Salahattin ALTUNDAĞ
Birlikte Güçlüyüz: Ramazân'da İç Motivasyon ve Toplumsal Dayanışmanın Sırları
RAMAZÂN OKUMALARI-23
PSİKOLOJİ BİLİMİ EŞLİĞİNDE RAMAZÂN RİSÂLESİNİN BİRİNCİ NÜKTESİNDEKİ HİKMETLERİ ANLAMAYA DEVÂM
"Ramazân-ı Şerîf’te ise, ehl-i îmân birden muntazâm bir ordu hükmüne geçer."
3.MOTİVASYON VE HEDEFE YÖNELİK DAVRANIŞLAR
a.İçsel Motivasyonun Güçlendirilmesi
Bedîüzzamân Hazretlerinin "Ramazân Risalesi"ndeki bu ifâdesi, Ramazân-ı Şerîf ayının Müslümânlar için yalnızca bir ibâdet mevsimi değil, aynı zamânda içsel motivasyonlarını güçlendiren bir dönüşüm süreci olduğunu vurgular. Bu süreç, Müslümânların mânevî disiplin ve özdenetim becerilerini geliştirerek, daha yüksek bir mânevî ve kişisel hedefe doğru ilerlemelerini sağlar. Bu bağlamda, içsel motivasyonun güçlendirilmesi, oruç tutmanın ötesinde, bireylerin hayatlarının her alanında disiplin ve öz kontrol uygulamalarını içselleştirmelerine imkân tanır.
Oruç, bireyi sâdece fiziksel ihtiyâçlardan arındırmakla kalmaz, aynı zamânda onları dünyevi isteklerden uzaklaştırarak mânevî huzura ve tatmine ulaşmaya yönlendirir. Bu mânevî yolculukta, Müslümânlar sâdece Allâh'ın rızasını kazanma amacı güderler, bu da eylemlerinin ödül veya cezâ beklentisi olmaksızın gerçekleştirildiği anlamına gelir. Bu, Deci ve Ryan'ın Öz-Belirleme Teorisinde vurgulanan içsel motivasyonun bir örneğidir; zira birey, eylemin kendisinden tatmin bulur ve bu tatmin, kişinin mânevî gelişimini ve iç huzurunu destekleyen daha derin bir anlam taşır.
Bu süreçte, Müslümânların Ramazân-ı Şerîf ayında gösterdikleri disiplin ve öz kontrol, Bedîüzzamân'ın ifâdesindeki "muntazâm bir ordu" metaforuyla uyumlu bir şekilde, bireylerin hayatlarının diğer alanlarında da disiplinli ve düzenli bir yaklaşım sergilemelerini teşvîk eder. Mânevî amaçlara ulaşmak için gösterilen bu çaba, bireyin kendine olan güvenini artırır ve kişisel hedeflerine ulaşmada kararlılığını pekiştirir.
Ramazân-ı Şerîf ayının getirdiği bu içsel motivasyon ve öz düzenleme pratiği, Müslümânların mânevî gelişim yolculuğunda önemli bir adımı temsil eder. Bu dönem, bireyin kendi iç dünyasını keşfetmesine, kendi zaafları ve güçlükleriyle yüzleşmesine ve bu süreçte Allâh'a olan bağlılığını derinleştirmesine imkân tanır. Böylece, Ramazân-ı Şerîf, Müslümânların sâdece oruç tutarak değil, aynı zamânda içsel motivasyonlarını ve mânevî disiplinlerini güçlendirerek, Allâh'ın rızasına ulaşmayı amaçladıkları kutsal bir dönüşüm sürecidir.
b.Hedefe Yönelik Davranışların Desteklenmesi
Bedîüzzamân Said Nursî'nin "Ramazân Risalesi"ndeki "Ramazân-ı Şerîf’te ise, ehl-i îmân birden muntazâm bir ordu hükmüne geçer." ifâdesi, Müslümânların Ramazân-ı Şerîf ayında sergiledikleri kolektif disiplin ve koordinasyonun bir simgesidir. Bu durum, Öz-Belirleme Teorisi (Self-Determination Theory - SDT) çerçevesinde incelendiğinde, hedefe yönelik davranışların desteklenmesi açısından önemli bir örneği teşkil eder. Bireysel özerklik ile kolektif uyum arasında kurulan bu denge, Müslümânların Ramazân-ı Şerîf ayındaki ibâdet ve davranışlarını, içsel motivasyonlarından kaynaklanan bir harekete dönüştürür.
Ramazân-ı Şerîf’te Müslümânların oruç tutması, sâdece bireysel bir tercih ve öz disiplin gösterisi değildir; aynı zamânda geniş bir inanç topluluğunun üyeleri olarak kolektif bir eyleme dönüşür. Bu kolektif eylem, her bir bireyin kendi mânevî ve kişisel gelişim hedeflerine ulaşmalarını teşvîk eden bir ortam oluşturur. Bedîüzzamân'ın ifâdesinde vurgulanan "muntazâm bir ordu" metaforu, bu sürecin ne kadar disiplinli ve düzenli olduğunu gösterirken, aynı zamânda hedefe yönelik davranışların ne denli güçlü bir öz-düzenleme ve kolektif motivasyonla desteklendiğini de işaret eder.
