Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Atatürk, Bedîüzzamân Saîd Nûrsî Hazretleriyle Görüştü Mü?

Günlerden Çarşâmba, 19 Ekim 2022; üniversitede odamdayım.

Odamın, sessizliğini çok seviyorum. Bu sessizlikte bir şeyler üretmek, beni mutlu ediyor.

Yine, üretim yaptığım günlerden bir gün… Öğrencilerim için yeni bir ders kitâbı yazmakla meşgûlüm. O rahatlatıcı sessizliğin içinde, telefonuma gelen mesâjın bildirim zili, beni kendine çekiverdi.

Mesâj; beni gülümsetmiş ve içimi, sıcaklıkla sarmıştı. Çünkü; mesâj, çok sevdiğim değerli bir dostumdan geliyordu. Hemen açıverip, okudum.

Dostumun mesâjı; beni, geçmişe, 1980’li yıllara doğru götürdü. Mesâjında, bir hâtırasını anlatmaktaydı:

  • Bursa’dan; Bolvadin, Serinkent, Isparta, İslâmköy, Barlâ ziyâreti yapmıştık. Rahmetli Bayram Yüksel ağabeyi, o gün gördüm ve Isparta’da tanıtım. Kore savaşına nasıl gittiğini ve Muazzez Üstâdımızın:

Japon Başkumandânı benim dostumdur” deyip beş takım Risâle-i Nûr Külliyâtını göndermesi hâtırasını, o gün anlatmıştı.

Rahmetli Bayram Yüksel ağabeyi devâmla, şunları da anlattı:

“Atatürk; Üstâdımızı, Isparta’da makâmına getirtiyor. Sehpânın üstünde Kur’ân-ı Kerîm, açık bir şekilde duruyor. Kur’ân-ı Kerîm’den, merâk ettiği bir meseleyi, Üstâdımıza soruyor. Üstâdımız da kendisine; gerekli şekliyle, yeterli cevâbı veriyor.”

Sevgili dostum; olâyı dahâ da ayrıntılı bir şekilde yazmış ve beni, 1983-1984’lü yıllara götürmüştü. Üstâdımızın has talebelerinden rahmetli Bayram Yüksel ağabeyin, Adapazarı’ndaki Tozlu Medresesine geldiği o yıllar arasındaki günlerden birinde, bu hâtırasını anlatmış ve dostumun yazdığı hâtıranın aynısını bizzât işitmiştim.

Unutmuş olduğum; yaklaşık 40 sene önceki bu hâtırayı, bu kadâr ayrıntılı hatırlamasına şaşırârak:

  • Ağabey; bu hâtırayı, bizzât sen mi duydun yoksa sana anlatıldı mı? Ayrıca; hâtıra, tamı tamına böyle mi?

diye sordum:

  • Evet hocam; bir grup hâlinde, Bursa’dan Isparta’ya gitmiştik. Bizzât ben; rahmetli ağabeyden, böyle işittim ve bu hâtırayı, grupta olân diğer arkadaşlar da işitip şâhit oldular.

Bedîüzzamân Hazretleri hayâtta iken kendileriyle berâber kalmış talebelerinin; Bedîüzzamân Hazretleri hakkında bir söz söylerken, ne kadâr dikkâtli ve titiz davrandıkları, bir yanlış yapmamak için titredikleri herkesçe malûmdur. Rahmetli Bayram Yüksel ağabey de bunu söylediyse (ki sözlerini bizzât ben de işittim) görüşme hâdisesi doğrudur.

Öncelikle şu iki husûsta anlaşmamız lâzım:

  1. Hâtıralar; târihlerin yazımında, çok genişçe yer alır. Bu nedenle, küçümsenemez değerdedirler. Târihî gerçeklerin açıklanması sırasında; hâtıraların, önemli yardımları dokunur. Hâtıra; târih değilse de târihe yardımcıdır. Devirlerin özelliklerini anlatan hâtıralar, o devrin târihini yazacaklar için önemli birer belge niteliğindedir.
  1. Bedîüzzamân Hazretleri hayâtta iken, kendileriyle berâber kalmış ve bizzât hizmetinde bulunmuş talebelerinden işitilen hâtıra; özellikle de kendilerinden işitildiyse, o hâtıra ya “tamâmıyla doğrudur” ya da “mânâ itibâriyle” doğrudur. Yâni o hâtıra doğrudur ama bâzı düzeltmelere ihtiyâç olâbilir.

