkate alındığında (ya da ilmî olarak söylersek bu iki fonksiyon çarpıldığında), Şekil 1 (c) deki renk dağılımı ortaya çıkmaktadır. Dağılımdaki en büyük alanın yeşilimsi bölgeye ait olduğu açıktır.
Benzer bir yaklaşım, Glazebrook ve Baldry tarafından Renk Eşleşme Fonksiyonu’nu [3] temel alarak yapmıştır. Bu çalışmada, evrenin ortalama renginin, Şekil 2’deki gibi, bej olduğu neticesine varmışlardır.
Sonuç olarak, Şekil 1 (c)’de görüldüğü üzere, yıldızlardan gelen bütün bu renklerin karışımı dikkate alındığında, kâinatın renginin beyaza yakın bir renkte olacağı, ancak bu beyaz rengin içindeki en baskın rengin yeşil olduğu anlaşılır.
Kaynaklar
[1]. Karl Glazebrook ve Ivan Baldry,, http://www.astro.ljmu.ac.uk/~ikb/Cosmic-Spectrum.html
[2]. https://en.wikipedia.org/wiki/Luminous_intensity
[3]. https://en.wikipedia.org/wiki/File:CIE_1931_XYZ_Color_Matching_Functions.svg
Sorularla Risale
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.