Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin hizmetlerinin büyüklüğü için ‘Küçük Isparta’ diyerek taltif ettiği İnebolu ilçesi kahramanlarından İbrahim Fakazlı Ağabey 2 Kasım 2003 tarihinde İnebolu’da vefat etmişti. Fakazlı ağabeyimize rahmet dualarımızı gönderiyoruz. Merhum İbrahim Fakazlı ağabey hizmet hatıraları, Ömer Özcan’ın Ağabeyler Anlatıyor-2 kitabında yayınlanmıştı. Bir bölümü şöyle.

DENİZLİ MAHKEMESİNDE SUÇUMUZ NEYMİŞ BİZ BİLMİYORUZ...

Denizli’de (1943) bizi altı ay mahkemeye çıkarmadılar. İddianame gelmedi. Gelince de, iddianame rüzgâr gibi şuradan girdi, buradan çıktı. Öyle okuyup ta, bizim suçumuz neymiş biz bilmiyoruz… Herkese bir tane verilmesi lazımken, sadece bir tane verdiler. Yetmiş seksen sayfalık iddianame altı ay sonra geldi.

ÜSTAD MAHKEMEDEN BİR GÜN ÖNCE YAMA YAPMAMIZ İÇİN CÜBBESİNİ BİZE GÖNDERDİ

Mahkemeden bir gün önce, “Hocalar! Hocalar!” diye bağırıyordu meydancı. Ben de koridorda bir yere gidiyordum. Karanlık, görünmüyor, sesi çıkıyordu sadece. “Ne istiyorsun?” dedim. Baktım elinde bohça gibi bir şey var. “Bunu hoca gönderdi, ‘bunu yamasınlar’ dedi.” Hemen kaptım elinden. Baktım mis gibi kokuyor. Artık başıma koydum koşuyorum koğuşuma.

MERAK ETİM SAYDIM, ÜSTAD’IN CÜBBESİNDE 44 YAMA VARDI

Dedim: “Üstad Hazretleri cübbesini göndermiş, yamanacak.” Ben ona cübbe diyordum, ama cübbe değilmiş. Sonra orta yere çarşaf gibi bir şey serdik. Pardösüyü de üzerine serdik. Bakıyorum şimdi, herkes de bakıyor. Gördüm ki, çok yama var. Yırtık yerler de var. Yırtık yerleri yamamak için; pantolonlarımızdan, yeleklerimizden ona uygun renkler bulduk. Omzundan filan dört yerinden yamadık. Sonradan merak ettim. Kırk dört tane yama saydım. Dört de ben yaptım. Kırk sekiz yama olmuştu. Mahkemeye çıkmak için hazırlık yapıyor, iyi elbiselerini giymeye çalışıyordu Üstad. Kırk sekiz yama ile gitti mahkemeye. İşte üstadımızın dünya zenginliği böyle idi...