Said Nursi’nin mektubunu İhvan-ı Müslimin’e götüren kişiydi
İnna lillah ve inna ileyhi raciun... Vefat eden Ahmed Ramazan Ağabey, mektubu anlatmıştı
Ahmet Bilgi’nin haberi:
RİSALEHABER-Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden, Son Şahitler’den Ahmed Ramazan Ağabey vefat etti.
1927 Malatya doğumlu olan ve uzun yıllardır Medine’de yaşayan Ahmed Ramazan Canbek Ağabey, dün Bursa’nın İnegöl ilçesinde Hakkın rahmetine kavuştu.
Cenazesi bugün ikindi namazını müteakip Bursa İnegöl Çimen Camii'nde kılınacak namazın ardından defnedilecek.
Yaklaşık 70 yıldır yurt dışındaki iman hizmetleriyle ilgilenen Ahmed Ramazan ağabey, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Mısır’daki İhvan-ı Müslimin’e (Müslüman Kardeşler) gönderdiği mektubu götüren kişiydi. İhsan Kasım Salihi’nin Risale-i Nur’u tanımasına vesile olan ağabey, aynı zamanda Suriye’de öldürülen alim Ramazan El Buti’nin kayınbiraderiydi.
DÜNYANIN HER TARAFINDAKİ TANINMIŞ ŞAHSİYETLERE RİSALE-İ NUR İÇİN YAZDI
Ağabeyler Anlatıyor kitaplarının yazarı Ömer Özcan, Ahmed Ramazan ağabeyle görüşmüş ve İhvan-ı Müslimin’le olan irtibatı sormuştu:
Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat kitabının ‘Hariç Memleketler’ bölümünde Ahmed Ramazan ismi üç yerde geçmektedir. Kitabın bu bölümünde Ahmed Ramazan ağabeyimizin Bağdat ve Şam’dan yazdığı veya onun vesile olduğu hizmetleri anlatan üç mektup vardır. Zira Ahmed Ramazan’ın hayatı hep hariç memleketlerde geçmiştir. Yurtdışında kaldığı yaklaşık 70 sene içinde, adı geçen mektuplar gibi yüzlerce mektubu dünyanın her tarafındaki tanınmış şahsiyetlere, İslam merkezlerine, Müslüman cemaat liderlerine Risale-i Nur’un neşri için yazmıştır. Bu mektuplar hep hizmetle, Risale-i Nur’un tanıtımıyla alakalıdır. Üstad Bediüzzaman ve ağabeylerle de daima irtibat halindedir.
ÜSTAD İHVAN-I MÜSLİMİN’E GÖTÜRMEM İÇİN BİR MEKTUP VERDİ
1951’de Büyük Doğu’nun neşriyat müdürlüğünden ayrıldıktan sonra, ikinci kere Emirdağ’a gittim ve Üstad’ı tekrar ziyaret ettim; “Üstadım ne yapacağım ben?” dedim. Dedi: “Bir mektup hazırlamışım, bunu Mısır’a İhvan-ı Müslimin’e götüreceksin.” “Peki, başüstüne” dedim ama Arapça bilmiyorum, para yok... Hatta bir arkadaş dedi ki: “Arapça bilmiyorsun, nasıl kabul ettin?” “Gideceğim! Üstad emretsin de, Allah’ın gönderdiği vazifeli bir şahsa yok diyemem” dedim. Neticeyi düşünmüyorum. Bir taraftan da mahkemeler var...
Üstad, İhvan-ı Müslimin’e verilmek üzere hazırladığı mektubu yanımda bir zarfa koydu ve kapattı. Mektup iki büyük kareli yapraktı. Zarfın üstünde isim ve adres yoktu. İhvanı Müslim’in kurucusu Hasan El Benna daha önce bir suikastla (1949) öldürülmüştü. Ben mektubun içini görmedim ama ya nasihat veya taziye mesajıydı diye düşünüyorum. İkisinden birisi...
