Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk

Sevgili Okurlar,

İnsanlık tarihinin en eski ve en derin konularından biri olan "inanç" kavramı, yüzyıllar boyunca filozoflar, bilim insanları, ilahiyatçılar ve sıradan insanlar tarafından tartışılmış, sorgulanmış ve yeniden tanımlanmıştır. Ben de bu kadim tartışmaya kendi penceremden bir katkı sunmak amacıyla kaleme aldığım bir yazı dizisine başlayarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu yazı dizisinde, yaratıcıya inanan, inanmayan (ateist) ve inanıp inanmamak arasında kalan (agnostik) gibi farklı inanç perspektiflerini ele alacağız. Bu farklı görüşlere sahip karakterlerin bir araya geldiği diyaloglar üzerinden, bilimsel ve mantıksal argümanlar, akıl ve vicdana hitap eden açıklamalar, delillere dayanan ifadeler ve yumuşak bir dil[1] kullanarak konuyu irdelemeye çalışacağım.

İlk olarak, yaratıcıya inanan, yaratıcıya kesinlikle inanmayan (ateist) ve inanıp inanmamak arasında kalan (agnostik) karakterler arasında geçecek bu diyaloglara, ilerleyen bölümlerde yaratıcıya inanıp onu pasifize eden (deist) bir karakteri de dahil edeceğiz. Amacım, inanç ve inançsızlık arasındaki farklılıkları daha iyi anlamak, bu konuda düşünen ve sorgulayan zihinlere yeni ufuklar açmak ve belki de hepimizin kendi inanç sistemimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olmaktır.

Yazılarım, derin felsefi ve teolojik soruları ele alırken, aynı zamanda hayatın içinden örneklerle ve mantıklı argümanlarla desteklenmiş, bilimsel yöntemleri de önemseyen bir dil kullanılarak kaleme alındı. Okuyan herkesin kendine ait bir şeyler bulabileceği, düşünmeye sevk eden ve belki de kendi inançlarını yeniden gözden geçirmesini sağlayacak bir üslup benimsemeye özen gösterdim.

Bu yazı dizisine başlarken, siz değerli okuyucularımın da bu diyaloglara dahil olacağını, belki de yeni bir bakış açısı kazanacağınızı umuyorum. Her bir yazıda, farklı bir perspektifi ele alacak ve inanç konusundaki tartışmalarımızı derinleştireceğiz.

Hepimizin aşina olduğu bir nesne olan sandalye örneği üzerinden, alışılmışın dışında bir bakış açısı sunmaya çalıştık. Çoğumuz, çevrelerinde gördükleri olaylara ve varlıklara o kadar alışır ki, bunların nasıl ve neden meydana geldiği üzerine düşünmeyi bırakır. Bu durum, bir tür "ülfet" oluşturarak düşünce dünyamızı sınırlayabilir ve bizi yanılgılara sürükleyebilir.

Sandalye örneği, bu sıradan görünen nesnenin bile ne kadar girift ve düzenli bir süreçle ihtimamlı bir şekilde ortaya çıktığını göstererek, bu alışılmış düşünce kalıplarını kırmayı amaçlamaktadır. Bu sayede, okuyucunun dikkatini çekerek onu daha derin düşüncelere sevk etmek ve olaylara farklı bir perspektiften bakmasını sağlamak hedeflenmiştir.

Sandalye örneği, okuyucunun zihninde merak uyandırmayı ve onu yaratılışın mucizevi yönleri üzerine düşünmeye teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu örnek, aynı zamanda farklı inançlara sahip insanların bakış açılarına da hitap ederek, onların da bu konular üzerinde düşünmelerini ve farklı perspektifleri değerlendirmelerini sağlamayı hedeflemektedir.

Sizleri, bu yazı dizisinin ilk bölümüne davet ediyor ve birlikte yapacağımız bu tefekkürî yolculukta keyifli ve aydınlatıcı anlar yaşamanızı diliyorum. Şimdi, gelin hep birlikte bu ilginç sohbete kulak verelim ve kendi iç dünyamızda da bu önemli soruların cevaplarını arayalım.

