Said Nursi’nin gölgeleri görünüp kayboluyor!
Taraf yazarı Margulies, İlhan Selçuk'un içinde Said Nursi'nin de geçtiği 28 Şubat'tan kalma bir yazısını okudu ve...
Risale Haber-Haber Merkezi
Taraf yazarı Roni Margulies, Cumhuriyet gazetesini "ti"ye aldı.
On yıldır Cumhuriyet'e bakmadığını ifade eden Margulies, "bir bakayım dedim şu Cumhuriyet’e" sözlerinden sonra karşılaştığı manzarayı anlattı.
İlhan Selçuk'un içinde Said Nursi'nin de geçtiği 28 Şubat'tan kalma bir yazısının yayınlandığına dikkat çeken Margulies, yazısını şöyle sürdürdü:
"Önce İlhan Selçuk’u okudum elbet. Malum, “İlhan Abi” hasta, eski bir yazısını yayımlamışlar. Belki de her gün eski bir yazısını yayımlıyorlardır. Ne güzel fikir! Aklıma geldi: Niye her gün Nutuk’tan bir bölüm, Recep Peker ve Mahmut Esat Bozkurt’tan birer yazı, Behçet Kemal Çağlar’dan bir şiir yayımlamıyorlar? Fena mı olur? Renklendirir gazeteyi, güncelliği yakalamasını sağlar.
Küçük bir “Atatürk Köşesi” de yapılabilir. Her gün bir özdeyiş, Ulu Önder’in veciz bir sözü okuyucuya yaşama sevinci verir. Geçenlerde Beşiktaş Tapu Dairesi’nde gördüğüm sözler çok güzel ve anlamlıydı örneğin. Yaldızlı harflerle duvara yazmışlar: “Bu önemli iştir, kanun böyle emrediyorsa yaptığı işin güven duygusuna muhtaç bir vatandaş gibi ben de tapu dairesine gidebilirim. K. Atatürk.” Bu tür sözlerin vereceği moral desteğine hepimiz gibi Cumhuriyet okurlarının da ihtiyacı var bence.
İlhan Abi’nin yazısını okurken biraz moralim bozuldu çünkü. Gerçekten korkuya kapıldım. Şöyle demiş:
“Molla, Ankara’da 31 Mart provası yapıyor.. İrtica sürüyor; demokrasi adına başkentin sokaklarında fink atıyor; kadınlarımız tesettüre uygun adımlarla gösteriye katılıyorlar; kara kalabalık arasında Derviş Vahdeti’nin ve Said-i Nursi’nin gölgeleri bir görünüp bir kayboluyorlar.”
“İrtica ile demokrasi birbirine taban tabana zıt olduklarından, birinin var olduğu yerde ötekinin yok olması doğal sonuçtur.. Tarikatla, cemaatle, medreseyle, tekkeyle, camiyle, imamla, müezzinle, şeyhle, ilahiyatla, yobazla, mollayla demokrasi olsa, Osmanlı’da çoktan olurdu... Müslümanlık dünyasında bunların tümü doksan dokuzluk tespih gibi şıkır şıkır... Ama oralarda demokrasi yok!..”
Yazı, 1 Ağustos 1997 tarihli. Yani 28 Şubat’tan beş ay sonra.
Kahraman ordumuzun tüm demokratik çabalarına rağmen irtica hâlâ fink atıyorsa, halimiz gerçekten kötü.
Yıllar önce Cumhuriyet “Tehlikenin farkında mısınız?” diye bağırıyordu. Değilmişim. Farketmemişim. Bir düşünün, yetmiş milyonluk bir yığın! Hepsi cahil ve bilinçsiz! Hepsi karanlığa açık! Ne halt edeceğiz yahu? Bu kadar cehaletle, bu kadar karanlıkla başa mı çıkılır!
İlhan Abi ve Cumhuriyet’in demokrasi uğruna verdiği mücadeleyi takdir etmemek, cahil yığınlara karşı sürdürdükleri demokrasi kavgasına hayranlık duymamak elde değil!