Said Nursi'nin 'Avrupa bir İslâm devleti doğuracak' sözü ne zaman gerçekleşecek?
Bugün 9 Mayıs Avrupa Günü. Sözlerinin ilk bölümü gerçekleşti peki ikinci bölümü ne zaman gerçekleşecek? Ya da gerçekleşti mi?
İbrahim Mert-RİSALEHABER
Bugün 9 Mayıs Avrupa Günü. Gün dolayısıyla Bediüzzaman Said Nursi'nin "Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak" sözleri akla geldi.
Osmanlı'dan doğan Avrupa gerçekleşti
Osmanlıdan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ne hakim olan zihniyet geçmişi tamamen inkar ederek, modernlik adı altında Avrupa'nın menfi kısmını alarak "Osmanlı'dan bir Avrupa" doğurmuştu.
İslam'a hamile olan Avrupa doğurdu mu?
Cümlenin ikinci bölümüne dair sorular her zaman gündeme geliyor.
Bazıları bir anda İslam devletinin ilan edileceğini beklerken bazıları da daha genel bir gelişmeye dikkat çekiyor.
Avrupa’nın İslam devletini doğurmasındaki mananın İslam dininin hızla yayılması, Avrupa toplumlarının İslamlaşması, kiliselerin camiye çevrilmesi ve Müslüman göçmenlerin artmasının Bediüzzaman'ın ifadelerini doğruladığına dikkat çekiliyor.
Said Nursi'nin Norveç müjdesi gerçekleşiyor
Bediüzzaman Hazretleri, İskandinav ülkelerine özel vurgu yapar. Risale-i Nur'un farklı yerlerinde "İsveç, Norveç, Finlandiya" üçlüsünü beraber zikreden Said Nursi'nin öngörüsünü doğrulayan haberler de geliyor.
Oslo Üniversitesi Dinler Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Karin Vog, Norveç'te son yıllarda Müslüman olan Norveçli sayısının 3 bini bulduğunu açıkladı.
Norveç'in en yüksek tirajlı gazetesi Verdens Gand'de yayımlanan haberde, 1990'lı yıllardan itibaren İslam'ı seçen Norveçlilerin sayısının arttığına dikkat çekildi.
Haberde açıklamalarına yer verilen Oslo Üniversitesi Dinler Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Karin Vog, 1990'lı yıllarda Müslüman olan Norveçli sayısının 500 olduğunu, son yıllarda bunun 3 bini bulduğunu söyledi.
Özellikle kadınlar okuyarak, araştırarak İslam'ı seçiyor
Eskiden Norveçli kadınların evlilik yoluyla İslam dinini seçtiğini kaydeden Vog, "Şimdilerde bu olgu çok değişti. Artık özellikle kadınlar okuyarak, araştırarak İslam'ı seçiyor." ifadelerini kullandı.
Düşünce kuruluşu Minotek Antropoliji Müdürü Linda Noor ise dünyanın küçüldüğünü ve herkesin İslam dini ile ilgili bilgilere her yerden ulaşılabildiğini dile getirdi.
4 yıl önce Müslüman olan Norveçli Monica Salmouk, İslam hakkında çok araştırma yaptığını ve kitap okuduğunu belirterek, Oslo'da ilk defa İslam Kültür Merkezi Camisi'ne gittiğini, çok etkilendiğini ve orada Müslüman olmayı seçtiğini ifade etti.
Salmouk, Müslüman olduğu için tepki gördüğünü kaydederek, orta yaşlı bir Norveçlinin yüzüne tükürdüğünü anlattı.
Müslüman sığınmacı ailelerin çocuklarından etkilenerek İslam'ı seçti
Norveçli Silje Aaliya Nilsen ise İslam'dan etkilendiğini ve 16 yaşında Müslüman olduğunu söyledi. Başörtüsü takmasından dolayı etrafındaki şüpheci ve meraklı gözlerin çoğaldığını belirten Nilsen, "Eğer merak ediyorsanız sormalısınız. Şüpheyle bana bakanların benden bilgi almalarını istiyorum." ifadelerini kullandı.