BİLİM, AKIL VE VİCDAN: SANDALYEDEN YARATICIYA FELSEFİ BİR YOLCULUK – 1

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR – 1 (İNGİLİZCE İÇİN TIKLAYINIZ)

Merak ve hayret, insanın doğasında var olan(fıtrî) duygulardır. Çevremizdeki dünyayı anlamaya çalışırken, sıradan görünen olaylar bile bizi derin düşüncelere sürükleyebilir. Hayatın bilinmeyenleri ve görünmeyenleri, içsel bir yolculuğa çıkmamıza neden olabilir. İşte böyle bir olay, sıradan bir odada yaşandı ve üç farklı dünya görüşüne sahip insanı bir araya getirdi.

Sıradan görünen bir oda, aslında farklı dünya görüşlerinin buluştuğu bir sahneye dönüşmüştü. Bir yaratıcının varlığına inanan, bu konuda şüphe duyan (agnostik) ve yaratıcının varlığını reddeden (ateist) üç kişi, bu odada yollarını kesiştirdi. Her biri kendi inanç ve düşünceleriyle gelmişti, ancak hepsinin ortak bir amacı vardı: Gerçeği bulmak. Bu odada yaşanacaklar, sıradan bir sohbetten çok daha fazlasını vaat ediyordu.

Bu oda, üç farklı perspektifin buluştuğu, düşüncelerin çarpıştığı ve nihayetinde anlamın arandığı bir sahne olacaktı. Gerçek ve inanç arasındaki ince çizgide, bilim, mantık ve vicdanın nasıl iç içe geçtiğini göreceklerdi. Bu üç insanın karşılaşması, sadece onların hayatlarını değil, belki de okuyan herkesin bakış açısını değiştirecek bir yolculuğun başlangıcıydı.

Üç kişi, meraklı gözlerle etraflarına bakınıyorlardı. Tahtalar, çiviler, zımpara, cetvel, testere, matkap, çekiç, tutkal ve en önemlisi, üzerinde garip yazılar, çizgiler, numaralar, sıralamalar ve ok işaretleri bulunan bir kurulum kılavuzu. Ne işe yaradığını bilmedikleri bu malzemeler (bir maddenin veya bir canlının yapımında çalışan maddelere işarettir) ve kılavuz (tabiat kanunlarına işarettir), bir anda odanın merkezine dönüşmüştü.

Birden, cetvel hareketlendi! Üzerindeki kamera, sanki canlıymış gibi kılavuzu taramaya başladı. Cetvelin üzerindeki sayılar hızla değişirken, kılavuzdaki ölçülere göre hangi tahtaların kesileceği belirleniyordu. Üç kişi, şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. Bu nasıl olabilirdi?

Testere de boş durmuyordu. O da kendi kamerasıyla kılavuzu taradıktan sonra, cetvelin belirlediği ölçülerde tahtaları kesmeye başladı. Dört ayak ve iki geniş parça, kusursuz bir şekilde kesilip ayrıldı. Odadaki üç kişi, gördükleri karşısında nefeslerini tutmuşlardı.

Matkap ve çekiç, sanki birer dansçı gibi kılavuzun etrafında dönmeye başladılar. Matkap, kılavuzdaki şemaya göre çivilerin yerleştirileceği delikleri açarken, çekiç de çivileri hazırlayıp birleştirme sürecine hazırlanıyordu. Üç kişi, bu inanılmaz sahne karşısında adeta büyülenmişlerdi.

Kesilen geniş parçalardan biri, sanki kendi iradesi varmış gibi hareketlendi ve dört ayak üzerine yatay olarak yerleşti. Matkap ve çekiç, hızla devreye girerek çivileri kullanıp geniş parçayı ayaklara sabitlediler. İkinci geniş parça da aynı şekilde hareketlendi ve birinci parçanın kenarına dikey olarak monte edildi.

