Said Nursi namazı her şeyin merkezine koyar

Said Nursi namazı her şeyin merkezine koyar

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Cemil Ertem, Said Nursi'nin namazı her şeyin merkezine koyduğunu söyledi

Risale Haber-Haber Merkezi

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Cemil Ertem, Said Nursi'nin namazı her şeyin merkezine koyduğunu söyledi. Ertem, Yeni Asya'dan Hasan Hüseyin Kemal'in sorularını şöyle cevapladı:

Hür Adam filmi vizyona girdi ve tartışmalar yaşandı. Sizin bu tartışmalara yorumunuz ne oldu?

Medyadaki tartışmalara baktığımızda ısrarla M. Kemal’le Said Nursî arasında bir ilişki kurulmaya çalışılıyor. İkisi de ayrı düşünen, ayrı dünyalar tahayyül eden adamlardır. Onun için Atatürk’le Said Nursî’yi bir araya getirme çabası beyhude bir çabadır. Her ikisinin hatırasına hakarettir. Geçmişte yaşadıklarına, savunduklarına hakarettir. M. Kemal siyasî olarak başarılı olmuş, T.C’yi kurmuştur.

Said Nursî başarısız mı olmuştur?

Başarısız kılınmaya çalışılmıştır. Zulüm yapılmıştır. Düşünceleri yasaklanmıştır. Kendini takip edenler büyük baskılara maruz kalmış, hapislerde yatmıştır. Dolayısıyla Said Nursî’nin söylediklerinden rejim korkmuştur. Eğer bir rejim haksız tarafa dayanıyor, sizin söylediklerinizden korkuyorsa siz başarılı olmuşsunuz demektir. Said Nursî haksızlık yapan bir rejimi korkutmuş ve başarılı olmuştur. Said Nursî’nin söylediklerinin ışığı yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Nihaî anlamda başarılı olan Said Nursî’dir.

Said Nursi’nin M. Kemal’e hitabı büyük tartışmalar oluşturdu. Onu kabullendiği söylendi.

Said Nursî’nin M. Kemal’e övgü dolu mektuplar yazarak onu kutsadığı söylenmek isteniyor ancak bu doğru değil. Bir düşünür olarak Nursî’nin herkese hitabı nezaket çerçevesinde. Nursî kendini öldürmek isteyenlere bile böyle davranmış, onları affetmiştir. İslâmın özündeki bağışlayıcılığı öne çıkarmıştır.

M. Kemal’le arasındaki mesele rejim meselesi değil midir?

M. Kemal çok açık olarak Batının da istediği şekilde seküler bir rejim kurmuş, hilâfeti kaldırmıştır. İslâma dayalı bir rejim kurmamıştır. O günün şartlarında bu tartışmanın yeri ayrı. Said Nursî’nin modeli bu değildir. Nursî, namazı her şeyin merkezine koyar. Mecliste namaz kılınmamasını yoldan çıkma olarak değerlendirir. 1908 II. Meşrûtiyet’i, Kurtuluş Savaşını, cumhuriyet fikrini desteklemiştir. Tüm bunlar Türkiye’nin işgalini bir Haçlı seferi olarak görmesinden ve İslâmın korunması fikrinden kaynaklanmıştır. Cumhuriyet kurulup İslâm reddedilince rejimle arası açılmıştır. Açılmıştır, ama iç çatışmayı hiçbir zaman desteklemediğini Şeyh Said İsyanını desteklememesinden anlıyoruz.

Said Nursî’nin İslâmî değerlere bu kadar düşkün biri olarak Cumhuriyet fikrine ve gerçek anlamıyla laikliğe sıcak bakmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Nursî son derece zeki bir adamdır. Dünyanın nereye gideceğini görmektedir. Yeni bir yol, rota çizmektedir. İslâmiyetin devamının Batı karşısında Türkiye’yi bağımsız kılacağını düşünmüştür. Haklı da çıkmıştır. Bugün barış üzerine dayalı bir İslâm anlayışıyla hareket edilmiş olsaydı daha zengin bir Türkiye ile karşı karşıya olabilirdik.

Said Nursî’yi son zamanlarda değişik kesimler referans vermeye başladı. Bunun nedeni ne?

Demokratikleşmeyle alâkalı. Biz Said Nursî’yi şimdi öğreniyoruz. Dünyada ise Said Nursî ile ilgili doktora tezleri yapılmış. İngiliz bir yazar Said Nursî’nin hayatını kitaplaştırmış. Bir Müslüman ve Türk akademisyen bunları neden yapmadı? Çünkü baskı vardı. Yasaklıydı. Nurculara karşı cadı kazanı kaynatılıyordu. Ama şimdi Türkiye demokratikleşirken değerleri ortaya çıkıyor. Artık Nurcular hiçbir siyasî partiye bağımlı kalmadan kendi kendini oluşturma olgunluğuna ermiştir. Kendi bağımsızlığını kazanmaya başlamıştır.