Üstad’a, “Hakkımda açılmış dokuz dava var, ben aranıyorum, pasaport alamam” dedim. “Alacaksın” dedi. Müracaat ettim, bir haftada verdiler. Polisler bir odada benim ifademi alıyor, bir odada da pasaport veriyorlardı...
Neyse pasaportu aldım, gittim Suriye’ye. Önce Halep’e, oradan Şam’a geçtim. Halep’te Şeyh Zeynel Abidin vardı, Üstad ona selamımı götür demişti. Şeyh Zeynel Abidin Üstad’ın eski arkadaşlarındandı. Türkiye’den Halep’e firar etmişti. Zeynel Abidin’le beni görüştürmediler. “Ayağı kırıldı kimseyi kabul etmiyor” dediler. Şam’da bir de Üstad’ın ablasının kocasının kardeşi vardı; Molla Abdulmecid. Onunla görüştüm.
Bağdat’a geçtim, altı ay kadar kaldım. Orada Vakıflar Umum Müdürü ile tanıştım. Aslı Rizeli. Babası Subay olarak gitmiş; orada doğmuş, büyümüş ve kalmış. Bir müddet o müdürün yanında çalıştım. Çünkü Kahire’ye gidecek kadar param yoktu. Ancak güvertede gidecek kadar bir para biriktirdim. Önce Beyrut’a gittim, oradan da vapurla Kahire’ye geçtim.
(Ahmed Ramazan ve Ömer Özcan)
KAHİRE’DE ÜSTAD’IN MEKTUBUNU İHVAN-I MÜSLİM’İN REİSİ’NE VERDİM
Kahire’de Türk talebelerinden İhvan-ı Müslimin’in merkezi nerede diye sordum. “İhvan-ı Müslimin’in merkezi yakıldı, yeni bir merkeze geçtiler, onu da biz bilmiyoruz” dediler. Neyse ben bir caddede yürürken yolun karşı tarafında İhvanı Müslimin’in kurucusu Hasan El Benna’nın damadı Said Ramazan geçiyormuş, o beni gördü. Nasıl tanıdı beni? Ben Büyük Doğu’da çalışırken Türkiye’ye gelmişti on-on beş günlüğüne. On gün beraberdik hep. Kendisini dolaştırıyordum. Hasan El-Benna 1949’da bir suikastla öldürülünce, o yerine geçmişti. Fakat İhvan-ı Müslimin’in büyükleri bir genç nasıl reis olur diye çekemediler onu. Hoca değildi aslında, ama kendisini yetiştirmişti. İslam memleketlerine gidemiyordu. Abdunnasır, ona da düşmandı.
Said Ramazan İstanbul’da iken bir gün dedi ki: “Bana bir Cuma hutbesi verdirseler?” Türkçe bilmiyor, Arap. Fakat çok heyecanlı bir gençti. Bir gün Diyanet İşleri Reisi Ahmed Hamdi Akseki gelmişti İstanbul’a. Bir misafir geldiğinde Süleymaniye’de Nazif Çelebi’nin evinde (şimdi Suffa Vakfı’nın olduğu bina) toplanıyorduk biz. Ben de gittim o gece. Orada Ahmed Akseki’ye: “Böyle bir zat geldi, bir Cuma hutbesi istiyor” dedim. “Tamam, Fatih’te yapsın” dedi. Cuma hutbesini yaptı, fakat millet öyle anlıyor ki, kalpten çıkıyor çünkü. Hatip, hem de nasıl hatip ama... Hutbeyi, Mustafa Runyon vardı, tercümesini o yapıyordu. Bir de Salih Özcan vardı.
İşte o vesile ile İstanbul’da tanıştığımız Said Ramazan Kahire’de beni yolda gördü. İhvan’ın yeni merkezi için bazı arkadaşlarıyla tefrişat alışverişine çıkmışlarmış meğer. Onları bıraktı, beraber yeni merkeze gittik. Orada Üstad’ın mektubunu verdim kendisine. Mektubu benim yanımda açmadı. Oturduk sohbet ettik. Sene 1951.