Yapıştırıcı, adeta bir ressam gibi kılavuza göz attıktan sonra, monte edilen tahtaların birleşim noktalarına sürünerek parçaları daha da sağlamlaştırdı. Bu sırada, zımpara da devreye girerek yeni oluşan yapının tüm yüzeyini pürüzsüz hale getirdi.

Odadaki üç kişi, hayretler içinde olup biteni izliyorlardı. Gözlerinin önünde, sıradan malzemeler ve bir kılavuz sayesinde yepyeni bir tahta yapı var olmuştu: Sandalye. Yapının mükemmel işçiliği ve kusursuz detayları, onları daha da şaşkına çevirmişti.

Agnostik düşünceye sahip (yaratıcıya ne inanıyor ne de inanmıyor) kişi şaşkınlıkla, "Bu nasıl oldu?" diye sordu.

Ateist (bir yaratıcıya inanmayan) kişi [2] düşünceli bir şekilde, "Malzemelerin bunları yapma kabiliyetleri zaten kendilerinde var. Kılavuz rehberliğinde tüm bunları kendileri yaptılar, zaten gözümüz önünde olaylar gerçekleşti," dedi.

Bir yaratıcının olması gerektiğine inanan kişi, diğerlerinin görüşlerine karşı çıkarak şöyle dedi: "Kılavuzda her şeyin nasıl yapılacağı yazıyor olabilir ve bu parçaların da bazı özellikleri var, doğru. Ancak bu cansız varlıkların kendi başlarına hareket etme güçleri ve iradeleri olmadığı, bilimsel gerçekler, mantık, gözlem ve akıl sahibi herkesin çıkarımıyla apaçık ortadadır. Hatta birbirlerini tanımaları, kılavuzu okumaları ve anlamlandırmaları da mümkün değil. Öyleyse bu kusursuz düzeni ve yaratımı gerçekleştiren, görünmeyen,[3] şuurlu, irade ve amaç sahibi bir varlık olmalı."

Agnostik düşünceye sahip (yaratıcıya ne inanıyor ne de inanmıyor) kişi tekrar söze girdi, "Ben ikinize de katılmıyorum. Bu işlerin nasıl olduğu konusundaki gerçeği insan aklı şu anda anlamamaktadır. Dolayısıyla nasıl olmakta ve neden yapmakta olduklarını bilemeyiz. Ne bir yapanı kabul edebiliriz ne de o yapanı reddederiz. Bilemiyoruz nasıl ve neden oluyor. Bir gün gelir bilim bunu açıklar ve biz de anlarız; öylelikle gerçeğe ulaşıp o gerçeğe inanırız."

FARKLI İNANÇ PERSPEKTİFLERİ

Kainattın varlığı ve işleyişi konusunda insanlar farklı inanç ve düşünce sistemlerine sahiptir. Bu farklılıklar, genellikle üç ana bakış açısında toplanabilir: yaratıcıya inanan, yaratıcıya kesinlikle inanmayan (ateist) ve inanıp inanmamak arasında kalan (agnostik). Her bir bakış açısının temel söylemlerini ve açıklamalarını inceleyelim:

Ateist (Bir Yaratıcının Varlığına Kesin İnanmayan):

  • Söylemi: "Malzemelerin bunları yapma kabiliyetleri zaten kendilerinde var. Kılavuz rehberliğinde tüm bunları kendileri yaptılar, zaten gözümüz önünde olaylar gerçekleşti."
  • Açıklama: Ateist bakış açısına göre, kâinattaki her şey doğal süreçlerle ve kendi içsel özellikleriyle açıklanabilir. Kâinattaki düzen ve faaliyet, doğa yasalarının işleyişi sonucunda ortaya çıkar. Bu kişi, fiziksel ve kimyasal yasaların, malzemelerin birleşimiyle kompleks yapıların oluşmasını sağladığını savunur. Dolayısıyla, malzemelerin ve kılavuzun varlığının yeterli olduğunu ve olayların kendiliğinden meydana geldiğini düşünür. Ateist bakış açısına göre, herhangi bir bilinçli yaratıcıya gerek yoktur; doğa yasaları ve rastlantısal süreçler bu tür oluşumları açıklamak için yeterlidir.[4]