Hâtıraları değerlendirirken, elbette ki; târihin akış mantığına, târihî belgelere ve ilgili diğer hâtıralara da dayanarak yol alacağız. Fakat yukarıdaki husûsları kabûl etmeyen okuyucumuz; yazımızı okumayı, burada bitirerek sonlandırmalıdır. Çünkü bundan sonraki tüm gerçekleri, bu iki temel üzerine binâ edeceğiz.

“Bu hâtıraya, internet üzerinden de bir baksam, başkalarının da nakîlleri var mı acabâ?” diye araştırmaya koyulu verdim.

Konuya dalınca; ders kitâbı üretimimiz, geçici olârak, bir tarafta kalıverdi tabii...

Hâtıranın birebir aynısını bulamadım; ama benim de duyduğum, benzer, farkı hâtıralar vardı.

İşin içine girivermiştik bir defâ; hâtıra, beni alıp götürüverdi. Araştırmalarımda elde ettiğim dokümânları bir araya getirdiğimde; Atatürk ile Bedîüzzamân Hazretlerinin dört zamân diliminde görüştüklerini tesbît ettim;

  1. Benzer hâtıralardan biri:

Elazığlı Mehmet Sarıkamış ağabeyin, rahmetli Diyarbakırlı Dişçi Kadri Mermutlu ağabeyden dinlemiş olduğu, Muazzez Üstâdımızın birinci talebelerinden rahmetli Hulûsî Yahyagil ağabeye âit hâtıradır.

  1. Bir diğeri benzer hâtıra:

Akrebin Kıskacında” isimli kitâpta yazılan ve rahmetli Diyarbakırlı Askerî Yıldız ağabeyin anlattığı hâtıradır.

  1. Herkesçe mâlûm olân; 9 Kasım 1922 ilâ 17 Nisân 1923 târihleri arasında, Ankara’daki görüşmeleridir.
  1. Mustafa Armağan Beyin ilettiği târihî bir bilgidir. Mustafa Armağan Bey şöyle anlatmaktadır;

“Mustafa Kemal ile Saîd Nursî; ilk olârak, 1916’da Kafkas cephesinde karşılaşmış olâbilirler. Zîrâ, Bedîüzzamân gönüllü Milîs Alayı’nın başında, Mustafa Kemal ise 16. Kolordu Komutânı olârak, aynı cephede, Ruslara ve Ermenilere karşı savaşmışlar.”

Son iki görüşme; Bedîüzzamân Hazretlerinin, 1926 yılı mart ayı başlarındaki sürgününden önceki yıllara âit görüşmelerdir. Dolâyısıyla; son iki görüşme, ağabeylerin bize ilettikleri hâtıralar ile alâkalı değildir.

Bu durumda; Atatürk ile Bedîüzzamân Hazretlerinin, Isparta veyâ Barlâ’da görüşmelerine âit, birbirlerinden bâzı değişiklikleri olân fakat pek çok ortak noktaları da bulunan üç hâtıra bulunmaktadır:

  1. Rahmetli Hulûsî Yahyagil Ağabey’den nakledilen hâtıra,
  2. Akrebin Kıskacında” isimli kitâpta yazılan ve rahmetli Diyarbakırlı Askerî Yıldız ağabeyinden nakledilen hâtıra.
  3. Rahmetli Bayram Yüksel Ağabeyin anlattıkları hâtıra (ki bunu bizzât ben de dinlemiştim),

Belki daha başka hâtıralar da vardır (varlığı söylenmektedir de). İlk iki görüşme, en çok dile getirilen hâtıradır. Son hâtıra ise; benim de bizzât dinlediğim ve doğruluğuna güvendiğim dostumun, bana ilettiği hâtıradır.

