Said Nursi'ye göre ayakkabı fırlatma

Said Nursi'ye göre ayakkabı fırlatma

Mustafa Özcan, ABD Başkanı Bush'a ayakkabı atılmasını Bediüzzaman'ın sözleri ile nasıl yorumladı?

Risale Haber-Vakit Gazetesi Yazar Mustafa Özcan, ABD Başkanı Bush'a ayakkabı atılmasının münferit bir olay olmadığını maşeri vicdanı temsil ettiğini yazdı.

"Müslüman öfkenin kökenleri" başlıklı yazısında Mehmet Akif'in “Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum/Kesmeye gelir belki, çekmeye asla gelmez boynum." mısralarını hatırlatan Özcan, "Müslüman koyun ahlaklı değildir ve sürü psikolojisinden uzaktır. Kitle psikolojisi genellikle koyun psikolojisi gibidir. Boynu daima öne eğiktir. Bununla birlikte, Müslümanın boynunun kıldan ince olması hakikat karşısındadır. O batıl karşısında ise dimdik ve kılıçtan daha keskindir. Kolektif Müslüman refleksi bunu zaman zaman ve hiç beklenmedik anlarda ortaya koyar. Bush ile Maliki'nin Bağdat'ta birlikte basın toplantısı düzenledikleri bir sırada kutsal öfke ile galeyana gelen Bağdadiye Kanalı muhabiri Muntasır Ez Zeydi'nin pabuçlarını ve ayakkabılarını ikisini birden Bush'a fırlatması gibi" dedi.

Olayın münferit bir hadise olmadığına dikkat çeken Özcan, "Olayın akabinde Iraklılar bir bayram havasında ve ihtifallerle bu meş'um değil meymun olayı kutlamışlardır. Demek ki o maşeri vicdanı temsil ediyor. Amerikalı avukatlar da aynı şekilde Bush'un onurunun ve burnunun sürtülmesinden dolayı çok memnun olduklarını ortaya koydular. Kutsal öfkeyi ve bunun ayakkabı fırlatılması refleksine dönüşmesini herkes kendisine göre kutsadı" şeklinde yazdı.

Bıçak kemiğe dayandığında Müslümanın görevini yaptığını ve refleksini gösterdiğini belrten Özcan, "İşte burası bıçağın kemiğe dayandığı ve kutsal öfkenin feveran ettiği andır. Kaynama ve taşma noktasıdır. İşte bu noktada ez Zeydi ayakkabılarını Bush'a fırlatmıştır" dedi.

Bush gibilerin Müslümanları öfkelendirdiğini vurglayan Özcan, konuyla ilgili Bediüzzaman'ın görüşlerini aktardı. Özcan yazısını şöyle sürdürdü:

"Bu kutsal öfkenin dahildeki nedenlerini anlatan Bediüzzaman bunu hadisat-ı azime olarak belirliyor. Irak'ın işgali küçük bir hadise midir? Bediüzzaman'a kulak verelim: "Evet, bugün tarih-i âlemde hiçbir nesil, şecere ile ve senetlerle ve anane ile birbirine muttasıl ve en yüksek şeref ve âli hasep ve asil neseple mümtaz hiçbir nesil yoktur ki, Âl-i Beytten gelen seyyidler nesli kadar kuvvetli ve ehemmiyetli bulunsun. Eski zamandan beri bütün ehl-i hakikatin fırkaları başında onlar ve ehl-i kemâlin namdar reisleri yine onlardır. Şimdi de, kemiyeten milyonları geçen bir nesl-i mübarektir. Mütenebbih ve kalbleri imanlı ve muhabbet-i Nebevî ile dolu ve cihandeğer şeref-i intisabıyla serfirazdırlar. Böyle bir cemaat-i azîme içindeki mukaddes kuvveti tehyiç edecek ve uyandıracak hâdisât-ı azîme vücuda geliyor. Elbette o kuvvet-i azîmedeki bir hamiyet-i âliye feveran edecek ve Hazret-i Mehdî başına geçip tarik-i hak ve hakikate sevk edecek. Böyle olmak ve böyle olmasını, bu kıştan sonra baharın gelmesi gibi, âdetullahtan ve rahmet-i İlâhiyeden bekleriz ve beklemekte haklıyız..." Hakşinas olan Müslümanlar kolay kolay öfkelenmez. Öfkelendiğinde de sillesinin devası yoktur. Bir anonim ifadede dillendirildiği gibi: Hakkın sillesinin sedası yoktur, bir vurdu mu devası yoktur