Bir Yaratıcının Varlığına Kesin İnanan:

  • Söylemi: "Kılavuzda her şeyin nasıl yapılacağı yazıyor olabilir ve bu parçaların da bazı özellikleri var, doğru. Ancak bu cansız varlıkların kendi başlarına hareket etme güçleri ve iradeleri olmadığı, bilimsel gerçekler, mantık, gözlem ve akıl sahibi herkesin çıkarımıyla apaçık ortadadır. Hatta birbirlerini tanımaları, kılavuzu okumaları ve anlamlandırmaları da mümkün değil. Öyleyse bu kusursuz düzeni ve yaratımı gerçekleştiren, görünmeyen, şuurlu, irade ve amaç sahibi bir varlık olmalı."
  • Açıklama: Bir yaratıcının var olması gerektiği bakış açısına göre, kâinattaki düzen ve işleyiş, bilinçli bir yaratıcı veya irade sahibi bir varlık tarafından oluşturulmuştur. Bu kişi, malzemelerin kendiliğinden hareket edemeyeceğini ve bilinçli bir gücün bu olayı yönlendirdiğini savunur.

Agnostik düşünceye sahip kişi (Gerçeğin Ne Olduğunu Bilemeyiz):

  • Söylemi: "Ben ikinize de katılmıyorum. Bu işlerin nasıl olduğu konusundaki gerçeği insan aklı şu anda anlamamaktadır. Dolayısıyla nasıl olmakta ve neden yapmakta olduklarını bilemeyiz. Ne bir yapanı kabul edebiliriz ne de o yapanı reddederiz. Bilemiyoruz nasıl ve neden oluyor. Bir gün gelir bilim bunu açıklar ve biz de anlarız; öylelikle gerçeğe ulaşıp o gerçeğe inanırız."
  • Açıklama: Agnostik bakış açısına göre, belirli bir konuda kesin bilgiye ulaşmanın imkânsız olduğu kabul edilir. Bu kişi, mevcut durumun nasıl ve neden meydana geldiği konusunda herhangi bir kesin yargıya varamayacaklarını ve bu nedenle bir yaratıcıyı kabul etmenin veya reddetmenin mümkün olmadığını savunur. Agnostikler, bilimin ve insan bilgisinin sınırlarının farkında olup, mevcut bilgilerin yetersiz olduğunu düşünürler. Onlara göre, bilinmeyenleri anlamak için daha fazla bilimsel araştırmaya ve kanıta ihtiyaç vardır. Bu yüzden, kesin bir yargıya varmadan açık fikirli kalmayı tercih ederler.[5]

Ateist olan ikinci kişi söze atılır ve kendinden gayet emin bir şekilde şöyle devam eder:

DEVAM EDECEK (İNŞALLAH)

BİLİM, AKIL VE VİCDAN: SANDALYEDEN YARATICIYA FELSEFİ BİR YOLCULUK – 2

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR – 2

[1] “Risale-i Nur'un mesleği, nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyindir.”

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatından Lem'alar 176 : Yirmi Üçüncü Lem'a

[2] Ateizm, bir yaratıcının varlığına inanmayan veya varlığını reddeden bir dünya görüşüdür. Ateizm çatısı altında yer alan çeşitli felsefi akımlar ve düşünce sistemleri bulunmaktadır. İşte ateist düşünce sistemlerine örnek olabilecek bazı felsefi fikirler:

  1. Materyalizm: Bu görüşe göre, kâinatta var olan her şey maddeden ibarettir ve maddi olmayan varlıklar veya ruh gibi kavramlar reddedilir. Materyalizmin önde gelen düşünürleri arasında Karl Marx, Friedrich Engels ve Ludwig Feuerbach bulunmaktadır.
  2. Rasyonalizm: Rasyonalistler, bilgiye ulaşmanın en güvenilir yolunun akıl ve mantık olduğunu savunurlar. Ateist rasyonalistler, bir yaratıcının var olması gerektiği inancının akıl ve mantıkla çeliştiğini ileri sürerler. Önde gelen rasyonalist düşünürler arasında Baruch Spinoza ve Bertrand Russell sayılabilir.
  3. Empirizm: Empiristler, bilginin deneyim ve gözlem yoluyla elde edilebileceğini savunurlar. Bu görüşe göre, doğrudan deneyimlenemeyen varlıklar (örneğin bir yaratıcı) hakkında kesin bilgiye ulaşmak mümkün değildir. David Hume ve John Locke bu düşünceye önemli katkılar yapmışlardır.
  4. Pozitivizm: Pozitivistler, yalnızca bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgiyi geçerli kabul ederler. Bu felsefi görüş, doğaüstü varlıkların bilimsel olarak kanıtlanamadığı için var olmadığını savunur. Auguste Comte, bu akımın kurucularındandır.
  5. Seküler Hümanizm: Bu düşünce sistemi, insan refahını ve mutluluğunu, doğaüstü varlıklar veya dinî inançlar olmaksızın, insana dayalı etik ve rasyonel bir temelde savunur. Bu görüşü benimseyen düşünürler arasında Paul Kurtz ve Richard Dawkins yer alır.
  6. Eksistansiyalizm: Varoluşçuluk, bireyin özgürlüğü, sorumluluğu ve kişisel anlam arayışı üzerine yoğunlaşır. Ateist varoluşçular, insanın kendi anlamını yaratması gerektiğini ve dışsal bir yaratıcıya ihtiyaç duymadığını savunurlar. Jean-Paul Sartre ve Albert Camus bu düşüncenin önemli temsilcilerindendir.
  7. Naturalizm: Naturalistler, kâinattın doğa yasaları ve fiziksel süreçlerle açıklanabileceğini ve doğaüstü varlık veya olayların gereksiz olduğunu savunurlar. Richard Dawkins ve Carl Sagan bu görüşün modern savunucuları arasındadır.
  8. Nihilizm: Nihilistler, yaşamın veya kâinatın herhangi bir anlam, amaç veya değer taşımadığını savunurlar. Ateist nihilistler, bir yaratıcının var olması gerektiği inancının da bu anlamsızlık içinde yer aldığını ve gereksiz olduğunu düşünürler. Friedrich Nietzsche, nihilizmin önde gelen düşünürlerindendir.
  1. Absürdizm: Absürdizm, insanın anlam arayışı ile kâinatın anlamsızlığı arasındaki çelişkiyi vurgular. Absürdistler, bu çelişkinin üstesinden gelmenin bir yolunun bir yaratıcının var olması gerektiği inancını reddetmek olduğunu savunurlar. Albert Camus, absürdizmin önemli temsilcilerindendir.
  2. İnsancıl Ateizm: Bu düşünce, insanların ahlaki değerler ve anlam yaratma kapasitesine sahip olduğunu savunur ve bu süreçte doğaüstü varlık veya güçlere ihtiyaç duyulmadığını ileri sürer. Bu görüş, insanların kendi etik ve ahlaki sistemlerini oluşturabileceklerini vurgular.
  3. Dogmatik Ateizm: Dogmatik ateistler, bir yaratıcının var olmadığını kesin bir şekilde savunurlar ve bu inancı güçlü argümanlarla desteklerler. Bu görüş, dini inançlara karşı katı bir duruş sergiler ve bir yaratıcının varlığını bilimsel ve mantıksal argümanlarla reddeder.
  4. Yeni Ateizm: Yeni Ateizm hareketi, dinin kamu yaşamında ve politikada etkisinin azaltılmasını ve bilimin üstünlüğünü savunan modern bir ateist hareketidir. Richard Dawkins, Christopher Hitchens, Sam Harris ve Daniel Dennett bu hareketin önde gelen savunucularındandır.
  5. Deterministik Ateizm: Bu görüş, kâinattaki tüm olayların belirli fiziksel yasalar ve neden-sonuç ilişkileriyle açıklanabileceğini savunur. Deterministik ateistler, kâinatın işleyişinde doğaüstü bir varlığa ihtiyaç olmadığını ileri sürerler. Bu düşünce, Laplace'ın determinizm kavramı ile ilişkilendirilebilir.
  6. Postmodernizm: Postmodernizm, evrensel gerçeklerin ve meta-anlatıların reddini savunur. Bu bağlamda, dinin de evrensel bir gerçeklik iddiasında bulunması eleştirilir ve bir yaratıcının var olması gerektiği inancı sorgulanır. Michel Foucault ve Jean-François Lyotard postmodernizmin önemli düşünürlerindendir.
  7. Sosyalizm ve Komünizm: Karl Marx ve Friedrich Engels gibi düşünürlerin savunduğu bu ideolojiler, dini inançları, özellikle organize dini, toplumsal kontrol aracı olarak eleştirir. Dinin insanların gerçek dünyadaki sorunlardan dikkatini dağıttığını savunurlar.

