Said Nursi'nin Bediüzzaman ünvanına gelen itirazlara verdiği cevap
Kendisi de bazen te’lifatında bu ünvânı imza yerinde kullanmasına bazı itirazlar geldiği zaman, şöyle izah edip cevap vermiş
Ahmet Bilgi-RİSALEHABER
Said Nursi Hazretleri, kendisine 'Bediüzzaman' denmesini zaman zaman da kendi imzasında kullanmasına yönelik eleştirilere cevap vermişti. Abdülkadir Badıllı'nın Mufassal Tarihçe-i Hayat adlı eserinde konuyla ilgili şu bilgiler yer alıyor:
Bediüzzaman’ın mânâsı şudur: Mahlûkata müteveccih lûgat mânâsı itibariyle: kendi zamanının nâdidesi. Görülmemiş garîbi, emsâli olmayan hârikası vesaire demektir.
Istılahî mânâsı ise, Bediüzzaman ünvânı, zekâ ve hıfzda insanlar arasında emsâli bulunmaz derecede zeki ve kuvve-i hafızası acîb olan kimselere verilmiştir. Bediüzzaman-i Hamedanî de böyle imiş.
Tarihte bir kaç Bediüzzaman gelmiş geçmiş. Fakat Bediüzzaman Said-i Nursî’nin hem zekâ ve hıfzda, hem idrak ve kavrayışta, hem hal ve davranışta, hem kıyafet ve harekette, hem tarz-ı beyân ve üslub cihetlerinde hiç birisi ona benzememektedir. Yani Said-i Nursi filhakika ve vakı’a olarak herşeyi ile zamanın Bedi’idir. Hatta meslek ve meşrebi de, davası ve mücahadesi de bambaşkadır, garibtir, bedi’dir.
Bediüzzaman Hazretleri, kendisine zamanın din âlimlerinin büyükleri, hatta ehl i siyaset ve mekteb muallimleri bile “Bediüzzaman” ünvânını verdikten sonra, kendisi de bazen te’lifatında bu ünvânı imza yerinde kullanmasına bazı itirazlar geldiği zaman, şöyle izah edip cevab vermiştir:
“Sual: Sen imzanı bazen Bediüzzaman yazıyorsun. Lâkab medhi imâ eder?
Cevab: Medih için değildir. Kusurlarımın sened i özürünü bu ûnvan ile ibraz ediyorum. Zira Bedi’, garîb demektir: Benim ahlâkım suretim gibi, üslûb u beyânım elbisem gibi garîbtir, muhaliftir. Görenekle revaçta olan muhâkemât ve esalibi, üslûb ve muhâkemâtıma mikyas ve mihenk i itibar yapmamayı bu ünvânın lisan ı haliyle rica ediyorum. Hem de muradım Bedi’, acîb demektir...”
Yine bu ma’na için başka bir eserinde şöyle demiştir:
“...şimdi anlıyorum ki: Eskiden beri benim liyakatım olmadığı halde bana verilen “Bediüzzaman” lâkabı benim değildir. Belki Risale i Nûr’un manevî bir ismi idi. Zâhir bir tercümanına âriyeten ve emaneten takılmış. şimdi o emanet isim, hakiki sahibine iade edilmiş...”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.