Said Nursi'nin önünde iki engel var: Biri Nur talebeleri
Prof. Dr. İshak Özgel: “Türkiye’de Said Nursi ilmi çevrelerde hak ettiği şekilde ele alınamıyor. Bunun iki manisi var. Birisi Risale-i Nur talebelerinin..."
İzlenme: 3898
Benzer Videolar
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
"Talebeliğin hâssası şudur ki yazılan Sözler'e kendi malı gibi sahip olmalıdır. Kendisi telif etmiş ve yazmış nazarıyla bakıp neşrine ve ehil olanlara iblağına çalışmaktır." Bu hal, sureten inhisar gibi görünse de Üstadımız tarafından talebeliğin şartı olarak ortaya konmuştur. O sözde "ilmi çevreler" Risale-i Nur'u okumuyorlarsa, Üstadı anlama ihtiyacı hissetmiyorlarsa bunun mesuliyetini nur talebelerine nasıl yüklersiniz? Yahu Bediüzzaman'ı ve eserlerini bütün dünya konuşurken, merak edip de araştırmayan, okuyup anlamaya çalışmayan nasıl "ilmi çevre" olur. 21. Yüzyılda cephaneliğinde sadece ok, yay ve kılınç bulunduran askeri topluluğa ordu denebilir mi? O ilmi çevreler(!) malesef ünvanlarının arkasına sığınmış, kendi hallerinden bihaber, naehil bir çok eşhasla dolu...
Yanıtla (1) (0)Çok isabetli bir yorum. Rabbim önce bizleri bu yanlıştan rahmetiyle kurtarsın ve diğer zumümreyide halâs eylesin. Âmînnn, âmînn, âmîn. Kardeşlerim FÎEMÂNİLLAH.
Yanıtla (1) (0)Risale-i Nur, Kur’anı anlama ve Kur’ana göre yaşamada cihansumul ve külli hizmetlere vesile olacak en kapsamlı ve en etkili bir külliyattir. Muhtevasında en onulmaz hastalıklara bile çare olacak derecede tesirli ilaçları olan muazzam bir eczahane gibidir, her dertliye deva sunar, her yaraya merhem olur. Hal böyleyken, ancak, “Nurcular” in çoğu Risalelerin bu harika haline “alıştık” olmuşlar, kendileri bu Kur’an deryasından çokça istifade ettikleri halde, dışarıdaki açların, hastalarına, yoksulluk çeken biçarelerin sıkıntılarını tam bilmezler, hissedemezler. Çoğu Nurcular kendileri okur, kendileri anlar, kendileri yazar, kapalı devre radyo istasyonu gibi, çok güzel yayınları olmakla birlikte, kendileri söyler kendileri dinler tarzda bir hayatı yaşamaktadırlar. Bazıları onlar için Said Nursi’nin mirasyedi yaramazları diye yakıştırmada bulunurlar. Diyeceğim o ki, Nurcular bu büyük manevi serveti Cihana tanitmada yeterince çalışmazlarsa bu vazife ellerinden ALINIR ve başkalarına verilir.
Yanıtla (1) (0)Allah razı olsun. Bu manalar doğrudur diye nacizane zannediyorum ama burada ifade edilmemiştir veya belki eksik kalmış olabilir. Nacizane zannımca şu noktalarda ehemmiyetli.
Yanıtla (1) (1)Risale-i Nur'ların muhafazası ve devamı içinde çekirdek ve tohum hükmünde olan Talebelerin varlığının devamı elzemdir.Buğün ehl-i sünnet vel cemaat olan her topluluk ve kuruma ihtiyaç vardır,bundan sonra da devam edecektir muhtemelen. Ancak ehli sünnet vel cemaat olan hiçbir topluluk veya kurum,veya vakıf (buna diyanette dahildir.Diyanette bir topluluktur.+1 noktası bugün meşru otoriteye tabiidir.) birbirinin aleyhine hareket etmemeli. Gıybet in içtimai hayatımızdaki yeri çok hassas. Naehilllerin yahut ulu orta yerlerde isim ,hedef, topluluk belirterek yapılan toplu gıybetler yalnızca münafıkların işine yarıyor.Bir hata varsa isim vermeden.
Adem Peygamber'den beri (selam olsun ona)iki taraf var en nihayetinde. Marjinal ve başına buyruk hareketlerde en fazla İslam'a zarar veriyor...(en doğrusunu Allah bilir)
Risaleler orda kimse inhisar altına alamaz, umumun malıdır, inhisar altına almaya kalkanları ve eksik görenler kendine güvenenler mubareze meydanına çıksınlar müdafaa ve iddia makamına geçsinler kim engel olabilirki, ayrıca geçen gidenlerin nurculara vurmasına gerek ve hakları yoktur. Acziyet ve caresizlik his edenler bir suçlu ve vuracaklari yer ararlar, beyhude çaba, er meydanı açık hakka ve güzelliğe muheyya ve aşık olan, sonsuz hakikat ve marifet deryası açıktır.
Yanıtla (2) (0)