*Said Ramazan ismi Emirdağ Lâhikası’nda Salih Özcan ağabeyin bir mektubunda şu şekilde geçmektedir:
“Ali Ekber Şah'ı, Said Ramazan'ı, Abdurrahîm Zapsu görmüş; Pakistan'da çok hürmet etmişler. Üstadımız yerine ellerini öptüler, duanızı rica etmişler. Seyyid Sâlih”
TARİHÇE-İ HAYAT’TA AHMED RAMAZAN İSMİ
Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat kitabında üç yerde Ahmed Ramazan ismi geçmektedir. Ahmed Ramazan ağabeyimizin yazdığı veya onun vesile olduğu hizmetleri anlatan mektuplar şöyle:
Pâkistan'daki Nur Talebelerinin Üstad Said Nursî'den İstedikleri Mesaj Münasebetiyle, Irak'taki Bir Nur Talebesinin Gönderdiği Mektub:
Bundan bir kaç gün evvel, Pâkistan'da talebeler konferansı vardı. Hazret-i Üstaddan bir mesaj istemişlerdi ve bunun tarihî bir tesiri olacaktı. Haber aldık ki; Salih, Nur Talebeleri namına bir mesaj göndermiş. Sizlere de yazmışlar ki, acele Hazret-i Üstada bildirirsiniz... Konferansta, Hazret-i Üstad ve Nurlar çok methedilmiş. Komünistler tarafından itirazlar yapılmış. Fakat reis hepsini reddetmiş. Hazret-i Üstadın fotoğrafları teşhir edilmiş. Yakında Nur ve Nura ait uzun ve resimli bir yazı ile bir mecmua çıkaracaklarmış. Sonsuz selâm ve dualar.
AHMED RAMAZAN
(Tarihçe-i Hayat 729)
***
Washington'daki İslâm Cemiyetinin ve İslâm Kültür Merkezinin Genel Sekreteri Dr. Muhammed Habilullah'dan, Irak'taki Nur Talebesi Ahmed Ramazan'a Gelen Mektub:
Washington İslâm Kültür Merkezine hediye etmek lûtfunda bulunduğunuz Bediüzzaman Said Nursî'nin "Hutbet-üş-Şamiye" ve "Risale-i Nur Mizanları" adlı kitablara mukabil halis teşekkürlerimin kabulünü rica ederim. Tekrar tekrar teşekkürlerimi arzeder, iyi ve saadetli günler dilerim.
İslâm Kültür Merkezi Genel Sekreteri El-Muhlis
Dr. MUHAMMED HABİLULLAH
(Tarihçe-i Hayat 737)
***
Yunanistan'da Risale-i Nur'un Neşriyatını yapan Ve Yüzlerce Nur Talebesi Yetiştiren Bir Zâtın, Türkiye'deki Nurcu Kardeşlerine Yazdığı Mektub:
Din ve İmana Hâdim (hizmet edici), Şirk ve Küfrü Hâdim (yıkıcı) Pek Aziz Kardeşlerim, (Abdullah, Hüsnü, Abdülkadir, Mehmed ve Süleyman Nurdaşlarım)
Saniyen: Gönderilmesine lûtfettiğiniz "Hutbe-i Şamiye", "Şekva" ve sair mahkeme kararı ile mektublar melfufatını alarak fevkalhad memnun oldum. Bunun cevabını vermek üzere iken, Kerkük'ten Ahmed Ramazan kardeşimizden gönderilen "Sözler Mecmuası"nı aldım. Onun için de bînihaye tahassüslerle meşhun-u mesâr oldum. Ona da şimdi sizinle beraber teşekkür babında mektub yazıyorum. Bu memnuniyet ve teşekkürlere dahi cemaatimizin bütün efradı iştirak ederek hepinizi selâmlar ve aziz Nurdaşlariyle kardaşlanırlar.
HÂFIZ ALİ
(Tarihçe-i Hayat 737)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.