Burada şunu itirâf etmeliyim:

Sıralamadaki son hâtırayı; Bedîüzzamân Hazretleri hayâtta iken kendileriyle berâber kalmış has talebelerinden, rahmetli Bayram Yüksel ağabeyin bizzât kendinden dinlemiş olmasaydım, bu çalışmaya girişmeyecektim. Çünkü ilk ikisi ve duyduğum diğer hâtıralar; bir nevi, hâtıranın hâtırası durumunda olân hâtıralardır. İlk iki hâtırayı ise; yukarı yazdığım mesâj ve bizzât rahmetli Bayram Yüksel ağabeyden benim de dinlediğim, hâtıra ile örtüştüğü için ele aldım ve “belki bir sonuca varırım” diye, çalışmaya koyuldum.

Ele alacağımız hâtıraların, üçünde de farklı olân noktâlar:

  • Olâyın; günün hangi zamân diliminde gerçekleştiği,
  • Olâyın, kimle veyâ kimlerle berâber gerçekleştiği,
  • Olâyın, nasıl gerçekleştiği,
  • Olâyın, nerede gerçekleştiği,
  • Olâyın, gerçekleşme şekli.

Ortâk olân noktalar:

  • Olây, Isparta veyâ Barlâ’da geçmiştir.
  • Bedîüzzamân Hazretlerine; Atatürk tarâfından, Kur’ân-ı Kerîm’den sûre ve âyet sorulmuştur.
  • Bedîüzzamân Hazretleri, gerekli şekliyle, yeterli cevâbı vermiştir.

Ortâk noktâları da göz önüne alarak, yola devâm ederken şu noktâlara dikkât etmemiz gerekmektedir:

  1. Atatürk, 1938 yılında kadâr yaşamıştır.
  2. Bedîüzzamân Hazretleri; 1927 ve 1934 yılları arasında, Isparta’nın Barlâ köyünde, her an göz altında tutulup hakkında anlık istihbârî raporlar verilir bir yaşayış içinde zorla ikâmet ettirilmiştir.

1926’da Hükümet Tarafından
Barla’ya Sürgün Edildiğinde
İlk Olarak Kaldığı
Muhacir Hafız Ahmed’in Evi

Bu durumda 1927 ilâ 1938 yılları arasını araştırmamız gerekmektedir. Öncelikle, şu soruların cevâplandırılması gerekmektedir: Atatürk;

  1. 1927 ilâ 1938 yılları arasında, Isparta’ya gelmiş midir?
  2. Isparta’ya gelmiş ise kaç defâ gelmiştir?
  3. Barlâ veyâ civârına geldiğine dâir bir bilgi var mıdır?

Araştırma sonucunda; Atatürk’ün, Isparta şehri ve civârına, 06.03.1930 târihinde geldiğini ve 1938 yılına kadâr da bir dahâ gelmediğini görmekteyiz.

06.03.1930 tarihindeki sââtleri de incelediğimizde şu bilgilere ulaşıyoruz:

Atatürk; 06.03.1930 târihinde ve sâât 11:30’da karayolu ile Isparta’ya girmiş, sâât 12:30’a kadar hep halk ile berâber olmuş ve 12:30’da öğlen yemeği yedikten sonra, 13:00’da Burdur’a gitmek üzere, Isparta’dan yine karayolu ile ayrılmıştır. Tüm gün; gündüz, halk arasında ve herkesin gözü önünde, âşikâr bir şekilde geçmiştir.”

Hâtıralarda; görüşmenin, “gece” veyâ “sabahın erken sââtlerinde” olduğu belirtilmektedir. Oysâ, Atatürk; Isparta’da, 11:30 ilâ 13:00 sââtleri arasında gündüz gözünde bulunmuştur.