42 yaşındaki Solva Nabila Sexelin de ailesinin sığınmacı aileleriyle ilgilendiğini ve Müslüman sığınmacı ailelerin çocuklarından etkilenerek İslam'ı seçtiğini kaydetti. Sexelin, 20 yıldır Müslüman olduğunu ve başörtüsü taktığını bildirdi.
Norveç'te ilk İslam'ı seçen erkeklerden biri olan 77 yaşındaki Truls Noor Ahmad Bolstad, 15 yaşında Müslüman olduğunu anlattı.
Said Nursi'nin "İsveç, Norveç, Finlandiya" övgüsü
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri yıllar önce İskandinav ülkelerine dikkat çekerek, bu bölgede İslam'ın bir kurtuluş olarak tercih edileceğini belirtmişti.
Risale-i Nur'un farklı yerlerinde "İsveç, Norveç, Finlandiya" üçlüsünü beraber zikreden Said Nursi'nin öngörüsü şimdilerde yukarıdaki haberde de görüleceği gibi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Said Nursi'nin Norveç müjdesi gerçekleşiyor
İşte Risale-i Nur'da yer alan ilgili bölümlerden bazıları:
Kur’ân'ı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar
Ve elbette, hiç şüphe yok ki: Bin üç yüz altmış senede, her asırda üç yüz elli milyon şakirdi bulunan ve her hükmüne ve dâvâsına milyonlar ehl-i hakikat tasdik ile imza basan ve her dakikada milyonlar hafızların kalbinde kudsiyet ile bulunup lisanlarıyla beşere ders veren ve hiçbir kitapta emsali bulunmayan bir tarzda beşer için hayat-ı bâkiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde veren ve bütün beşerin yaralarını tedavi eden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler âyâtıyla, belki sarihan ve işareten on binler defa dâvâ edip haber veren ve sarsılmaz, kat’î delillerle, şüphe getirmez hadsiz hüccetlerle hayat-ı bâkiyeyi kat’iyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi; elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyamet başlarında kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ın kabulüne çalışan meşhur hatipleri ve Amerika’nın din-i hakkı arayan çok ehemmiyetli cemiyeti gibi rû-yi zeminin kıt’aları ve hükûmetleri Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü bu hakikat noktasında, kat’iyen Kur’ân’ın misli yoktur ve olamaz ve hiçbir şey bu mu’cize-i ekberin yerini tutamaz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi)
İsveç, Norveç, Finlandiya, Kur’ân’ı mekteplerinde en büyük halâskâr kitap olarak kabul etti
Aziz, sıddık kardeşlerim;
Şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya, Kur’ân’ı mekteplerinde en büyük halâskâr bir kitap olarak kabul ettikleri gibi, şimdi erkân-ı İslâmiyenin birincisi olan Ramazan sıyamını tutmak niyetiyle Câmiü’l-Ezhere “Şimalin pek uzun günlerinde bir çare-i tahfifi ve tehiri yok mu?” diye sormuşlar. Demek Avrupanın yalnız o küçük hükûmetleri değil, belki siyaset mânâsı verilmemek için kendini izhar etmeyen, eskide büyük ve dünyanın yüksek mevkiini tutmakla beraber, gayet dehşetli bir tarzda dünyanın fena ve fâniliğini dehşetli tokatla o yüksek mertebelerin hiçe indiğini görmekle hakikî teselli, yalnız ve ancak hakaik-i Kur’âniyede bulmasıyla, o küçüklerle mânen beraber tahmin edilebilir.
Evet, dünyanın mahiyeti anlaşıldıktan sonra, elbette hayat-ı ebediyeden başka beşeriyetin o inkisar-ı hayal yarasını tedavi edecek Kur’ân’dan başka yoktur. (Emirdağ Lâhikası-I, 184)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.