Bu liste, ateist düşüncenin ne kadar çeşitlilik gösterebileceğini ve farklı felsefi akımların ateist dünya görüşünü nasıl etkileyebileceğini ortaya koymaktadır. Her bir akım, kendi yöntemleri ve argümanlarıyla bir yaratıcının var olması gerektiği inancına karşı çıkmakta veya alternatif açıklamalar sunmaktadır.

[3] “Milyonlar mahir sihirbazlar dahi, bu san'atları yapamazlar. Demek, bize görünmeyen o padişahın çok büyük mu'cizeleri vardır.”

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatından Sözler 55 : Onuncu Söz

“…ne vecihle saray sahibinin kemalâtına ve hünerlerine delalet ettiklerini, o saraya girenlere tarif etsin ve girmenin âdâbını ve seyrin merasimini bildirip, o görünmeyen sultana karşı marziyatı dairesinde teşrifat merasimini tarif etsin.”

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatından Sözler 121 : On Birinci Söz

“Bize görünmeyen o usta, bizi ve her şeyi görür ve sözlerini işitir. Bütün işleri mu'cize ve hârikadır. Bütün bu gördüğümüz ve dillerini bilmediğimiz şu mahluklar onun memurlarıdır.”

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatından Sözler 280 : Yirmi İkinci Söz/Birinci Makam

“Tâ o sarayın Sâni'ini, o sarayın müştemilâtıyla, nukuşuyla, acaibiyle, ahaliye tarif etsin. Ve sarayın nakışlarındaki rumuzunu bildirip ve içindeki san'atlarının işaretlerini öğretip, (derunundaki manzum murassa'lar ve mevzun nukuş nedir? Ve saray sahibinin kemalâtını ve hünerlerini nasıl gösterirler?) o saraya girenlere tarif etsin ve girmenin âdâbını ve seyrin merasimini bildirip ve görünmeyen sultan-ı zîfünun ve zîşuuna karşı, marziyatı ve arzuları dairesinde teşrifat merasimini tarif etsin.