Bu bilgiler çerçevesinde; “Atatürk, Bedîüzzamân Hazretleri ile görüştü ise; bu olâyın, Isparta şehrinde gerçekleşmiş olmâ ihtimâli, imkânsız derecededir” diyebiliriz.

Peki o zamân, hâtıralara göre; Atatürk, Bedîüzzamân Hazretleri ile görüştü ise bu görüşme, ne zamân ve nerede gerçekleşmiş olâbilir?

Cevâbı bulabilmek için araştırmamıza; 06.03.1930 târihindeki, 11:30 ilâ 13:00 sââtlerinden geriye doğru sararak devâm etmemiz gerekecektir. Bu târih ve sââtlerden önce; Atatürk’ün nerede olduğu, bizi doğru bilgiye götürecektir.

Araştırmalarımızı bu yöne çevirdiğimizde gördük ki; Atatürk, bu târih ve sââtlerden önce 06 Mart 1930 günü, gece sâât 02.00 dolâylarında, Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunmuştur. 06 Mart 1930 günü, gece sâât 02.00’dan önce ise ne Isparta şehrinde ne de şehrinin civârında bulunmamıştır.[1]

Atatürk, Bedîüzzamân Hazretleri ile görüştü ise; târih ve sâât sıralaması içinde görüşmeye en uygun;

Târih : 06 Mart 1930,
Sâât : Gece 02:00,
Yer : Eğridir’dir
.

1927-1934 Yılları Arasında
Burdur ve Isparta’da
Demiryolları Henüz Yoktu. 1936’da Yapıldı.
Bu Şehirlere Karayollarıyla Gidilmiştir.
Eğirdir Demiryolları İse 1912’de Tamâmlandı.

O zaman şöyle bir soru dahâ akla gelmektedir:

Antalya’yı hedef edinen Atatürk; daha rahat dinlenebileceği Isparta’dan önce, haritaya göre, sapa ve uç bir nokta olân, Eğridir’e neden gitti? Atatürk’ün; gece yarısı, küçük bir yerde, küçük bir istasyonda ne işi vardı?

  1. Sağlık sorunları nedeniyle Eğirdir’e geldi!..” diyenlere, kaynaklar; “bu sözler tevâtürden öte geçmekte, çünkü Atatürk’ün; en sağlıklı, en verimli olduğu yılların, 1930’lu yılların başlarıdır” diye cevâp verilmektedir.
  1. İzmir’den sağlıklı bir şekilde yola çıkan Atatürk’ün; nedeni bilinmeyen bir şekilde, Afyon iline bağlı Dinâr ilçesi Sütlaç istasyonunda “nefes darlığı” geçirerek rahatsızlanmış olduğu, doktorların da müdahâlesi ile çok kısa zamân içinde düzelmiş olduğu, kendisinin birâz dinlemesi gerektiği ve bunun için de göl havasının iyi geleceği düşüncesiyle Eğridir’e yönlendirilmiş olduğu bildirilmektedir.

Cevâp:

  • Atatürk’ün, o an hastalandığı doğru olâbilir. Fakat kısa zamânda iyileştiği gibi kendisinde, herhangi bir hastalık emâresi olmadığı da kaynaklarda bildirilmektedir. Bu nedenle; dahâ kısa yol olân, Isparta’ya gidilmemesi düşündürücü…
  • Eğer, göl havası tavsîye edilmiş ise; bunun için Burdur daha ideâldir. Burdur’da da göl bulunmakta ve gidilmekte olân yol itibâriyle, Burdur Eğridir’den de daha yakındadır.
  • Hem Burdur; gidilecek rotâda olduğu için de Burdur’un tercîh edilmesi gerektiği daha mantıklıdır.
  • Atatürk, hastalandıysa; o dönemde, elektriğin olmadığı ve soğuğun çetin olduğu ücrâ, sapa, küçük olân Eğridir gibi bir yer mi, yoksa bir şehir olân Isparta veyâ Burdur mu tercih edilir.

