Şahin DOĞAN
Sapiens ve Harari
Geçen hafta Yuval Noah Harari’nin Sapiensin’i okudum. Dört günümü aldı. Müthiş bir kitap. Sarsıcı ve ezber yıkıcı. Yazarın ilk kitabı ama aylardır bestseller (çok satarlar) arasında birinci sırada. İnsan türünün yetmiş bin yıllık macerasını ele alıyor. Homo Sapiens (düşünen insan) üç büyük devrimin mimarı. a. Bilişsel Devrim aa. Tarımsal Devrim aaa. Bilimsel Devrim. Sapiens, dil ve tahayyül kabiliyeti sayesinde kardeşleri olan Homo Erectus ve Homo Neandertal başta olmak üzere onlarca kardeş türün katili. Bu anlamda tam bir seri katil. Ateşin keşfi bu kitlesel katliamların baş müsebbibi.
Sapiens’i diğer kardeşlerinden ayıran en önemli özellik hayal kurabilmesi. Kurduğu bu hayallere o kadar inanır ki zamanla hayaller gerçeklerin yerini alır ve gerçekler hayallere esir olur. Bu geri dönülmesi çoğu zaman imkansız bir yazgıdır, Harari’ye göre. İmparatorlukları, krallıkları, çoktanrıcılığı, sanatı, edebiyatı, şirketleri, ortaklıkları, parayı ortaya çıkaran hep bu kabiliyet. Hammurabi Kanunları ve Amerika Özgürlük Bildirgesi gibi şeyler kağıt üstünde var sadece. Gerçekte tarihte adalet yoktur. Adalet tahayyüldedir. Tarihteki birçok icadın ilk amacı insanın faydası değil, savunma ve öldürme amaçlı.
Tarih çok az insanın yaptığı ve geri kalanların da tarla sürdüğü veya su kovaları taşıdığı birşeydir. Tarihin en büyük aldatmacası tarım devrimidir. Ev, evcilleştirme, toprağa bağlılık insanı tembellik felaketine sürükleyen ve onu kocaman tabiat içinde minnacık bir mekana hapseden bu devrim. Avcı ve toplayıcı insan hem daha mutlu, hem daha fazla tabiata saygılı. İlerlemeci tarih görüşü bir fiyasko. Türümüz on binlerce yıl tahıl ve tarım olmadan da yaşadı. Hem de daha güzel. Tahılın, daha doğrusu buğday ve arpanın tarihi elektrik ve internetin tarihi gibi. Bin yıllarca internetsiz ve elektriksiz yaşadığımız gibi tahılsız da yaşadık. Obezite ile diyabet aynı kirli ellerin ürünü. Katili besleyen ve maktulün sırtını sıvazlayan aynı eller.
Tarih çokluktan birliğe doğru bir akış içinde. Birliği en fazla sağlayan şey modern paranın icadı. Tuhaftır, dinlerin bile birleştiremediği insanları para birleştirdi. Söz gelimi Usame Bin Ladin ABD’nin dininden, siyasetinden nefret eder ama dolarlarına bayılır. Tarihin hiçbir devrimi önceden belirlenmiş bir plana göre ilerlemez. Bazen öyle gelişme ve değişmeler olur ki on yıl öncesinden onların olabileceğine kimse ihtimal vermez. Bilimsel Devrimden önce Sapiens karadaki canlıları yok etti; bu devrimden sonra denizlerdeki canlıların da birçoğunun soyu tükenmek üzere. İnsanlık on binlerce yıl politeist (çoktanrıcı) olarak yaşadı. Monoteizmin (tektanrıcılık) tarihi en fazla beş bin yıl. Çoktanrıcılıktaki içgörü ve hoşgörü tektanrıcılıkta yok. Çünkü tek hakikatçi ve tebliğci değiller. Tektanrıcılık tek bir tanrıya, yani tek bir hakikate inandığı için doğal olarak dayatmacıdır.