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatından Sözler 574 : Otuz Birinci Söz/Üçüncü Esas

[4] Bu açıklamamız, aşağıdaki eserlerin içeriği ve söylemlerinin bir özetidir. İşte ateizmin temel prensiplerini anlatan ve ateist düşüncenin kaynaklarını içeren bazı önemli eserler:

  1. "The God Delusion" by Richard Dawkins (Richard Dawkins'in "Tanrı Yanılgısı"): Richard Dawkins, ateizmin önde gelen savunucularından biridir. Bu kitapta, bir yaratıcının varlığına dair inançların irrasyonel olduğunu ve bilimsel düşüncenin bu inançlarla çeliştiğini savunur.
  2. "God Is Not Great: How Religion Poisons Everything" by Christopher Hitchens (Christopher Hitchens tarafından yazılan "Tanrı Büyük Değildir: Din Her Şeyi Nasıl Zehirler?"): Christopher Hitchens, dinin zararları ve ateizmin erdemlerini savunan bu kitabında, dinin insanlığa zarar verdiğini ve ateizmin daha mantıklı ve insancıl bir yaklaşım olduğunu ileri sürer.
  3. "Letter to a Christian Nation" by Sam Harris (Sam Harris'ten "Hristiyan Bir Ulusa Mektup"): Sam Harris, bu kitabında dini inançların bilim ve mantıkla çeliştiğini savunur ve ateizmin daha rasyonel bir dünya görüşü sunduğunu iddia eder.
  4. "Atheism: The Case Against God" by George H. Smith ("Ateizm: Tanrı’ya Karşı Dava" George H. Smith): George H. Smith, bu kitabında bir yaratıcının varlığına dair argümanları eleştirir ve ateizmin felsefi temellerini savunur.
  5. "Breaking the Spell: Religion as a Natural Phenomenon" by Daniel Dennett ("Büyüyü Bozmak: Doğal Bir Fenomen Olarak Din" Daniel Dennett): Daniel Dennett, bu kitabında dini inançları bilimsel ve evrimsel bir perspektiften inceleyerek ateizmi savunur.
  6. "The End of Faith: Religion, Terror, and the Future of Reason" by Sam Harris ("İnancın Sonu: Din, Terör ve Aklın Geleceği", Sam Harris): Sam Harris, dini inançların tehlikelerini ve ateizmin akılcı bir dünya görüşü sunduğunu anlatır.
  7. "Why I Am Not a Christian" by Bertrand Russell (Bertrand Russell'dan "Neden Hristiyan Değilim"): Bertrand Russell, bu klasik eserde dini inançların mantıksızlığını ve ateizmin felsefi temellerini savunur.
  8. "Dialectical and Historical Materialism" by Joseph Stalin

Bu eser, Marksist materyalizmin temel ilkelerini ve tarihsel gelişimini açıklar. Stalin, diyalektik materyalizmin felsefi temellerini ve toplumsal değişimlerin maddi süreçlerle nasıl açıklandığını anlatır.

  1. "The Materialist Conception of History" by Karl Marx and Friedrich Engels (Karl Marx ve Friedrich Engels'in "Materyalist Tarih Anlayışı"): Marx ve Engels, tarihsel materyalizmin temel prensiplerini ve toplumların gelişimini maddi koşulların belirlediğini savunur. Bu eser, materyalizmin tarihsel süreçlerle bağlantısını ele alır.
  2. "Principles of Scientific Materialism" by John Dalton (John Dalton tarafından yazılan "Bilimsel Materyalizmin İlkeleri"): John Dalton, bu kitabında bilimsel materyalizmin temel ilkelerini ve doğa bilimlerinin maddi süreçleri nasıl açıkladığını anlatır.
  3. "Matter and Consciousness" by Paul Churchland (aul Churchland tarafından yazılan "Madde ve Bilinç"): Paul Churchland, bu eserinde materyalist felsefenin zihin ve bilinç üzerindeki etkilerini ve maddi süreçlerin zihinsel fenomenleri nasıl açıkladığını tartışır.
  4. "The Selfish Gene" by Richard Dawkins (Richard Dawkins tarafından yazılan "Bencil Gen"): Dawkins, genlerin evrimsel süreçlerdeki rolünü ve doğal seçilim yoluyla maddi süreçlerin biyolojik çeşitliliği nasıl yarattığını açıklar. Bu kitap, biyolojik materyalizmin önemli bir örneğidir.
  5. "The Atheist's Guide to Reality: Enjoying Life without Illusions" by Alex Rosenberg ("Ateistin Gerçeklik Rehberi: Yanılsamalar Olmadan Hayatın Tadını Çıkarmak" Alex Rosenberg): Rosenberg, materyalist bir bakış açısıyla gerçekliği ve anlamı nasıl kavrayabileceğimizi tartışır. Bu eser, ateist ve materyalist felsefenin yaşam felsefesi üzerindeki etkilerini ele alır.