Bütün bunlara rağmen; hiçbir kasıt ve plânlama olmadan ve âni bir karar ile Eğridir’e gidilmesi tavsîye edilmiş ise; oraya kadâr gelmişken, kesinlikle merâk etmekte olduğu, Bedîüzzamân Hazretleriyle neden görüşmek istemesin?

Atatürk’te başta olmak üzere, o zamân ki hükümetin; direkt Ankara’ya bildirilmek üzere, Bedîüzzamân Hazretleri hakkında; günlük raporlar istendiği ve buna çokça ehemmiyet verildiği arşivlerden, mahkeme kayıtlarından, Polis ve Jandarmanın Ankara’ya bildirimlerinden, Bedîüzzamân Hazretlerine çektirdikleri eziyet ve çilelerden bilinmektedir.

Bedîüzzamân Hazretlerini, öylesine merâk ediyorlardı ki gelen rapor ve bildirimlere kânî olâmayıp, fotoğrafının da çekilerek direkt Ankara’ya gönderilmesi istenmiştir. Bedîüzzamân Hazretleri de fotoğrafının çekileceğini öğrenince; hâlâ dimdik ayakta ve sağlıklı olduğunu bildirmek için tıraş olmuş, daha heybetli gözükmek için de orada bulunan yorganları sırtına almış ve İslâmiyet’ten hiçbir tâviz vermediğini göstermek için de başına sarığını sarmıştır.


Hükümetin isteği üzerine çekilip Ankara’ya gönderilen ve
Bedîüzzamân Hazretlerinin Tıraş Olup
Dahâ Heybetli Gözükmek İçin Yorganları Sırtına Aldığı,
İslâmiyet’ten Hiçbir Tâviz Vermediğini Göstermek İçin de Başına Sarığını Sardığı
Barlâ’da Çekilmiş Fotoğrafı

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Barla’ya ilk geldikleri zaman hükümetin isteği üzerine çekilen ve Ankara’ya gönderilen fotoğrafı

İşte bu nedenlerden de dolâyı, Atatürk’ün;

  • Ankara’da kendisini tanıdığı,
  • Ne kadâr etkili ve derin bir âlim olduğunu anladığı,
  • Şeyh Saîd hâdisesinde; “eğer onlara destek olursa, çokça tesîrli olur” diye, doğu bölgesinden tamâmen uzaklaştırarak, ülkenin batısına ve orada da kuş uçmaz, kervân geçmez bir yer olân ve o zamâna göre ulâşımı çokça zor olân, hiçbir iletişim imkânının olmadığı Barlâ’ya sürgün ettiği,
  • Tüm bunlara rağmen de “belki, yine de bir şeyler yapar” diye hakkında, “an be an” bilgi ve istihbârât aldığı,
  • Yetmeyip, tatmîn olâmayıp, fotoğrafının da çekilerek, kendisine gönderilmesini istediği

Bedîüzzamân Hazretlerinin durumunu; hâlâ merâk ettiği ve buralara kadâr da gelmişken, bizzât kendi gözleriyle de görmek istediği düşüncesindeyiz.

Bu gâyet normâldi de...

Peki görüşme nerede geçekleşti?

