Said Nursi ve talebeleri 86 yıl sonra Burdur’da yad edildi

Said Nursi ve talebeleri 86 yıl sonra Burdur’da yad edildi

Adım Adım Said Nursi Günlerinin üçüncüsü Burdur'da yapıldı

Ahmet Şahin'in haberi:

RİSALEHABER-Adım Adım Said Nursi Günlerinin üçüncüsü Burdur'da yapıldı. Önce Bediüzzaman Said Nursi sergisi açıldı. Risale Akademi AKAV ve Eğit-Bir Vakfı tarafından Burdur Belediyesi Konferans Salonu'nda düzenlenen programın sunuculuğunu Mehmet Şahin yaptı. Program Ahmet Candan’ın Kur’an-ı Kerim okuması ile başladı. Risale Akademi tanıtım filmi ve “Said Nursi’nin Burdur Günleri” belgeselinin ardından Eğit-Bir Vakfı kurucu üyesi Sabahattin Boyacı açış konuşması yaptı.

BURDUR, RİSALE-İ NUR’UN İLK KAPISIDIR

Bediüzzaman Hazretlerinin yazdığı Nurun İlk Kapısı adlı eserini bu şehirde telif ettiğini belirterek, “Burdur, Risale-i Nur’un ilk kapısıdır. Biz istedik ki bu kapı biraz daha aralansın. Savaşlarda kahramanlıklarıyla ünlü şehirler “serhad şehirler’’ diye adlandırılır. Risale-i Nur hizmet kapısı olarak Burdur, serhad şehirdir. Risale-i Nurları satır satır okumamız, anlamamız ve hayata geçirmemiz önceliğimizdir. Bu programlar inşallah böyle hizmetlere vesile oluyor” şeklinde konuştu.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

CUMHURİYETİN MANEVİ İNŞASI BURADA BAŞLAMIŞTIR

Risale Akademi Kurucu üyesi İsmail Benek, Burdur’u bir marka olarak gördüklerini söyledi. Benek, “Mehmet Akif ve Bediüzzaman transkritiğini Burdur Mehmet Akif Ersoy üniversitesiyle birlikte yapmak istiyoruz. Ayrıca burada Nur’un birinci okulunu açma teklifinde bulunduk. Bazı şehirler maddi varlıklarıyla anılabilirler bazı şehirler tarihi dokularıyla anılabilirler. Bazı masum şehirlere de kalpleri açan özel şifreler verilir, Burdur bu şifrelerden biridir. Cumhuriyetin manevi inşası burada başlamıştır. Burdur maneviyatın problemli olduğu bir dönemde Üstada kucak açan şehirdir” dedi.

ÜSTAD’IN HUZUR BULDUĞU MEKAN

Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Fırıncı ağabey ise, Burdur ve benzeri yerlerde yapılan programların kadirşinaslık olduğunu ve kendisini çok duygulandırdığını hatırlattı. Fırıncı ağabey, “Burdur, Üstad’ın sıkıntılı bir yolculuktan gelip huzur bulduğu mekandır. Üstad, Burdur’un Seccade tepesinde tefekkür edip, Risale-i Nur’un ilk telifine başlamıştır. Bugünkü programla Üstad 86 yıl sonra tekrar Burdur’a geldi” şeklinde konuştu.

RİSALE-İ NUR SARAYDIR, İLK KAPISI BURDUR’DA YAZILDI

Açış konuşmalarından sonra panele geçildi. Prof. Dr. Erdoğan Küçüköner’in yönettiği panele geçildi. Penlistlerin konuşmaları şöyle:

Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu: “Said Nursi hareketi Anadolu iman hareketidir, bir halk hareketidir. Burdur’a sürgünün arkasında 1000 yıl önceki Anglikan kilisesinin şimdiki yansıması olan Siyonizmin Evanjelistlerle birleşip Anadolu’dan imanı çıkarma oyunu vardır.1000 yıl önce bu oyun bozulmuştur. Şimdi de bozulacaktır.”

Prof. Dr. Himmet Uç: “Bir kelime bir alemi ifşa eder. Üstad, o ismi verirken ‘Bekleyin kapıyı açtım, saraya gireceksiniz’ diyor. Saray Risale-i Nurdur. Nurun İlk Kapısı, Küçük Sözler ve Sözlerdeki bahislerin özetidir, çekirdeğidir. Bediüzzaman’a hangi çileyi çektirirseniz çektirin, hangi zulmü yaparsanız yapın kafasındaki proje hiç değişmemiştir. Bediüzzaman’ın ruhu tepelerde ve hapishanelerde eserler yazmıştır. Rahattayken yazmamıştır. Nurun İlk Kapısı’nı 70 yıl sonra araladık saraya girdik.”

Caner Kutlu: “Burdur hayatı Üstadın yeni bir kışa uyanışıdır. Eski Said Yeni Said münazaralarının en yoğun yaşandığı yerdir. Eski Said’in zor ve zorlayıcı üslubu herkesin anlayacağı yalın bir dile dönüşecektir. Yeni Said dönemi eserlerinin dili din dilidir. Elde kalan son şey vicdandır. Üstad eserleriyle bu vicdanı hareketlendirmeye çalışmıştır.”

Kadir Aytar: Burdur ilinin manevi değeri ve istikamet şehidi Binbaşı Asım Bey ile ilgili bazı yanlış bilinen bilgileri belgeler ışığında açıklamıştır. "Binbaşı Asım Bey 1877'de memleketi olan İzmit doğumlu değil 1872 Muğla doğumludur. Sınıfı da Topçu değil, Piyadedir. Hizmetinin 10. yılında bir de 5. rütbeden Mecidi Nişanı ile ödüllendirilmiştir. Binbaşı Asım Bey son görev yeri olan Burdur'da Risale-i Nurlardan haberdar olup Barla'da Üstadla tanışmış ve güzel hattıyla Risale-i Nurları yazıp çoğaltmıştır. Yazılan risaleleri yüksek ferasetiyle değerlendirmek suretiyle Üstadına bir istişare arkadaşı olmuştur. 1935 yılında ders yaparken baskına uğrayan Binbaşı Asım Bey, sorgu sırasında yalan söylememek ve istikametten ayrılmamak için Allah’tan canını almasını istemiş ve şehid olmuştur.” 

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)