Bu kitaplar, ateist ve materyalist bakış açılarını savunan eserlerdir ve kâinattaki düzenin ve işleyişin doğal süreçler ve doğa yasaları çerçevesinde açıklanabileceğini savunurlar. Bu eserler, ateist bakış açısının felsefi ve bilimsel temellerini detaylandırır.

[5] Bu açıklamamız, aşağıdaki eserlerin içeriği ve söylemlerinin bir özetidir. İşte agnostisizmin temel prensiplerini anlatan ve agnostik düşüncenin kaynaklarını içeren bazı önemli eserler:

  1. "Agnosticism and Christianity" by Thomas Henry Huxley (Thomas Henry Huxley'den "Agnostisizm ve Hıristiyanlık"): Thomas Henry Huxley, "agnostisizm" terimini ilk kullanan kişidir. Bu kitapta, agnostisizmin temel prensiplerini ve Hristiyanlık ile olan ilişkisini açıklar.
  2. "Why I Am Not a Christian" by Bertrand Russell (Bertrand Russell'dan "Neden Hristiyan Değilim"): Bertrand Russell, bu klasik eserde dini inançların mantıksızlığını ve agnostisizmin felsefi temellerini savunur. Kitap, agnostisizmin rasyonel bir dünya görüşü olarak nasıl savunulabileceğini tartışır.
  3. "The Agnostic Inquirer: Revelation from a Philosophical Standpoint" by Sandra Menssen and Thomas D. Sullivan ("Agnostik Sorgulayıcı: Felsefi Açıdan Vahiy" Sandra Menssen ve Thomas D. Sullivan): Bu kitap, agnostisizmin felsefi ve teolojik temellerini inceler ve bilgi teorisi açısından agnostik yaklaşımı açıklar.
  4. "God and the Burden of Proof: Plantinga, Swinburne, and the Analytic Defense of Theism" by Keith M. Parsons ("Tanrı ve İspat Yükü: Plantinga, Swinburne ve Teizmin Analitik Savunusu" Keith M. Parsons): Parsons, teizmin analitik savunmasını ve agnostisizmin teizm karşısındaki duruşunu tartışır. Kitap, agnostik argümanların ve teolojik iddiaların felsefi analizini içerir.
  5. "Agnosticism: A Very Short Introduction" by Robin Le Poidevin ("Agnostisizm: Çok Kısa Bir Giriş" Robin Le Poidevin): Bu kitap, agnostisizmin temel kavramlarını, tarihçesini ve felsefi temellerini kısa ve anlaşılır bir şekilde sunar.
  6. "Doubt: A History" by Jennifer Michael Hecht ("Şüphe: Jennifer Michael Hecht tarafından yazılan "A History): Bu eser, şüpheciliğin ve agnostisizmin tarihini kapsamlı bir şekilde ele alır. Kitap, agnostisizmin düşünsel gelişimini ve tarih boyunca nasıl savunulduğunu açıklar.
  7. "In Praise of Doubt: How to Have Convictions Without Becoming a Fanatic" by Peter L. Berger and Anton C. Zijderveld (Peter L. Berger ve Anton C. Zijderveld tarafından yazılan "Şüpheye Övgü: Fanatik Olmadan Nasıl İnanç Sahibi Olunur?"): Berger ve Zijderveld, şüpheciliğin ve agnostisizmin erdemlerini tartışır ve dogmatizme karşı bir duruş sergilerler. Kitap, agnostik düşüncenin sosyal ve politik boyutlarını da ele alır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
12 Yorum