Öz-Belirleme Teorisine göre, bireyin özerkliği, motivasyonun ve hedefe yönelik davranışların önemli bir belirleyicisidir. Ramazân-ı Şerîf ayında, bu özerklik, Müslümânların oruç tutma ibâdetini kendi içsel inanç ve değerleriyle uyumlu bir şekilde yerine getirmelerini sağlar. Aynı zamânda, topluluğun bir parçası olarak hareket etmenin getirdiği kolektif bilinç, bireylerin hedeflerine ulaşma konusunda kararlılıklarını ve dayanıklılıklarını artırır.
Bu süreçte, Ramazân-ı Şerîf ayı boyunca gösterilen kolektif disiplin ve öz denetim, bireyin hedefe yönelik davranışlarını destekleyen temel bir faktördür. Bu, sâdece mânevî bir arınma dönemi olarak değil, aynı zamânda bireylerin kendi iç motivasyonlarıyla uyumlu hedefler belirleyip, bu hedeflere ulaşmak için gerekli öz-düzenlemeyi geliştirebildikleri bir dönem olarak değerlendirilebilir. Böylelikle, Ramazân-ı Şerîf ayı, Müslümânların hem mânevî hem de kişisel gelişim yolculuklarında önemli bir kilometre taşı haline gelir; çünkü bu dönemde bireyler hem özerkliklerini hem de toplulukla olan bağlarını güçlendirerek hedeflerine yönelik davranışlarını destekleme fırsatı bulurlar.
b.Toplumsal ve Kişisel Uyum
Bedîüzzamân Hazretlerinin "Ramazân Risalesi"ndeki "Ramazân-ı Şerîf’te ise, ehl-i îmân birden muntazâm bir ordu hükmüne geçer." ifâdesi, Ramazân-ı Şerîf ayının toplumsal ve kişisel uyum açısından derinlemesine bir etki meydana getirdiğini vurgular. Bu ifâde, Ramazân-ı Şerîf’in, bireyleri mânevî bir birlik ve disiplin altında toplayan, onları hem içsel hem de toplumsal hedeflere yönlendiren güçlü bir sosyal dinamik olduğunu da gösterir. Öz-Belirleme Teorisi (SDT) çerçevesinde, bu toplumsal ve kişisel uyum, bireylerin içsel motivasyonlarını güçlendiren ve topluluk içindeki uyumu pekiştiren önemli bir faktördür.
Ramazân-ı Şerîf ayı, Müslümânların oruç, terâvih namâzı gibi ibâdetlerle birlikte mânevî bir disiplin içinde hareket ettikleri, bireylerin toplumsal uyumu ve kişisel disiplini güçlendiren bir dönemdir. Bedîüzzamân'ın bahsettiği "muntazâm bir ordu" metaforu, bu süreçteki disiplin ve düzenin, bireylerin kendi içsel hedeflerine ulaşmalarını nasıl desteklediğini ve aynı zamânda topluluğun bütünlüğünü nasıl pekiştirdiğini simgeler. Böylece, Ramazân-ı Şerîf, bireyler arasındaki sosyal bağları güçlendirirken, her bir kişinin kişisel mânevî yolculuğuna katkıda bulunan bir dönem olur.
Topluluk içinde oruç tutmanın getirdiği ortak deneyim, bireylerin birbirlerine karşı sorumluluk hissini artırır ve toplumsal dayanışmayı pekiştirir. Bu, Öz-Belirleme Teorisinin vurguladığı bağlılık ihtiyâcını karşılar ve bireylerin sosyal âitlik duygusunu güçlendirir. Aynı zamânda, bu ortak deneyim, bireylerin topluluk içindeki rollerini daha anlamlı bulmalarını ve kişisel hedeflerini toplumsal değerlerle uyumlu bir şekilde yeniden şekillendirmelerini sağlar.
Ramazân-ı Şerîf’in sağladığı toplumsal ve kişisel uyum, bireylerin öz-kontrol ve öz-düzenleme yeteneklerini geliştirir, bu da onların hem mânevî hem de kişisel hedeflerine ulaşmaları için gerekli olan kararlılığı ve dayanıklılığı artırır. Bireylerin toplumsal normlarla uyumlu davranışları ve öz-benliklerine sâdık kalmaları arasındaki denge, Ramazân-ı Şerîf ayında sergiledikleri disiplin ve topluluk içindeki birliktelik sâyesinde güçlenir.
- TOPLULUK İÇİ DAVRANIŞ VE DAYANIŞMA
- Ortak Hedeflerin Rolü,
- Grup İçi Kohezyon ve Dayanışma,
- Grup Dışı Etkilere Karşı Birlik,
- Toplumsal Uyum ve Mânevî Güçlendirme.
DEVÂM EDECEK İNŞALLÂH
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.