Said Nursi, Ruhban Okulu'nu nasıl yorumlardı?
Ruhban Okulu ile ilgili sözler Said Nursi'nin azınlıklar ilgili sözlerini hatırlattı
İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-Diyanet İşleri Başkanlığı ile Hüseyin Çelik'in Ruhban Okulu ile ilgili sözleri Bediüzzaman Said Nursi'nin azınlıklar ilgili sözlerini hatırlattı.
Radikal Gazetesi'nden Ömer Şahin'in haberine göre Çelik, "Hemen açılmalı. İnsani ve İslami olarak da ayıp" şeklinde konuştu.
Yıllardır tartışma konusu olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması için ilk defa ciddi bir umut doğdu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in bugün yapacağı Fener Rum Patrikhanesi ziyareti sonrası, Ruhban Okulu’nun açılması için destek açıklaması yapması bekleniyor. Hükümetten de okulun açılabileceğine yönelik net mesajlar geldi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, okulun açılmasının insani ve İslami bir görev olduğunu söyledi. Çelik, “Ruhban Okulu’nun kapatılması hataydı, açılmaması başka bir hata. Açılmaması için hiçbir yasal engel yok. Bu bir haktır” dedi.
Karar almak yeterli
Çelik, Ruhban Okulu’nun açılması önünde anayasal ve yasal engel olmadığı, istenirse 24 saat içinde açılabileceği görüşünde. Ruhban Okulu’nun, Lozan Antlaşması ile verilmiş özel bir hak olduğunu vurgulayan Çelik, “Buranın açılmaması için ileri sürülen argümanların geçerliliği yoktur. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaöğretim kurulması isteniyor. Her yönüyle makuldür. Milli Eğitim Bakanlığım döneminde devletin mekanizmaları, rezervi söz konusu olmasa, yetkim olsa 24 saatte açardım. Yeniden açılmaları için yasaya da gerek yok. Karar alınması yeterli” diye konuştu.
Çelik, Ruhban Okulu’na İslam adına karşı çıkanların ise büyük yanlışlık içinde olduğunu söyledi. Türkiye’deki dindarları ‘empati’ yapmaya davet eden Çelik şöyle devam etti: “Şu anda Rotterdam İslam Üniversitesi var, 500 öğrenci ilahiyat eğitimi görüyor. Tarikat ve cemaatlerin Avrupa’da uzantıları, kurumları var. Avrupa’da 5 bin cami var, üçte biri kiliseden çevrilmiş. Dürüst olmak, empati yapmak gerekiyor. Müslümanlar açacak, Avrupa tamam diyecek, Türkiye’de 100 papaz yetiştirilince kıyamet mi kopacak? Böyle bir şey var mı? Kendi dininden emin olan, başkasının inancını yaşamasından çekinmez. Buna karşı çıkmak insani de, İslami de olmaz.”
Türkiye ’de gayrimüslimlerin ötekileştirildiğini de vurgulayan, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül gibi utanç verici olaylar yaşandığını hatırlatan Çelik, “Cumhuriyet kurulduğunda İstanbul ’da 100 binin üzerinde Rum vardı. Şimdi 1500 kişi kaldı. İnsan rahat olduğu yerden çeker gider mi? Bu ülkede gayrimüslimler ötekileştirilmiş. AK Parti olarak gayrimüslim vatandaşlarımıza dönük gerekli adımları atan parti biz olduk” dedi. Ruhban Okulu’nun açılmasına karşı gündeme getirilen ‘mütekabiliyet’ esasını da eleştiren Çelik, devlet yönetiminde ‘berdel zihniyeti’nin olamayacağını ifade etti.
Bediüzzaman Said Nursi: Hürriyetimizin bir şubesi gayr-ı müslimlerin hürriyeti
Heybeliada Ruhban okulu tartışmaları yıllardır bitmiyor. Azınlık haklarının başında gelen okulun açılmaması ise Türkiye'yi ve Müslümanları dışarıda zorda bırakıyor.
Rum ve Ermenilerin hürriyeti ile ilgili bir soruya Bediüzzaman Said Nursi, şer'i olarak onlara zulmedilmemesi ve rahat bırakılması gerektiğini ifade ediyor. Said Nursi, azınlıklara verilen hürriyetlerinin sadece Türkiye için değil Hıristiyan ülkelerinde yaşayan Müslümanların da hürriyetlerinin önünü açacağına dikkat çekiyor.
İşte Münazarat adlı eserinde geçen o bölüm:
Sual: Pekâlâ, kabul ettik ki hürriyet iyidir, güzeldir. Fakat şu Rum ve Ermenilerin hürriyeti çirkin görünüyor, bizi düşündürür. Reyin nedir?
Cevap:
Evvela: Onların hürriyeti, onlara zulmetmemek ve rahat bırakmaktır. Bu ise, şer'îdir. Bundan fazlası, sizin fenalığınıza, divaneliğinize karşı bir tecavüzleridir, cehaletinizden bir istifadeleridir.
Saniyen: Farz ediniz ki, hürriyetleri bildiğiniz gibi size fena olsun. Lâkin, yine biz ehl-i İslâm zararlı değiliz. Çünkü, içimizdeki Ermeniler üç milyon olmadığı gibi, gayr-ı müslimler dahi on milyon yoktur. Halbuki bizim milletimiz ve ebedî kardeşlerimiz üç yüz milyondan ziyade iken, bunlar üç müthiş kayd-ı istibdat ile mukayyed olup, ecnebilerin istibdâd-ı mânevîlerinin taht-ı esaretlerinde ezilirler. İşte hürriyetimizin bir şubesi olan gayr-ı müslimlerin hürriyeti, bizim umum milletimizin hürriyetinin rüşvetidir. Ve o müthiş istibdâd-ı mânevînin dâfiidir. Ve o kayıtların anahtarıdır. Ve ecnebîlerin, bizim dûşümüze çöktürdükleri müthiş istibdâd-ı mânevînin râfiidir. Evet, Osmanlıların hürriyeti, koca Asya talihinin keşşafıdır. İslâmiyetin bahtının miftahıdır, ittihad-ı İslâm sûrunun temelidir.