  • Barlâ; Eğridir’e yakın olsâ bile (2022 yılında 23 kilometre) o zamânki imkânlara göre, gidilmesi çok zor bir yerdi; elektriğin olmadığı gecelerin zifiri karanlıkla geçtiği yer ve mevsimlerden de kış olduğu bir zamân... (Zâten, Bedîüzzamân Hazretlerini de o nedenle buralara kadâr sürgün etmişlerdi).
  • Denizli’den Eğridir’e trenle yolculuk yapmış birçok yerlerde durarak görüşmeler yapmış Atatürk’ün; bu yorgunlukla, gece sâât 02:00’de Barlâ’ya gideceği ihtimâlini vermiyoruz.
  • Üstelik, hiçbir hastalık emâresi yokken ve sağlıklı bir durumda iken; her ne olduysa, Afyon iline bağlı Dinar ilçesi Sütlaç istasyonunda “nefes darlığı” geçirerek rahatsızlanmıştır. Bu durumda Barlâ’ya mı gitmesi doğrudur, yoksa Barlâ’da bulunan Bedîüzzamân Hazretlerini Eğridir’e getirtmesi mi doğrudur.
  • O yıllarda; Barlâ’da ulâşım, ancak binek hayvanlar aracılığıyla veya yaya olârak yapılabilmekteydi. Atatürk, Eğridir’e gece sâât 02:00’da gelmiş ve sabah 10:00’da ayrılarak Kuleönü’den Isparta’ya gidecektir. Atatürk; Bedîüzzamân Hazretleri ile görüşmeyi plânlıyor idiyse, bunun daha kolây ve çabûk gerçekleşmesi için Bedîüzzamân Hazretlerinin Eğridir’e getirilmesi dahâ mantıklıdır. Hem bu yorgunlukta ve eğer doğruysa, hastalanmış olân birinin bir binek üstünde, o soğukta, zifiri karanlıkta ve zor şartlar altında Barlâ’ya gitme ihtimâli sıfıra yakındır.
  • Rahmetli Bayram Yüksel ağabeyden dinlediğimize göre de Atatürk, Bedîüzzamân Hazretlerini makâmına getirtmiştir.
  • Rahmetli Bayram Yüksel ağabeyden gelen hâtırada; görüşmenin, Isparta’da gerçekleştiği ifâde edilmektedir. Eğridir de Isparta’ya bağlıdır. Dolâyısıyla görüşme yine Isparta’da gerçekleşmiş olmaktadır.

Peki görüşmede kimler vardı?

Üç hâtırada da;

  • Isparta Vâlisi Ekrem Beyden,
  • Isparta Emniyet Müdüründen,
  • Araç kullanan şoförden

söz edilmektedir. O dönemde Barlâ’ya ulâşım olmadığından ve ulâşım, binek hayvanlar aracılığıyla veyâ yaya olârak sağlandığından, bir araç ve şoförden söz edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Üç hâtırada da görüşmede; Atatürk ve Bedîüzzamân Hazretleri ile berâber birinin dahâ olduğu belirtildiğine göre; bu kişi ya Vâli Ekrem Beydir ya da Emniyet Müdürüdür veyâhut da görüşmede hem Vâli Ekrem Bey vardı hem de Emniyet Müdürü vardı.

Çalışmaların toplâm netîcelerini; hep berâber göz önüne aldığımızda, hâtıraların anlatıldığı mânâdan ayrılmadan, şöyle bir kanâate varmaktayız:

  • Atatürk, “Bedîüzzamân Hazretleri hakkında, kendisinden devâmlı bilgi almakta olduğu, Isparta Vâlisi Ekrem Beye”, Bedîüzzamân Hazretleri ile görüşmek istediğini bildirdi.
  • Isparta Vâlisi Ekrem Bey, Bedîüzzamân Hazretleri ile ilgili bilgileri kendisine getirmekte olân Emniyet Müdüründen, Bedîüzzamân Hazretlerinin getirilmesini istedi.
  • Emniyet Müdürü; ya Barlâ’daki emniyet teşkilâtına, bir şekilde, haber vererek veyâ bizzât kendisi bir binek üstünde giderek, Bedîüzzamân Hazretlerini Eğridir istasyonuna getirdi.
  • Atatürk; Bedîüzzamân Hazretleri ile trende görüştü (Çünkü kaynaklar; Eğridir’e gelen Atatürk’ün, trenden hiç inmediği bildirilmektedir).
  • Atatürk; merâk ettiği Bedîüzzamân Hazretlerini, bizzât görmüş oldu.
  • Atatürk; Bedîüzzamân Hazretlerine, Kur’ân-ı Kerîm’den merâk ettiği, bir sûre ve âyeti sordu.
  • Bedîüzzamân Hazretleri de Atatürk’e, gerekli şekliyle, yeterli cevâbı verdi.
  • Hâtırada anlatılanlara göre, yarım sâât bile sürmeyen görüşmeden sonra; Bedîüzzamân Hazretleri, gece geç sââtlerde, tekrâren Barlâ’ya götürüldü.