Roma İmparatorluğu üç yüz yıl içinde yaklaşık üç bin Hıristiyan öldürdü. Bunun da nedeni Hıristiyanların Roma tanrılarını tanımaması dolayısıyla siyasi sadakatsizlik yapması. Ama daha sonraki tarihlerde Katolik ile Ortodokslar arasında çıkan savaşlarda milyonlarca Hıristiyan yine kardeşleri olan Hıristiyanlar tarafından öldürüldü. Papa bir Katolik katliamını (St.Bartholomew Günü Katliamı) kutlamak için özel ayinler düzenledi, ressam Giorgio Vasari’ye Vatikan’ın bir odasında bunu resmetmesi için görev verdi. Bu oda bir utanç kaynağı olduğu için bugün ziyaretçilere kapalıdır.
Sapiens, kardeşlerinin soyunu kuruttu ama -kaderin ince bir remzidir- kendi eliyle yaptığı metrix ve terminatörler Sapiens’in soyunu kurutmak için gün sayıyor. Genetik bilimindeki ilerlemeler, klonlama, yapay zeka onun büyük ve inanılmaz keşifleri ama bunlar onun sonunu getirecek şeyler aynı zamanda. Kapitalizmin doğuşu, emperyalizm, sömürgecilik, Franzt Fanon’un deyişiyle “Yeryüzü Lanetlileri”nin yeryüzünü nasıl yaşanmaz hale getirdiği çok enfes bir dille gözler önüne serilir.
Şunu soruyor Harari: “Bu kadar akıl almaz keşif ve buluşlarına rağmen Sapiens mutlu oldu mu? Cevap hayır! Mutluluğun ve dahi anlamın göreceli olduğunu ifade ettikten sonra avcı toplayıcı atalarımızın bizlerden çok daha mutlu ve huzurlu olduğu söyler. Amaç mutluluk değilse bu kadar tantana neden peki? Harari’ye göre bunun en büyük nedeni Sapiens’in tahayyül kabiliyeti. Bu kahrolası kabiliyet sonumuzu da getirecek. Bir zamanların hayalleri günümüzün gerçekleri olduğu gibi; günümüzün hayalleri de yarının gerçekleri olacak. Çünkü Sapiens hayal etmekten, hayal kurmaktan vazgeçemeyecek.
Belki 65 milyon yıl sonra günahlarımızın mahsulü olan bazı yaratıklar bizi düşünecek ve milyonlarca yıl önceki yaşamımıza ibret ve hayretle bakacak. Tıpkı bizim günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce yaşamış olan dinozorlara baktığımız gibi. Sapiens gezegenin efendisi olarak yaratılmadı, bilâkis efendi olmak için seri bir katil gibi kardeşlerini öldürdü. Yani efendilik verilen bir imtiyaz değil, zorla kazanılan ve gasp edilen bir hak. Mesele mutlu olmak meselesi değil, ele geçirmek, hükmetmek, hakim olmak meselesi, onun için. O halde hayati soru şu: Çakmak taşından nükleer başlıklara kadar nasıl geldi insan ve bu gidişle bundan sonra nereye gidecek?
Arkeoloji, antropoloji, etnoloji, dinler tarihi, sosyoloji, biyoloji, kimya, felsefe, tarih, sanat tarihi gibi “multidisipliner” bir perspektifle konular o kadar canlı, başarılı ve ustalıkla işleniyor ki hayretini gizleyemiyor insan. Roman değil ama romandan daha akıcı ve daha sürükleyici. Çeviri mükemmel. İtiraf etmeli ki bu çapta entelektüel donanımlı, geniş yelpazeli bir eser bizim ülkede kaleme alınabilmiş değil maalesef. Varılan hükümler bir parça tartışmalı. Bir dindar için eserin en zayıf ve itici tarafı kısmen agnostik (mana-yı- ismi) ve yer yer ateistik bir bakış açısıyla kaleme alınmış olması. Sırada “Homo Deus” var, yarının kısa bir tarihi anlatılıyor. O da başka yazıya nasipse.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.