Günler günleri kovâladı ve 19 Ekim 2022 Çarşâmba gününden 03 Aralık 2022 Cumartesi gününe kadâr, gece sâât 04:16’da tüm çalışmalarımızı İzn-i İlâhi ile bitirdik; yazımızı yazabilmeyi de Cenâb-ı Allâh nasîb etti. Elhâmdülillâh…

Şimdi, yine Rabbimin izniyle; öğrencilerim için yazmakta olduğum yeni ders kitâbına, devâm edebilirim herhâlde…

DİPNOTLAR:

[1] Çalışmamızda; daha gerilerden alarak, bu târihlere doğru giden kronolojide dahâ da ayrıntıya girdiğimizde, Atatürk;

  • 01 Mart 1930 târihinde Mareşâl Fevzi Çakmak’ın kızının düğünü için İzmir’e geldi, kendisine o gün hediye edilen Nâim Palas otelinde kaldı ve düğünün yapıldığı İzmir Karşıyaka Halkevi'nde düzenlenen bir baloya katıldı.
  • 05 Mart 1930 târihinde, saat 10. 30’da, Antalya'ya karayolu ile inmek üzere, İzmir’den özel beyaz vagonu ile yola çıktı.
  • 05 Mart 1930 târihinde, saat 15:00 Aydın’a geldi ve Aydın’da 10 dakika kaldı.
  • Aynı gün (05 Mart 1930 târihinde) Denizli’ye hareket etti ve Sarayköy üzerinden 18: 30’da Denizli’ye vardı ve Denizli’de yarım saat kaldı.
  • 06 Mart 1930 târihinde Denizli’den ayrılarak, Dinar, Keçiborlu’dan sonra tren Gümüşgün istasyonu üzerinden gece saat 02:00’de Eğridir’e geçti.
  • 06 Mart 1930 târihinde sabah saat 10:00’da Eğirdir'den Kuleönü'ne hareket etti.
  • 06 Mart 1930 târihinde sabah saat 11:00’de Kuleönü'ne geldi ve Isparta’ya karayolu ile geçti.
  • 06 Mart 1930 târihinde sabah saat 11:30’da Isparta’ya girdi. Şimdiki 6. Mart Caddesi boyunca yürüyüş yaptı. Tümen binâsına geçti.
  • 06 Mart 1930 târihinde saat 12.30’da Isparta’nın Tümen binâsında öğle yemeği yedi. Bilâhare sohbet ve millî oyunları seyir etti.
  • 06 Mart 1930 târihinde saat 13.00 Tümen balkonuna çıktı ve halkı selâmlayarak hitâpta bulundu.
  • 06 Mart 1930 târihinde öğleden sonra saat 13:30’da karayolu ile Isparta’dan ayrıldı Balâdız Tren İstasyonuna uğradı.
  • 6 Mart 1930 târihinde öğleden sonra Balâdız Tren İstasyonundan karayolu ile Burdur’a geçti.
  • 6 Mart 1930 târihinde Burdur’dan hareket ederek saat 17:05’te karayolu ile Antalya’ya vardı.

KAYNAKLAR:

  1. Abdulkâdir Badıllı; Bedîüzzamân Saîd-i Nursî, Mufassâl Târihçe-i Hayâtı, İttihad Yayıncılık-1998, s.705
  2. http://antalya.ktb.gov.tr/TR-66950/genel-bilgi.html
  3. http://bucak.gov.tr/mustafa-kemal-ataturk-un-burdura-gelisi
  4. http://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1002272
  5. http://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/233356
  6. http://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/595109#:~:text=Mustafa%20Kemal%20Atat%C3%BCrk%2C%20Antalya'ya,252%2C%20264%2C%20317).
  7. http://egirdir.bel.tr/icerik.aspx?iid=14
  8. http://egirdir.gov.tr/ataturk-ve-egirdir
  9. http://facebook.com/210004362494853/posts/539811622847457/
  10. http://haber32.com.tr/isparta/06-mart-1930-un-kronolojisi-h158524.html
  11. http://haber7.com/tarih-ve-fikir/haber/810353-ataturk-Barlâda-nursiyi-ziyaret-etmis
  12. http://isteataturk.com/g/icerik/Denizli---Mustafa-Kemal-Ataturk-un-Denizli-Gezileri/738
  13. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/2/25/Ankaraya-gelen-Eski-Afgan-Krali-Amanullah-Han-ile-ciftlikte-25021930/3
  14. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/1/Mustafa-Kemal-Ataturk-Manevi-Kizi-Afet-Inan-ile-Izmir-Karsiyaka-Halkevinde-duzenlenen-bir-baloya-gelirken-01031930/1
  15. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Gazi-Mustafa-Kemal-Pasa-Afet-Inan-Fahrettin-Altay-ve-Izmir-Valisi-Kazim-Dirik-ile-birlikte-Buca-Hasanaga-Bahcesinde-Izmir-05031930/1
  16. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Gazi-Mustafa-Kemal-Pasa-Izmirde-05031930/6
  17. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Antalyaya-hareketinden-once-Izmir-Alsancak-Garinda-05031930/2
  18. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Antalyaya-hareketinden-once-Izmir-Alsancak-Garinda-05031930/5
  19. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-bir-yemek-sirasinda-Selcuk-Izmir-05031930/7
  20. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-bir-yemek-sirasinda-Selcuk-Izmir-05031930/8
  21. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-bir-yemek-sirasinda-Selcuk-Izmir-05031930/9
  22. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-bir-yemek-sirasinda-Selcuk-Izmir-05031930/10
  23. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-Selcuk-Izmir-05031930/11
  24. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/5/Mustafa-Kemal-Ataturk-Aziziye-Istasyonunda-bir-dinlenme-sirasinda-Selcuk-Izmir-05031930/12
  25. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/6/Mustafa-Kemal-Ataturkun-Ispartada-karsilanisi-06031930/3
  26. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/6/Mustafa-Kemal-Ataturkun-Antalyaya-gelirken-Baladiz-Tren-Istasyonunda-karsilanisi-06031930/2
  27. http://isteataturk.com/Kronolojik/Tarih/1930/3/6/Mustafa-Kemal-Ataturkun-Antalyaya-gelirken-Baladiz-Tren-Istasyonunda-karsilanisi-06031930/1
  28. http://kastamonur.com/mustafa-kemal-said-nursiyi-ziyaret-etti-mi/
  29. http://mustafaarmagan.com.tr/genel/bediuzzaman-ile-mustafa-kemal-hic-karsilastilar-mi/
  30. http://risalehaber.com/1934te-said-nursi-icin-ozel-kanun-cikardilar-130869h.htm
  31. http://risalehaber.com/ataturkun-said-nursiyi-ziyareti-ucuk-bir-iddia-128163h.htm
  32. http://risaletashih.org/2020/10/20/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-1878-1960-v-1922-1923/
  33. http://risaletashih.org/2020/10/21/bediuzzaman-said-nursi-muhtasar-tarihce-i-hayati-vi-1926-1960/
  34. http://sorularlarisale.com/taniyanlarin-dilinden/enver-tevfik-ozturk
  35. http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eablon:Isparta_valileri
  36. http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zmir-E%C4%9Firdir_demiryolu
  37. http://yeniasya.com.tr/dizi/m-kemal-e-dost-olmadigim-icin-hucum-ediyorlar_124621
  38. Milliyet, 6 Mart 1930, s. 1
  39. Son Şahitler 1.Cild s. 417
  40. Tüm Yönleri ile Isparta-Mustafa Koç (1938 Yılı Ün Dergisi sayı 56-57, sayfa: 804-805)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
34 Yorum